Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIFosforlu’nun Suat Derviş’i…

Fosforlu’nun Suat Derviş’i…

1901 yılında, bir profesör baba ve Saraylı bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Suat Derviş, kitapları dünya dillerine çevrilen sayılı yazarlarımızdan birisiydi. Gazetelerde seri röportajları yayınlanıyordu. En ünlü olduğu dönemde TKP liderlerinden Reşat Fuat’a aşık olunca hapishaneler, kaçak yaşamlar, açlık noktasına varan yoksulluklar içinde geçen bir hayatla yüz yüze geldi. Gerisini kendisi şöyle anlatır: “Bütün çektiklerime rağmen, dünyadaki kadınların en mutlularından biriyim. Reşat Fuat’ın karısıyım."

1968 yılının ağustos ayı. İstanbul’dayım. Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı’nın (TMGT) Tünel yakınlarındaki binasındayız. Deniz Gezmiş hapiste. Bir grup devrimci öğrenci Reşat Fuat Baraner’in ölüm haberini TMGT binasında öğreniyoruz. Şişli Camii’ndeki cenaze namazına yetişiyoruz. Mihri Belli’yi, Hikmet Kıvılcımlı’yı ilk kez orada görüyorum.

Türkiye’deki sol hareketin en etkili isimlerinden olan Reşat Fuat aynı zamanda ünlü gazeteci, romancı, kadın hareketi mücadelesinin öncülerinden Suat Derviş’le evliydi. Aradan 55 yıl geçti. Fosforlu Cevriye, Ankara Mahpusu gibi önemli romanların yazarı Suat Derviş’i ve onun mücadele ve direnişle dolu hayatını inceleyen, asıl olarak edebiyatçı kişiliğini, muhabirliğini ve muharrirliğini anlatan sergiyi geziyoruz.

1901 yılında, bir profesör baba ve Saraylı bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Suat Derviş, kitapları dünya dillerine çevrilen sayılı yazarlarımızdan birisiydi. Gazetelerde seri röportajları yayınlanıyordu. En ünlü olduğu dönemde TKP liderlerinden Reşat Fuat’a aşık olunca hapishaneler, kaçak yaşamlar, açlık noktasına varan yoksulluklar içinde geçen bir hayatla yüz yüze geldi. Gerisini kendisi şöyle anlatır: “Bütün çektiklerime rağmen, dünyadaki kadınların en mutlularından biriyim. Reşat Fuat’ın karısıyım.

Onun son mahbusiyeti (hapisliği) ve sürgün cezası bittiği zaman açlıktan kaçıp kız kardeşime sığındığım Avrupa’dan -O zaman İsviçre’de idim- ona yanıma gelmesi için ısrar ettim. Elli üç yılından elli yedi yılına kadar ettiğim mücadelenin sonunda ismimi Avrupa’da tanıtmıştım. Eserlerim çıkıyor, para kazanıyordum. Reşat da bu para ile yaşardı elbet.” Reşat Fuat Avrupa’ya gitmeyi reddedince Suat Derviş yeniden Türkiye’ye döner. Yeniden zor günler onları bekler.

Solcuların kaderiyle kaderini birleştirmesi onun yok sayılmasına yol açar. Ancak aradan geçen yıllar içinde sanat ve siyaset tarihimizin bu önemli kadını kendini kabul ettirir. Sergiyi izleyen ziyaretçiler içinde kadınların çokluğu dikkat çekiyor. Hepimiz onu değişik yetenekleriyle yeniden tanıyoruz İthaki Yayınları’nın desteği ve Sanat Kritik’in ev sahipliğinde Beyoğlu’nda Avrupa Pasajı’ndaki “Ben Suat Derviş’im” sergisi eylül sonuna kadar açık.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN

- Advertisment -