Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Sakarya 8. Olağan İl Kongresi’nde konuştu.
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin hiçbir kazanımına sevinemeyen, tam tersine hepsine bir kulp takmak, yoksa da öyleymiş gibi göstermek için uğraşan güruhu görüyorsunuz değil mi? Bunlar artık siyasetin değil, psikiyatrinin konusu olacak bir yere savrulmuştur.
“Bunlar değil miydi; ‘Biz gelirsek bütün muhacirleri geldikleri yere göndereceğiz’ diyen? Biz ne diyorduk? Bu millet ensardır, onlar ise muhacirdir. Biz, muhacirleri hiçbir zaman bu ülkeden kovmayacağız. Onlara hep sahip çıkacağız.
“Hamdolsun, dediğimiz oldu mu? Oldu. Şimdi ne oldu? Yeniden geldiği yere kendileri, üzülerek görüyoruz ki, çuvallarla, valizlerle dönüyorlar.
“Birileri çıkıp ileri geri konuşuyor. Ne diyorlar; ‘Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?’ Bunu diyecek kadar kendi tarihini bilmeyenleri kültür ve medeniyet değerlerimizden yoksun olanları görüyoruz. Kimi bu soruyu cahilliğinden, kimi de ideolojik fanatizmden soruyor.
“Şimdi gördünüz mü, niçin Suriye’de olduğumuzu? Ne oldu şimdi? Suriye’nin başındaki nerede? Ve şu anda Suriye’den gelen kardeşlerimiz şimdi neredeler? Diyorlar ki: ‘Biz tekrar topraklarımıza dönüyoruz.’
“Parti içi iktidar mücadelesinden başlarını kaldırıp iki satır tarih okuyacak bir iki makale karıştıracak vakitleri dahi yok. Türkiye’nin hemen dibinde kritik gelişmeler yaşanıyor. Ama bunlar ne olup bittiğini takip bile etmiyorlar.
“Öyle ki dünya yıkılsa, 3. Cihan Harbi çıksa inanın CHP yönetiminin umurunda olmaz. Mesela şu soruyu kendilerine hiç sormuyorlar: ‘1. Dünya Savaşı bölgemizde sınırları yeniden belirlerken, şartlar başka türlü zuhur etseydi acaba ne olurdu?’ Kuvvetle muhtemel, Halep dediğimiz, İdlib dediğimiz, Hama dediğimiz, Şam dediğimiz, Rakka dediğimiz şehirler tıpkı Antep gibi, tıpkı Hatay gibi, tıpkı Urfa gibi bizim birer vilayetimiz olacaktı. Bu şehirler sınırlarımız dışında kaldı diye herhalde oralarda yaşayan insanlarımızla bağımızı tümden kesecek değildik.
“Suriye’de 2011’de başlayan iç çatışmalar kardeşlik iklimini başka boyuta taşıdı. Kardeşlik hukukumuzun gereğini yerine getirirken içerden ve dışardan gelen nice baskıyı, ithamı, tahriki, provokasyonu göğüslemek mecburiyetinde kaldık. Asla geri adım atmadık. Bunu da şikâyet ederek değil, muhacirlere ensar olma şuuruyla yaptık. Neticede kim haklı çıktı. Allah’a hamdolsun biz haklı çıktık. 61 yıllık Baas rejimi çökerken, Esed, pılını pırtını toplayıp bir gecede kaçmak zorunda kaldı. Suriye’de evi, iş yeri, akrabası olan misafirlerimiz de yavaş yavaş geri dönüş yoluna geçti. İnşallah Suriye’nin diğer kısımlarının terör örgütlerinden temizlenmesi için gerekeni yapacağız. Burada kalmak isteyen kardeşlerimizin başımızın üzerinde yeri var.
“Suriye’deki devrime şaşı bakanlara, Esad dönemini yüceltenlere en güzel cevap Şam’daki yeraltı hapishaneleridir. Esad bu insanlara nasıl zulmetmiş? O cezaevlerinde girerken 60-70 kilo olanlar çıkarken 30 kiloya düşmüşler. Ülkemizdeki Suriyelilerin neden yıllarca vatanlarına dönemediklerinin cevabı da o hapishanelerdir.
“CHP Genel Başkanı, Esed’in kendisinin bile inanmadığı af ilanına prim vererek bunun reklamını yapmıştı. Oraya gidecekti ya, Esed’i ziyaret edecekti ya… Özgür Bey ne oldu, o ziyareti gerçekleştirseydin ya.”