Rusya’nın Ukrayna saldırısından sonra Batı ile Rusya arasında büyük bir ayrılık meydana geldi. Beraber değildiler ama Rusya Batı’dan bu ölçüde dışlanmamıştı. Hatta Kissinger tarafından yerleştirilen “detente” (yumuşama) çerçevesinde zaman zaman belirli konularda işbirliği yapıyordu. Şimdi Batıdan tamamen kopuk.
Rusya, önemli bir yalnızlığa düştü. Uluslararası toplantılardan sanat ve spor gibi sosyal alanlardan dışlandı.
Putin, birçok ülkeye Roma Statüsü (Ceza Mahkemesi) gereği harp suçundan yakalanır endişesi ile seyahat edemez oldu. Bazı uluslararası toplantılara katılamadı. Mesela üyesi olduğu BRICS ülkeleri zirvesi Güney Afrika’da yapıldı. Zirveye zoom yoluyla katıldı.
Çin’e, Kuzey Kore’ye, İran’a ve geçenlerde Suudi Arabistan’a bizzat gidebildi. Avrupa Birliği üyesi Macaristan ile ilişkileri hiç de fena değil.
Bütün buna karşın, “orta boy” önemli ülkelerle ilişkileri devam ediyor. Rusya , başta Afrika kıtası ve bir ölçüde Asya ve Latin Amerika ülkelerinin bir kısmında sempati ile karşılanıyor. Bazı Afrika ülkelerinde kurtarıcı gibi görülüyor. Onlara askeri ve gıda yardımı yapıyor.
Soğuk harbin bitişi ile bazı ülkelerin manevra alanı da genişledi. Kimler bu “orta boy” önemli ülkeler?
Türkiye, Hindistan, Brezilya, Meksika, İsrail, Endonezya, Suudi Arabistan ve Güney Afrika’yı sayabiliriz Bu ülkeler dünya siyasetinde önemli aktörler. Bunların hepsi ABD ile de yakın ilişkiler içinde. Hatta Türkiye ABD müttefiki. Rusya bu ülkelerle iyi ilişkiler sürdürüyor.
Gazze harbinden sonra İsrail ilişkileri ne olur bilemem.
Bazı ülkeler NATO’nun doğuya genişlemesini ve Ukrayna harbini Rusya’nın başını derde sokmak için ABD’nin tahrik ettiği kanısında.
Bazı devletlerin bir kısmı Batıyı genelde sömürgeci gören ülkeler. Bilhassa Batı Avrupa’yı…
Amerika’ya gelince; ABD çoğu kez ilişkilerini şarta bağlıyor. Bazen insan haklarını ileri sürüyor. Bir kısmı sömürgecilikten çıkan ülkeler en hafif tabiri ile bundan sıkılmış durumda. Bazen ekonomik yardımı koşula bağlıyor veya IMF veya Dünya Bankasını kullanıyor. Silah satışlarını koşullu veriyor. Son zamanlarda doları fazla kullandığı görüşü yaygın. Kısacası ülkelerin bir kısmı “şart-şurttan” şikayetçi.
Üstelik bazı ülkeler ABD’nin kendilerini satranç tahtasında piyon olarak kullanmak istediği görüşünde.
Rusya genelde şart ileri sürmüyor. İnsan hakları vs. derdi yok zaten.
7 Ekim Hamas saldırısı sonrası ve İsrail’in harp şekli ve ABD’nin adeta kayıtsız şartsız İsrail’i desteklemesi ve fiiliyatta Filistin halkının çıkarlarını göz ardı etmesi bu ve başka ülkelerde ABD’nin dünyada “oyun kurucu” rolünün daha da sorgulanmasına yol açacağı kanısındayım. Hatta ABD tutumu NATO ülkeleri ile AB ülkelerini dahi böldü. İsrail’in ABD’yi dinlemediği kanısı sanki Güney Küre ülkelerinin manevra alanını daha da genişletebilir.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky de , Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı konusunda tarafsız veya duyarsız kalan bu “Güney Küre “ ülkelerini dikkate almaya başladı.
Suudi Arabistan ile Çin arasında karşılıklı ticaretin yerel para ile yapılması anlaşması gözden kaçmamalı. Dolarizasyona tepki gibi görünüyor.
Kısacası Rusya yalnız ama o kadar da değil…