Tarsus’ta doğduğum ev, Danyal Peygamber’in mezarının çok yakınındadır. Danyal Peygamber hemşerimizdir. Bu nedenle Tarsus’ta erkek çocuklarına Danyal ismini koymak bir gelenektir. Şehirde bu isim çok yaygındır. Benim de Oral adımın başına Danyal eklenmesi anneannemin ısrarıyla olmuştur. Danyal Peygamber’in kabri olduğu kabul edilen mezar, Tarsus’ta Makam Camisi’nin altındadır. Geçmişte şehrin ortasından akan Berdan Nehri, Makam Camii’nin altından geçiyordu.
Mezarın etrafında ortaya çıkan zengin kalıntılar Tarsus’ta değişik tarihi zamanlarda değişik kültürlerin, uygarlıkların yaşadığına ilişkin yeni kanıtlar sunuyor. Danyal Peygamber’in, adından en çok söz edilen öyküsü, “Şahmaran” öyküsüdür. “Mar” Farsça yılan demektir. Şahmaran ise yılanların şahı anlamına geliyor. Tarsuslulara göre Şahmaran Tarsusludur. Tarsuslu, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in başkanlığındaki Uluslararası Tarsus Festivali’nin ikincisine bu nedenle Şahmaran adı verilmiştir. Tarsus’ta çocukluğumuzda iki hamam vardı. İkisi de tarihi yapılardı.
Eski Hamam diye de anılan hamamın bir adı da Şahmaran Hamamı’dır. Bu hamamın hâlâ uzun yıllardır aynı aile tarafından işletildiğini biliyorum. Tarihi kayıtlara göre bu hamam Selçuklular döneminden kalma olup halen hizmet vermeye devam ediyor. Eski Hamam’ın girişinde, mermerlerin üzerinde, kırmızı çizgiler vardır. Bunların Şahmaran’ın kanı olduğu söylenir. Peki bu Şahmaran öyküsü nedir?
Öyküye göre; bir gün ülkenin padişahı hastalanmış. Ülkenin veziri hastalığın çaresinin Şahmaran’ın etini yemek olduğunu söylemiş ve her yere haber salınmış. Şahmaran’ın saklandığı kuyunun yerini de ölümsüzlük iksirini bulan Danyal Peygamber’in oğlu Camasb biliyormuş. Ağır baskı ve işkencelere rağmen Şahmaran’ın yerini söylememek için uzun süre dayanmış. Sonunda Camasb pes edip, kuyunun yerini göstermiş. Şahmaran bulunduğu yerden dışarı çıkarılmış. Şahmaran, Danyal Peygamber’in oğlu Camasb’a; “Beni toprak çanakta kaynatıp suyumu vezire içir, etimi de padişaha yedir” demiş. Böylece vezir ölmüş padişah da iyileşip Camasb’ı veziri yapmış. Efsaneye göre, Şahmaran’ın öldürüldüğünü yılanlar bilmiyor. Bir gün bu gerçeği öğrendiklerinde yılanlar Tarsus’u istila edecek ve intikamlarını alacaklarmış. “Tarsus yılandan gidecek” diye anlatır Tarsuslular. Önümde yeni bir çalışma duruyor. Abdi Musa’nın Camasb-Name öyküsü. Kimliği tam olarak bilinmeyen Abdi Musa’nın yazdığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü’nce yayınlanan Camasb-Name, iki akademisyen olan Müjgan Çakır ve Hanife Koncu tarafından hazırlanmış. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu yayınlanan eser için “Türkçe’deki en önemli Camasb-Name çevirisi” vurgusunda bulunuyor. İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, kitaba gönderme yaparak “Yılan ile insanın dostluğu ya da düşmanlığı çok ama çok eski zamanlara, elmaya kadar uzanır…” diyor. Kitabın PDF formatı internette yüklü. “Camasbname PDF Atatürk Kitaplığı” yazınca bulabiliyorsunuz.