Denizlerin idamından 15 gün kadar önceydi. Cezaevi idaresi, onların talebi üzerine, koğuşları ziyaret etmelerine, cezaevindeki arkadaşlarıyla vedalaşmalarına izin verdi. Deniz bizim koğuşa girince, gelip benim yatağa uzandı ve sohbete başladık. “Oral ne dersin bizi asacaklar mı?” Bu sözü duymaktan hoşlanmıyordum. “Asamazlar, Türkiye ayakta, dünya ayakta” diyerek her zamanki iyimserliğimle tahliller yapıyor, sonuçlar çıkarıyordum. Onları asamayacaklarını düşünüyordum.
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan 6 Mayıs 1972 gecesi, Ankara Ulucanlar Cezaevi’nin avlusunda idam edildi. Mamak Askeri Cezaevi’nde, bitişiğimizdeki hücreden alıp götürmüşlerdi onları. Deniz’in, “Eyvallah Arkadaşlar!” diye cezaevi koridorlarında çınlayan sesi hâlâ kulaklarımda. İçimizi derin bir hüzün bastı. Çaresizlik içinde koğuştaki arkadaşlar birbirimize sarıldık. O idam gecesinin acısı hiç çıkmıyor.
Deniz idam edilmeden önce neler söyledi? Deniz, Yusuf, Hüseyin; tam olarak ne söylediler? Denizlerin avukatı Halit (Çelenk) Ağabey idamlara tanıklık etmiş ardından eve döner dönmez kızı Serpil Çelenk’e daktiloyla Denizlerin son sözlerini unutmadan hemen kayda geçirtmiştir.
Deniz’in son sözleri şunlardı: “Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm, Leninizmin yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi! Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın işçiler, köylüler!” Deniz’in bu sözleri, o zamanki sıkıyönetim şartlarında, sansüre uğramış, Deniz’in, yasa dışı sloganlar attığı şeklinde bir açıklamayla yetinilmişti.
“Kürt” demek de o zaman yasaktı. Yasaklar arasında o sözler görmezden gelinebildi. Deniz’in Kürt meselesindeki tavrını ortaya koyan sözleri, 68 Kuşağı’nın bu meseledeki genel duyarlılığının bir kanıtı. Son nefesinde Kürt-Türk kardeşliğine vurgu yapan Deniz’in, idam sehpasında attığı slogan bugün artık çok anlamlı ve değerli bir tarihsel duruşu gözler önüne seriyor.
Denizlerin idamlarının 53. yılında, Kürt meselesinde çözüm imkanı daha olgun hale gelmiş durumda. “Türkiye’nin bir Kürt meselesi var mıydı yok muydu?” tartışması artık geride kalabilir. “Kürt var mıydı yok muydu?” diye başlayan anlamsız tartışmanın ardından; Kürt kimliği ve Kürtlerin varlığı, kendini zaman içinde kabul ettirdi. Şimdi eşit yurttaşlık ve kimlik meselesi önümüzde. Silahların bırakıldığı koşullarda, özgür bir tartışma ortamı oluşturmak, daha imkan dahilinde. Denizlerin, Ahmet Kayaların, Hrantların, Sırrı Süreyyaların hayalindeki Türkiye, bir özlem olarak hâlâ önümüzde duruyor.
“İdam, ilkel bir intikam arzusunun bir kalıntısıdır.” İngiliz cellat Albert Pierrepoint
Bir sergi: 2023 kasımında yitirdiğimiz Orhan Taylan’ın resim ve heykel sergisi dün Ankara’da Çankaya Belediyesi’nin Çağdaş Sanatl