Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIDünyanın ihtiyacı olan dostluk değil “yumuşama” (detente)

Dünyanın ihtiyacı olan dostluk değil “yumuşama” (detente)

İran, Orta Doğu’da önemli aktörlerden birisidir. Şii dünyasının başta gelen aktörüdür ve Orta Doğu’da birçok sıkıntının arkasında vardır. Oyun kurucu iddiasındaki ABD, İran’ı görmezden gelmemelidir. Hatadır. ABD’nin İran’a yaklaşımında bir ölçüde İsrail etkisi de vardır. Bu alandaki yumuşama içinde bulunduğumuz bölge yönünden çok önemlidir. “Kenara” itilen İran nükleer ülke olabilir.

Bu kelime uluslararası ilişkilere Kissinger vasıtasıyla sokuldu. Amaç ABD ve Batı ile Sovyetler Birliği arasındaki soğuk savaşın sıcak savaşa dönmesini önlemekti. Sovyetler buna benzer anlama gelen barış içinde beraber yaşama (peaceful coexistence) diyorlardı. Detente dostluk ile karıştırılmamalıdır. Dostlukta yumuşamaya gerek yoktur.

Kissinger anılarında “. “Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği ideolojik rakiplerdir” diye açıkladı. “Detant bunu değiştiremez. Nükleer çağ bizi bir arada yaşamaya zorluyor. Retorik haçlı seferleri de bunu değiştiremez.” Kissinger’a göre yumuşama, “Askeri dengenin varlığına rağmen Avrupa’nın kimsenin istemediği bir savaşa sürüklendiği” Birinci Dünya Savaşı’na yol açan saldırganlık ile İkinci Dünya Savaşı’na yol açtığına inandığı “yatıştırma” arasında bir orta yoldu. İkinci Dünya Savaşı için “demokrasilerin totaliter bir saldırganın planlarını anlayamadığı zaman” der.

Kissinger silahların kontrolü ve ticaret yoluyla yumuşamayı sürdürmeyi hedeflemişti. Kissinger’ın kendisinin de belirttiği gibi yumuşama, “hem caydırıcılığı hem de bir arada yaşamayı ve gerilimleri hafifletme çabasını” benimsemek anlamına geliyordu. Karşı tarafta ise mevcut   küresel sistemi değiştirmek hırsı yoktu.

Şu sırada Putin’li Rusya ile yumuşama söz konusu değil.

Şimdi  yumuşama Çin ile ilişkilerde aranıyor.

ABD Başkanı Biden Kasım ayında Kaliforniya’da Çin lideri Xi Jinping’e “Rekabetin çatışmaya dönüşmemesini sağlamalıyız” dedi.  Biden’ın ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan da geçen yıl bir  makalesinde benzer bir noktaya değinmişti. “Yarışma gerçekten küresel ama sıfır toplamlı değil” diye yazdı. “İki tarafın karşılaştığı ortak zorluklar eşi benzeri görülmemiş.” .İklim değişikliği, yapay zeka ve nükleer silahlar başta gelen ortak sorunlar.

Bu arada bir yazar ilginç bir duruma dikkat çekiyor. Bazı devletler iç güvenlik için Çin’e, dış güvenlik için ABD’ye dayanıyor. Sierra Leone, Birleşik Arap Emirliği gibi…Bu alanda da Çin ile ABD arasında bir tür rekabet var.

Bir başka açıdan, Çin’le yumuşama belki Sovyetlerle yumuşamadan daha zor. Her hal ve karda, yumuşama Kissinger zamanında olduğu gibi şimdi de ABD’de iç politikada polemik konusudur. Sertlik yanlılarının hoşuna gitmeyen bir politika. Bazı politikacılar Amerika’nın en önde gelen ülke ilkesine de ters düştüğünü ileri sürdüler ve sürüyorlar.

Eski yumuşamadan farklı bir nokta da ,   Çin Amerika tarafından kurulan mevcut dünya sistemine karşı. Değiştirmeye çalışıyor. Ticaret, teknoloji  ve ekonomi bakımından Sovyetlerden çok daha üstün. Sovyetlerden farklı olarak Çin’in eli kuvvetli.

Dahası, her zaman  elde adeta patlamaya hazır Tayvan meselesi var. ABD Sovyetlerin Doğu Avrupa’ya hakimiyetini 2’nci dünya harbinden sonra gönülsüz de olsa   kabullenmişti. ABD tek Çin’i kabullenmekle beraber, Tayvan konusunda ikircikli tutumu devam ediyor. Tayvan meselesi sırf Tayvan meselesi olmaktan fazla ; bir  Pasifik meselesi. Pasifikte kim önde olacak? ABD mi Çin mi?

Her ne kadar,  Avrupa ekonomi alanında Çin’e yönelik farklı bir politika izlemeye çalışsa da,  aşırı gerginlik durumunda ister istemez ABD yanında yer alacak gibi. Tabii durumu gerginleştirecek başka bir bomba da Çin’e daha sert ekonomik yaptırımlar koyacak Trump  olabilir, seçilirse…

Gerekli gördüğüm bir diğer farklı yumuşama   ABD-İran arasında olmalıdır. İran Orta Doğu’da önemli aktörlerden birisidir. Şii  dünyasının başta gelen aktörüdür ve Orta Doğu’da birçok sıkıntının arkasında vardır. Oyun kurucu iddiasındaki ABD, İran’ı görmezden gelmemelidir. Hatadır. ABD’nin İran’a yaklaşımında bir ölçüde İsrail etkisi de vardır. Bu alandaki yumuşama içinde bulunduğumuz bölge yönünden çok önemlidir. “Kenara” itilen İran nükleer ülke olabilir. Bu konuyu ayrı bir yazıda ele alacağız.

Yumuşama tabiri “büyük”  devletler  arasında olabildiği gibi, daha alt düzeyde orta boy ülkeler arasında  da olabilir. Yunanistan’la imzaladığımız ikili ilişkiler ve sorunların halline dair son belge buna örnek  gösterilebilir . Bununla beraber, küresel önemde olmadığından bu tür yumuşamalar genelde maalesef uzun vadeli olmayabiliyor. Üstelik, olumsuz veya çıkar çatışması gibi  durumlarda eskiye dönülüyor.

- Advertisment -