2013 yılında denenen çözüm sürecine karşı çıkanlar, Kürtlere şöyle söylüyordu: “Ne aldınız da silahı bırakıyorsunuz?” Ardından da şu yorumu yapıyorlardı: “Kürtler kendi çıkarları için demokrasiyi feda ediyor…”
Kimin süreci baltaladığı tartışması, o günden bugüne sonuç vermedi. Bu kez taraflar daha tecrübeli. PKK, silah bırakmasını, kendine göre ikna edici argümanlarla savunuyor: “Silah misyonunu tamamladı” diyerek geriye dönülmez bir gerekçeyle silaha veda ediyor.
Gelinen nokta, iktidarıyla muhalefetiyle tüm Türkiye’nin siyasi prestijine dair bir artış anlamına geliyor. Buna rağmen bu noktayı bir başarı olarak görmeyenler her iki tarafta da etkili. Bir kesim zaten Kürtlerin varlığını bile zararlı görüyor. Yıllarca Kürtlerin Türk olduğunu kanıtlamak amacıyla uğraştılar. Olmadı. Kürtler Türk olmadı.
Şimdi filmin bu kısmını tamamladık. Kürtlerin varlığını reddeden zihniyet tamamen ortadan kalkmasa da gücünü büyük bir oranda kaybetti. Filmin ikinci yarısı daha çetrefil olacak gibi görünüyor. “Kürt meselesi bir demokrasi meselesidir” dediğimiz noktaya geldik.
İfade ve örgütlenme özgürlüğünün hayata geçmesi için önümüzde ne gibi aşamalar var? Atılacak ilk adım, siyasi tutuklu ve hükümlülerin bırakılması. İkinci adımsa, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi.
Yaşadığımız kayyum tartışmaları bize yerel yönetimlerin toplumsal ve siyasi hayatımızda ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Yerel yönetimlerin kıymetini bilen ülkelerde, daha gelişkin bir demokrasi kültürü var… Son yıllarda özellikle Avrupa ülkelerinde siyasetin öne çıkan yüzleri arasında belediye başkanlarının dikkat çektiğini görmek mümkün. Yerelin güçlenmesi, “merkez”in denetimini kolaylaştırıyor. Başa dönecek olursak, silahların bırakılması yeni bir çığır açacak kadar önemli…
PKK’nın feshedilmesi
PKK’nın silahları bırakması, beklenenden çok daha büyük etkiler yapabilir:
Şiddetle ünlenmiş, büyük bir şiddet geçmişi olan bir örgütün, silahın devrini tamamladığını ilan etmesi; dünyadaki birçok farklı örgüt üzerinde etki yapabilir… Eğer bu silah bırakma süreci iyi yönetilebilirse, demokratikleşmenin önünü açacak sonuçlar ortaya çıkabilir. Barış yolunda atılacak her yeni adım, bir demokratikleşme fırsatıdır. Kürtlerin hak ve hukukunu koruyan yeni adımlar, sırf Kürtler için değil, tüm toplum için demokrasi adına kazanımlar getirecektir.