Zara’nın sınırlı sayıda özel koleksiyon diye piyasaya sürdüğü “The Jacket” reklam kampanyası bir skandala yol açtı. Reklam görselleri Filistin’de yaşananları alaya alır gibi görünen sembolizmlerle, metaforun da ötesinde olaylara doğrudan referanslarla dolu. Kefenlere sarılı irili ufaklı bedenler, yıkıntılar arasında toz toprak içinde cesetleri andıran heykeller, hatta havada asılı duran tepetaklak edilmiş Filistin haritası şeklinde bir levha bile var ve bu öylesine kadraja giren bir dekor da değil; Zara levhayı tek başına çektikleri bir görseli de Instagram’da paylaştı. Fotoğrafları gördükten sonra, kampanya adının The Jacket olmasını bile acaba “mermi gömleği” anlamına gelen jacket’a gönderme mi var diye yorumlamadan edemiyorum.
Kampanyanın yayına girmesinden sonra doğal olarak bu rezalete karşı global ölçekte büyük bir kamuoyu tepkisi doğdu. Zaten Zara’nın kadın giyim bölümünün baş tasarımcısı Vanessa Ivy Perilman’ın 2021’de Müslüman karşıtı açıklamaları olmuştu ve bu açıklamalar ciddi tepki çekmişti. Son olaylar sonrasında da Perilman’ın kendini tutamayıp sosyal medyada Filistin yanlısı hesaplara döşendiği İsrail’i savunan tepkileri yine viral oldu. Buna rağmen kendisi hala Zara’daki üst düzey pozisyonunu koruyor.
Solda: Vanessa Perilman. Sağda: Instagram’da Müslüman bir modele yazdığı mesaj. Diyor ki: İsrail’in Filistin’de çok kötü şeyler yapan feci bir ülke olduğunu mu söylüyorsun şimdi? Kusmak istiyorum. Hiç adil değil ve hepsi yalan. Ama olsun. Benim çalıştığım sektörde insanlar gerçeğin ne olduğunu iyi biliyorlar, senin gibiler gelir geçer ve ben İsrail’i savunmaktan asla vazgeçmem. Aynı soykırımdan kurtulan Yahudiler gibi, biz de sizin bu salak saçma medya şaklabanlıklarınızdan sağ salim çıkacağız. Belki senin milletin de biraz eğitim görseydi İsrail’in onlar için yaptığı hastaneleri patlatmazlardı. İsrailliler çocuklarına ne seninkiler gibi nefreti öğretirler ne de askerlere taş atmayı. Ayrıca, modellik yapıyor olman bence çok komik çünkü senin İslam inancına hiç uygun bir şey değil bu. Müslüman bir ülkede heteroseksüel olmadığın meydana çıkarsa seni recmederler ha.
Zara’nın dünyanın dört bir yanında milyonlarca Müslüman müşterisi var. Böyle global markalar söz konusu olduğunda boykotların ne kadar sarsıcı ve etkili olduğunu yakın zamanda net bir şekilde gördük. McDonald’s, Starbucks gibi markaların son iki aydaki milyarlarca dolarlık değer kayıplarına baksak yeterli.
Twitter’da bir kullanıcı Zara’ya hitaben: “Bana bunun tesadüften ibaret olduğunu söyleme” diyor.
Reklam skandalı sonrası Kanada’da bir Zara mağazası.
Zara, tepkilere cevaben “kampanya eski” dedi, “ay biz onu taa Eylül’de çekmiştik” dedi. Tepkiler üzerine görsellerin bazılarını Instagram’dan kaldırdı. Biraz daha muğlak olanları bırakıp, göndermelerin daha bariz olduğu görselleri silmeleri de samimiyetsiz ve kurnaz bir çark ediş oldu. Eylül’de çektik dediler ama, hızlı moda markalarının ana koleksiyonları haricinde çıkardıkları böyle ilave mini koleksiyonları piyasaya sürme hızları neredeyse birkaç hafta denebilecek kadar kısa. Hatta şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Bu kampanyaya konu olan ceketlerin tasarım sürecinin çok yeni olduğu, esinlendikleri koleksiyonların yeniliğinden de besbelli. Geçtiğimiz birkaç aydaki Rodarte, Isabel Marant, Jil Sander koleksiyonlarındaki ceketleri neredeyse birebir kopyalamışlar. Yani alıntıladıkları kaynaklar bile yeni. Zaten Zara gibi hızlı modanın kabesi bir markayı güçlü kılan şey, bu hızlı hareket kabiliyeti, moda evlerinin koleksiyonlarını tarayıp oradan kopyaladıklarını ufak değişikliklerle ve kullanılan malzemeyi ve kaliteyi yerlere düşürerek hızla piyasaya sürmekten geçer. Zaten hızlı modanın tanımı da tam olarak budur.
Diyelim ki bu reklamları Eylül’de çekmiş olsunlar, yine de Zara gibi büyük bir firmada, böyle bir kampanya, yayınlanmadan önce kaç kademeli kontrolden geçiyor, koca ekip topluca olan bitene bu derece sağır ve duyarsız, gündemden bu kadar kopuk nasıl olabiliyor?
Zara’nın ilk skandalı da değil
Zara’nın daha önce de Çin’de Uygurların zorla çalıştırıldığı toplama kampı atölyelerinde üretim yaptırdığı ortaya çıkmıştı. Bir boykot dalgası da o zaman yaşandı ve marka epey zarar gördü.
Marks and Spencer da geçtiğimiz haftalarda Filistin’deki saldırılar sürerken benzer bir kampanyayla gündeme gelmişti, Noel kutlama geleneklerinin rijit bir ritüeller silsilesine dönüşmesini protesto eden, bireyselliği savunan ve “herkesin Noel kutlamasına kimse karışamaz” diyen bir reklam filmi yayınlamıştı. Fakat bu reklam filmi de baştan aşağıya sembolizmle, metaforlarla doluydu. Basit bir örnek: gözündeki yaldır yaldır parlayan mavi eyelinera zoom yapılan bir kadın, elindeki pürmüzle siyah beyaz kırmızı yeşil desenli kartpostalları ve yine aynı renklerdeki bibloları cayır cayır hışımla yakıyor. Gözlerinde ateşler yanıyor ve gazabını bize izlettiriyor. Tamam, Filistin bayrağı renkleri alışıldık Noel süslerinin renkleriyle örtüşüyor, bu rastlantısal olabilir ama peki bu renkleri yakıp yıkarken mavi eyeliner ve Noel ağacına mavi beyaz süslemeler vurgusu tesadüf mü? Tabii Marks and Spencer da aynı şekilde “bu reklamı yeni çekmedik” dedi.
https://www.instagram.com/reel/CzGHjNssny1/?igshid=MzRlODBiNWFlZA==
Peki ortaya çıkan bu rezalet, iyi niyetli bir ahmaklığın mı kötü niyetli bir provokasyonun mu neticesi?
Koca koca markaların bir nevi gaslighting yaparak “aaa yok canım siz yanlış anladınız” tavrına bürünmesi insanlarda doğal olarak bunlar bizim aklımızla dalga mı geçiyorlar düşüncesi oluşturuyor.
Zara özelinde konuşursak, bütün varlığı başkalarının tasarımlarına süratle çökme üzerine kurulu bir hızlı moda markasından yerleşimci kolonyalist bir rejime destek gelmesi çok da şaşırtıcı olmasa gerek.
Dikkat çekmek ve sansasyonun çok revaçta olduğu bu zamanda bu yolla prim yapmayı düşünmüş olabilecekleri fikri de çok abes gelmiyor. Fakat böylesi bir dikkat çekme çabası nihayetinde aptalca ve marka için çok riskli. Bir ihtimal, potansiyel bir boykotun gücünü hesap edememiş de olabilirler. Belki de büyük ve hantallaşan firmaların organizasyonel yapıları, koordinasyon zaaflarıyla bu kaotik durumları netice veriyor olabilir. Asıl sebep nedir bilinmez, fakat insan, Zara ve onun gibi büyük firmaların sosyal ve siyasi duyarlılık konularındaki bu sorumsuzluklarının bedelini ödemesini yürekten istiyor.
Elif Akyol