Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün (DPI) organize ettiği bir toplantı için Cenevre’deyiz. İngiltere’den, değişik Avrupa ülkelerinden ve Türkiye’den diplomatlar, akademisyenler, gazeteciler, Suriye’deki rejimin çöküşünün ardından, neler olabileceğini konuyla ilgili insanlarla konuşuyor, tartışıyoruz. DPI’ın CEO’su Kerim Yıldız: “Biz bu toplantıyı organize etmeye karar verdiğimizde Esad’ın birkaç gün içinde yıkılacağına ilişkin bir beklentimiz yoktu. Düne göre bugün çok değişik bir ortamdayız. Ortadoğu’da paradigmayı değiştiren gelişmeler oldu. Şimdi bu yeni durumu analiz etmeye çalışacağız.”
Bir çalışma niteliğindeki toplantı, Ufuk Uras’ın Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşmeye ilişkin değerlendirmesiyle başladı. Bölgenin böylesine alt üst olduğu koşullarda, içerideki önemli bir gerilim kaynağını çözmeye yönelik bu buluşmanın tarihi anlamını konuştuk. Geçmişte çözümün en çok karşısında olmuş bir partinin, solcu bir siyasetçiyle bir araya gelmesi, umut vericiydi. Ancak, özellikle muhalefete yakın yayın organlarında, TV, gazete ve sosyal medya sitelerinde böyle bir adımı sempatiyle karşılayanların sayısı fazla değil. 2015’te kesilen çözüm süreci tecrübesi de tarafları ihtiyatlı davranmaya itiyor. Nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin, Devlet Bahçeli’nin Öcalan’a çağrısı kayıtlara geçmiş durumda.
MHP sözcülerinin o çağrının ardından geçmiştekilerle kıyaslanmayacak ileri analizler yaptıklarını gözlüyoruz. Örneğin MHP genel başkan yardımcılarından İsmail Özdemir, “Türkiye’yi Kürtlerle eşit olarak birlikte yöneteceğiz, Aleviler devletin her kademesinde temsil edileceklerdir” diye özetlenebilecek bir konuşma yaptı. Bir başka genel başkan yardımcısı Feti Yıldız, kayyum konusunda yaşanan haksızlığa son vermek amacıyla siyasetin idare üzerindeki hegemonyasını kaldıran bir kanun değişikliğine gidilmesinden söz etti.
Nitekim bu değişiklik konusunda MHP ve CHP temsilcileri bir araya geldi. Bu arada Esad’ın devreden çıkmasıyla Ortadoğu’daki denklemin nasıl bir şekil alacağını kestirmenin çok zor olduğu da konuşuldu. Düne kadar, 60 yıla yakın bir zamandır Şam’a, Şii-Nusayri bir aile egemendi. Şimdi bu aile, yakın çevresi ve en önemlisi de merkezi idarenin her yanına yayılmış Nusayri’ler, Şam’da etkisizleştirildi. Onların yerine gelen yeni güç ise Sünniler. Üstelik dini kimlikleri ön planda tutan grupların koalisyonu. Önümüzdeki günlerde bu alanda ağır saldırganlıklara tanık olma ihtimalimiz fazla. Dünyayı bu konuda uyarmak gerekiyor.
YPG/PYD, Fırat’ın doğusuna çekiliyor. Şu ana kadar bu konuda çok ciddi bir gerilim ortaya çıkmadı. Ancak bu mesele hâlâ orta yerde duruyor. Türkiye’de uzlaşma ve çözüm aranırken, Suriye’de çatışmak mümkün olabilir mi? Daha buna benzer çok sayıda sorunun cevabını bulmak, şimdilik mümkün görünmüyor. Sonuç olarak, DPI’ın toplantısında, çatışma çözümleri alanında yetkin isimlerden oluşan Avrupalı eski başbakanların, bakanların yer aldığı Uzmanlar Konseyi’nin, daha dinamik hareket etmesi konusunda fikir birliğine varıldı.