…
Avustralya orman yangınlarıyla mücadelede dünyaya örnek olacak bir sistem mevcut. Özellikle ülkenin uçsuz bucaksız kırsalında çıkan yangınlarda ilk müdahale her zaman bölgede yaşayan gönüllü itfaiyeciler tarafından yapılıyor. Kırsalda halkın büyük çoğunluğu zaten bu konuda eğitimli. Yangında herkes ne yapacağını ve nasıl bir plan dahilinde hareket edeceğini biliyor. Kapı kapı dolaşıp, insanları uyaranlardan, yangına müdahale eden itfaiyecilere su ve yiyecek taşıyanlara, tahliye edilenlere yorgan götürenlere kadar gönüllüler, bu plan dahilinde hareket ediyor. Bu tamamen gönüllülük sistemine göre ilerleyen ve kimsenin tek kuruş ücret almadığı bir kurum.
Kırsalda herkesin telefonlarında acil uyarı uygulaması var. Yangına karşı müdahalenin yüzde 90’ı aslında yangın başlamadan yapılıyor. İnsanları yangın sırasında eğitemiyorsunuz. Eline bidon kapan yangına koşsa ölümler kaçınılmaz olur.
Yangın hakkında sormanız gereken soruları en az üç ay önce cevaplamanız lazım.
Kaçarken ne almam lazım? Televizyon mu önemli yoksa aile fotoğrafları mı? İlk yardım çantası nerede? Telefon için kenara ilave şarj koysam iyi olmaz mı? Yangın söndürme tüpüm nerede? Yangın çıkarsa en güvenli kaçış yolu neresi?
Yangın riskinin olduğu bir bölgede yaşıyorsanız, bahar aylarında evinizi hazırlamanız gerekiyor. Bahçedeki kurumuş çalıların ve yağmur oluklarında birikmiş otların ne zaman ve nasıl temizleneceği, bahçe hortumunun bahçenin neresine kadar ulaşabildiği kişilerin sorumluluğunda.
Acil Yardım ve Müdahale Sistemi
Ülke çapında gerekli acil yardım ve müdahale sistemi mevcut. Yakınlarınızda yangın çıktıysa, tehlikeye göre size çeşitli uyarılarda bulunuluyor. Başta, gelişmeleri takip etmeniz isteniyor. Yangın yaklaştıysa, acil tahliye emri geliyor ve değer verdiğiniz her şeyi alıp bölgeyi terk etmeniz gerekiyor. Bazen de olduğunuz yerde kalmanız isteniyor. Demek ki yangın artık kaçış yollarını kapatmış durumda. ve bölgeyi terk etmeniz artık bölgede kalmanızdan daha riskli…
Yardım kurumları da hazırlıklı. Mesela, veterinerler anında yaralanmış canlıları tedavi etmeye başlamalı, halk da hayvanlara nasıl bakılacağı konusunda bilinçlendirilmeli. Yangınlar sırasında açlıktan ve susuzluktan bitap düşmüş koalalara su verenler hayvanların ölümüne neden olmuştu. Koalaların ihtiyaçları olan suyu yedikleri yapraklardaki nemden aldıkları, doğrudan su tüketmediklerini öğrenmiştim.
Eyalet ve merkezi hükümetlerin sorumluluğu dahilinde olan diğer şey ise gerekli altyapının mevcut olması… Bir de bu hükümetlerin kurduğu yangına havadan müdahale merkezi var ki, bu kurumun elinde yüzlerce uçak ve/ya helikopter var. Uçağı kiralamak daha ekonomik bir alternatif olsa da yangına havadan müdahalede gerekli tecrübe ve altyapıyı geliştirmek için geçen yıl uçak alımına karar verildi.
Avustralya yangınla yaşamayı öğrenmiş bir ülke. “Bu yaz orman yangını olacak mı?” diye soran yok. Yangın olacak. Küresel ısınma yüzünden çıkan yangınlar da etkiledikleri bölgelerde felaket boyutunda zarara yol açacak. Halkın büyük çoğunluğu da küresel ısınma ve etkileri konusunda bilinçli. En küçük yaştan itibaren insanlığın neden olduğu bu küresel yıkımın boyutları konusunda bilinçlendiriliyorlar. Hatta öyle ki, çocuklar anaokulundan itibaren yangın uyarı levhalarını öğrenmeye başlıyorlar. Alttaki fotoğraf bir anaokulundaki oyun köşesi… Kamp alanı olarak dizayn edilen yerde, arkada görülen uyarı levhası, yangın çıkma risklerini anlatıyor. Yangınlar 101…
İkincisi ise geniş katılımlı protestolar. Kalabalık ve kelimenin tam anlamıyla ‘geniş’ katılımlı… Aylar süren orman yangınları sırasında yapılan protestolar, öğle saatlerinde üniversite öğrencileri ve vatandaşlar ile başlamış, daha sonra lise, ilkokul öğrencileri ve bebek arabalarıyla anaokulundan çıkan küçücük çocuklarla devam etmişti. Bu arada eylemcileri atlı polisler korumuştu. Eylemin, eylemcilerin güvenliğinden polis sorumluymuş…
“Help For Australia”
2020 yazında ortaya çıkan yangınlar, hazırlıklı olan bir devlet ve halka rağmen felaket boyutlarında zarara yol açtı. Yangınlar sırasında hayatını kaybedenlerin çoğu gönüllülerdi. Sonra yayınlanan araştırmalar yaklaşık 450 kişinin de yangınlardan kaynaklanan duman yüzünden hayatını kaybettiğini ortaya çıkardı. Kırsaldaki gönüllülere her yerden gelen desteğe rağmen aynı anda çok yerde çıkan yangınlara mevcut kaynaklarla müdahale etmek imkânsız hale geldi. Evlerini kaybedenlerin çığlıkları televizyon ekranlarını doldururken sıradan insanlar çeşitli yardım kampanyaları başlattı. Mimarlar evlerini kaybedenler için bedava hizmet vermek için bir merkez kurdu. Çevre kurumları önümüzdeki on yıl içinde bir milyar ağaç dikmek için kampanya başlattı. Bazı kurumlar yangından etkilenen bölgelerin temizlenmesi için devreye girdi. Kara Kuvvetleri mensupları organizasyon konusundaki boşlukları doldurmaya çalışırken donanma gemileri kararan tahliye edilemeyenleri denizden kurtardı. Gönüllü itfaiyeciler hayatını kaybederken diğerleri onlarının yerini aldı. Kahramanlaşan bu gönüllülere destek için kampanyalar başlatıldı. Hatta bazı kampanyalar kontrolden çıktı. Komedyen Celeste Barber’ın New South Wales eyaleti kırsal itfaiyecileri için Facebook’ta başlattığı ve 30 bin dolar toplamayı hedeflediği yardım kampanyası kısa sürede dünya çapında büyük ilgi gördü. Birçok insan orman yangınlarından zarar görenler için genel yardım kampanya olduğunu düşünüp para göndermeye başladı. Sonunda komedyen NSW kırsal itfaiyecileri için 51 milyon dolar toplamayı başardı. Ancak kampanya şartları belliydi. 51 milyon dolar sadece New South Wales kırsalındaki itfaiyecilerinin ekipmanları ve ölenlerin aileleri için kullanılabilirdi. Paranın yangından etkilenen herkes için kullanılması çağrısı sonunda meclise ve mahkemelere intikal eden bir konuya dönüştü. Sonuçta amacı dışında kullanılamayacağı sonucuna ulaşıldı. Tüm dünyadan insanlar ve ünlü isimlerden gelen yardımların toplamı yaklaşık yarım milyar doları buldu.
Bu sırada dünya ülkelerinden de destek yağıyordu. ABD’den 362 itfaiyeci geldi. Bunların üçü içinde bulundukları yangın söndürme uçağı düşünce hayatını kaybetti. Komşu Yeni Zelanda 50 itfaiyeci gönderdi. Bu da yetmeyince Yeni Zelanda ordusundan helikopterler ve destek ekip geldi. Yoksul Papua Yeni Gine yangınla mücadeleye destek için bin asker göndermeyi teklif etti. Müteşekkir Avustralya yüz asker davet etti. Ada ülkesi Singapur iki helikopter ve 42 tecrübeli personel gönderdi. Japonya iki yangın söndürme uçağı ve 70 acil durum personeli gönderdi. Kanada bir uçak ve 87 itfaiyeci gönderdi.
Birleşik Arap Emirlikleri 200 gönüllü yolladı. Bir de bilinçlendirme için dünyanın en yüksek gökdeleni Burj Khalifa, “dünya yanıyor” mesajı ve Avustralya bayrağının renkleriyle donatıldı.
Sadece maddi değil, ruhani destek de verildi. Filipinler’in anaerkil Teduray halkı, kutsal yağmur duasına çıkıp ateş tanrıçası Frayag Sarif’in yangınları söndürmesini istedi. Fransa’dan Danimarka’ya Romanya’dan Malezya’ya, onlarca devlette destek ve yardım tekliflerinde bulundu. Dost ve kardeş Türkiye’nin Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, dünyanın diğer ucunda olmasına rağmen duruma sessiz kalamadı ve yardım teklif etti.
Avustralya’da kimse yardıma ihtiyacı olanlar adına konuşup kabul etmeme cüretini gösteremedi. Avustralya’nın gönüllü itfaiyecileri, genel olarak halkı, yardım kuruluşları, dünya çapından yardım gönderenler küresel ısınmaya bağlı yangınların oluşturduğu testi geçti.
Ancak geçemeyen biri varsa o da ülkenin Başbakanı Scott Morrison. Yangınların başlamasına rağmen Hawai tatilinden tasarruf etmeyen Morrison, dönünce yangından etkilenen bölgeleri ziyaret etme cesareti gösterdi. Konvoysuz !
Yangından etkilenmiş Cobargo adlı kasabada yolda gördüğü iki kişinin elini sıkmaya çalıştı. Morrison’ın elli hava da kalınca başbakan zorla ellilerini tutup sallayınca eleştirildi. Bir sonraki ziyaret ettiği kasabada ise halktan küfrü yiyip, başını öne eğip arabasına atladı ve uzaklaştı…
Bir başka videoda gönüllü itfaiyeci Paul Parker, gözyaşları içinde “Yedi ev kaybettim, başka kaybetmeyeceğim” diyor ve sonra başbakanın boş zamanlarında kendine ne yapabileceği konusunda renkli ifadeler kullanıyor.
Başbakanın lideri olduğu Liberal Parti’den yangından etkilenen bir bölgeden temsil eden milletvekili Andrew Constance bile, başbakanın bölge halkından hak ettiği misafirperverliği gördüğünü söyledi.
Fay hattında yaşıyorsanız deprem sürpriz olamaz. Nehir yatağında inşa edilen mahallelerde sel sürpriz olamaz. Her yıl yangın olan bir bölgede orman yangını sürpriz olamaz.
Türkiye’de her deprem, yangın, sele yönelik tepki ise tek kelimeyle “şok.”
Türkiye’den İtalya’ya, Yunanistan’dan ABD’ye her yerde aynı dönemde çıkan yangınlara bakıp insanlıktan başka sorumlu aramak da bir başka sıkıntı. Küresel ısınmanın neden olduğu küresel boyuttaki orman yangınlarına küresel bir tepki şart. Devletler arası, kurumlar arası ve halklar arası yardım şart.
Yardım istemeyenler, evlerindeki çıkabilecek yangını tek başlarına söndürmeye çalışsın.