Suriye’nin yeniden inşa edilmesi sırasında iki temel mesele gündeme gelecek. Birincisi mezhepsel, ikincisi etnik temsil. Yeni Suriye’de farklılıklar kendilerini nasıl güvende hissedecekler? Etnik ve sosyolojik yapı oldukça karmaşık. Yüzde 65 civarında oldukları tahmin edilen Sünni Müslümanların yüzde 70’i Arap. Geri kalanı Kürt, Türkmen… 1960’lardan bu yana Suriye’yi, Şiiliğe yakın bir mezhepten olan Nusayri bir aile yönetti. Nüfus içindeki karşılıkları yüzde 10-15 arasındaydı.
Türkmenlerin bir bölümü, Dürziler, keza Lübnan Hizbullahı, Şii cephesindeydi. Hatay ve Kilis çevresindeki, Adana ve Mersin’deki Arap kökenli Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının ezici bir çoğunluğu da Nusayri. Suriye’nin Şam rejiminin İran’la siyasi işbirliğinin temellerinden biri, mezhepsel yakınlıktı. Esad rejimi yıkılırken, Suriye’nin Nusayriler tarafından yönetilmesi de son buluyor.
Şam’ı ele geçiren (HTŞ dahil) irili ufaklı bütün yeni gruplar Sünni. Üstelik dini referansları güçlü. Geçmişte Suriye’nin bölge ülkelerine oranla seküler bir yaşam tarzı vardı. Hıristiyanlar iktidarda temsil ediliyorlardı. Şimdi her şey altüst oldu. Yeni yönetim nasıl şekillenecek, bunu söylemek zor. HTŞ ve SMO gibi örgütler, Suriye’nin batısına egemen olurken, Fırat’ın doğusu PYD/YPG egemenliğinde. PYD ve YPG’nin ABD ile köklü bağları var. Aynı şekilde İsrail, Kürtlerin bölgedeki varlığını destekliyor.
HTŞ lideri Colani’nin “Kürtler Suriye’nin asli unsurudur” demesi, yeni yönetimle YPG arasında bir uzlaşmayı mı ifade ediyor? Bundan sonra Kürtler de Suriye devleti içinde temsil edilecek mi? Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Meclis’te DEM Partilelerle tartışırken kullandığı “Suriyeli Kürtler” ifadesi, geçmişten farklı yeni bir yol anlamına geliyor. Belli ki Türkiye, PKK’nın Suriye’deki varlığını bir müzakere konusu haline getirecek.
Türkiye’ye dönersek
Bahçeli’nin başlattığı, toplumun ve Meclis’in geniş desteğini alan çağrı ve çözüm formülü, orta yerde duruyor. Siyaset, toplumun beklentilerine, doğru cevap verebilme sanatıdır. Bahçeli, “Silahlar susacak, acılar dinecek, birlikte kahvemizi pişirip içebileceğiz” demişti. Suriye’nin geleceğinde etkili bir rol oynamanın yolu, kimseyi yok saymadan birlikte hareket edebilmektir. Özal’ın “Türkler ve Kürtler birlikte büyük bir enerji yaratır” sözünü hep hatırlıyorum.