Ana SayfaHaberlerAçığa alınan yarbay arkadaşlarına mektup gönderdikten sonra intihar etti: “12 yıl önce...

Açığa alınan yarbay arkadaşlarına mektup gönderdikten sonra intihar etti: “12 yıl önce telefonuma yapılan cevapsız çağrı nedeniyle…”

12 yıl önce gelen cevapsız çağrı nedeniyle başlatılan soruşturmada açığa alınan yarbay Gökhan Ünyeli (42) arkadaşlarına mektup gönderdikten sonra intihar etti: “Tam on iki yıl önce kim olduğu belirsiz bir kişi tarafından telefonuma yapılan cevapsız çağrı nedeniyle yaşadıklarım umarım kimsenin başına gelmez. (…) Subaylarda resen ayırma ve kadrosuzluk; astsubaylarda ise yaş haddinden istisnasız olarak kapı önüne konuluyorsunuz ve emekli olabilmek için 10-19 yıl maaşsız ve sağlık güvencesiz beklemeniz gerekiyor. 8 Eylül 1999 öncesi SGK girişim olmasına rağmen ne emekli olabiliyor ne de zorunlu hizmetten dolayı istifa edebiliyorum.”

Ankara Mamak’taki Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı’nda görevli Yarbay Gökhan Ünyeli’ye (42), Salı günü (26 Mart) mesaiden çıkarken, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında açığa alındığı bildirildi. Ertesi gün bazı amirlerine ve arkadaşlarına iki sayfalık intihar mektubu göndermesinin ardından Ünyeli’nin cansız bedeni Oran ormanında bulundu.

Ünyeli’nin beylik tabancasıyla intihar ettiği anlaşıldı. Arkadaşlarına gönderdiği mektubun tamamı şöyle:

“Sizlerin arasından bu şekilde ayrıldığım için üzgünüm. 1995 yılından itibaren şerefle formasını giydiğim Türk Silahlı Kuvvetlerinde sizlerle birlikte görev yapmaktan her zaman kıvanç duydum. Her daim yanımda hissettiğim desteğiniz, gösterdiğiniz üstün dayanışma duygusu ve kardeşten öte ilişkiler için yolumun kesiştiği tüm mesai ve kahraman silah arkadaşlarıma en içten dileklerimle teşekkür ederim. Bu kararımın anlık hislerle alınmadığını ve etraflıca düşünülmüş olduğunu bilmenizi isterim. Bu nedenle, tercihime saygı duymanızı ve üzülmemenizi temenni ederim.

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kutsal benliğine ve mümtaz personeline yıllardır yapılan alçak saldırıların hepimiz farkındayız. 1990’lı yıllarda Türk halkının gururla askerini bağrına bastığı o güzel günlerden, içinde bulunduğumuz şu karanlık günlere, yani askeri ötekileştirmeye ve cezalandırmaya nasıl gelindiği hususunu anlamak gerçekten imkânsız. Henüz on dört yaşında terör örgütlerinin ve aşırı dinci grupların eylem listesinde olmayı öğrenmiştik ancak bütün halk tarafından topyekûn dışlanmayı tahmin edemezdik. TSK’ya duyulan bu nefretin ve aşağılık duygunun halk tabanına yayılmasını ise hiçbir zaman anlamlandıramadım.

“Beslenen bu menfur duygular cisimleşerek öncelikle askerin itibarıyla oynandı, ardından özlük haklarına ve yargı kararlarına tezahür etmeye başladı. Artık, subay ve astsubaylık, doğrudan emekli olunamayan meslekler haline geldi. İnanması çok güç ancak subaylarda resen ayırma ve kadrosuzluk; astsubaylarda ise yaş haddinden istisnasız olarak kapı önüne konuluyorsunuz ve emekli olabilmek için 10-19 yıl maaşsız ve sağlık güvencesiz beklemeniz gerekiyor. Sen, mesai mefhumu gözetmeden ülkemizin huzur ve güvenliği için gece gündüz, yaz kış demeden, hayatını hiçe sayarak her türlü tehlikeye karşı mücadele et, ancak emekliliğini hak edemeden TSK ile ilişiğin kesilsin. Kendi özelimde ise, 08 Eylül 1999 öncesi SGK girişim olmasına rağmen ne emekli olabiliyor ne de zorunlu hizmetten dolayı istifa edebiliyorum. Aynı yaşta olduğum kendi devre arkadaşlarımın çoğunluğu emekli olabiliyorken, kanunun tamamen yanlış yorumlanmasından dolayı benim de içinde bulunduğum bir avuç subay ve astsubay daha önce emsali olmayan bir mağduriyet türü yaşıyor. Yargı yolu da kapanan bu mağduriyet başka bir meslek grubunda olsaydı nasıl bir yargı kararının çıkacağını tahmin etmek hiç zor değil.

“Onur ve şeref duygusu bir subayın asla taviz vermeyeceği kutsal değerlerdir. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk vb. davalar ile başlayan ve 15 Temmuz menfur darbe girişimi sonrasında farklı boyuta evrilen süreç sonunda sanırım yargılanmayan veya idari tedbir uygulanmayan asker şahıs kalmayacak. Üzülerek ifade ederim ki son bir yıldır benim de şahsıma yönelik onur kırıcı idari/adli tedbirler uygulanmıştır. Tam on iki yıl önce kim olduğu belirsiz bir kişi tarafından telefonuma yapılan cevapsız çağrı nedeniyle yaşadıklarım umarım kimsenin başına gelmez. Tabii ki tüm toplumun adeta görmezden geldiği doksan yaşında haksızca hapishanelerde ölüme terk edilen onca asker varken kendi durumumu acıklı hale getirmeyeceğim. Ancak tek amacı Türk Milleti’nin tarihine ve ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün güvenine lâyık olamaya çalışan, Anayasa’ya bağlılıktan ödün vermeyen ve askerlik mesleğinin gerektirdiği tüm vazifeleri yerine getiren biri olarak bana karşı yapılan haksızlıklar tahammül sınırımı aşmıştır. Meclis kürsüsünden FETÖ elebaşına methiye düzenlerin Adalet Bakanı olduğu, fotoğraf çektirmek için el pençe divan duranların milletvekili olduğu bir ortamda elbette konuyu ciddiye alma diyebilirsiniz ancak duyduğum öfkeyi bastıramıyor ve kabullenemiyorum.

“Genç subay ve astsubaylara bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Türk askerinin şerefine yönelik saldırıların daha da artacağı ve benzer süreçlere çekilmeye çalışacağınız gerçeğinden hareketle, ileride kuvvetle muhtemel karşılaşacağınız idari ve adli süreçlerden alnınızın akıyla şüpheye yer vermeyecek şekilde çıkmak için her hareketinizi kayıt altına alın. Her türlü para transferinizi, telefon görüşme dökümlerinizi, bulunduğunuz yer ve zaman bilgilerinizi muhafaza ediniz. Özellikle bilinmeyen bir numaradan arandığınızda vakit kaybetmeden Savcılığa başvurarak arayan numara ile iltisakınızın bulunmadığını beyan ederek suç duyurusunda bulununuz. Suç duyurusunda bulunmak ücrete tabi değildir ve avukata ihtiyacınız yoktur. Neredeyse her gün, gelen yazılı emirlerde “…… hilafina hareket edenler hakkında gecikmeksizin…….suçundan adli işlem başlatılacak, ayrıca subay ve astsubaylar 6413 sayılı Kanun’un…… maddesi kapsamında yüksek disiplin kuruluna sevk edilecek, ihmali görülen sıralı amirler için de mevzuat dâhilinde adli/idari işlem tesis edilerek sonuçları gönderilecektir” vb ikazlara tanık olmaktasınız. Unutmayınız ki en ufak bir hatada veya haksızca üzerinize atılan bir suçta kimse yanınızda olmayacaktır. Askeri seven çok avukat olmadığını da bilin.

“Yakın çevremin de bildiği üzere herhangi bir inanç sistemine bağlı değilim ve agnostik ateist yaşam tarzını benimsemekteyim. İnandığım ve bildiğim tek gerçek Türk Milletinin ve Kültürünün yüksek karakteridir. FETÖ ve PKK başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne kasteden tüm terör örgütlerini lanetliyorum. Hemşericiliğin, tarikatçılığın ve hizipçiliğin olmadığı sadece Türk vatandaşı olmanın aidiyet duygusu için yeterli olduğu bir ülke hayal ediyorum.

“Hayatım boyunca hiç sağlık sorunum olmadı, maddi kaygı taşımadım, koyduğum tüm hedeflere ulaştım, gezmediğim ülke tatmadığım tat kalmadı, harikulade bir anne ve eşsiz bir ablam oldu, son bir yıl hariç genellikle hayata hep pozitif baktım. Kendime yaptığım en büyük eleştiri taviz duygusundan mahrum olmamdır. Gri alanım hiç olmadı, bu yüzdendir ki öz babamla yirmi altı yıldır hiç görüşmedim, evlenmeyi ise aklımın ucundan geçirmedim ve aynı nedenle bu kararı veriyorum.

“Hiçbir mesai ve silah arkadaşıma kırgın olmadığımı bilmenizi isterim. Yüksek görev ve sorumluluk bilinciyle fedakârca çalışan kıymetli mesai ve silah arkadaşlarımın, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da alacağı tüm görevleri, büyük bir azim ve kararlılıkla yerine getireceğine dair hiçbir şüphem yoktur. Değerli aile fertlerinizle birlikte huzur ve esenlik dolu bir ömür geçirmeniz temennisiyle hepinizi en içten duygularla selamlıyorum.

“Türk Milletinin kendi evlatları olan Türk Silahlı Kuvvetlerine tekrar sahip çıkması dileğiyle,

“ELVEDA.”

- Advertisment -