Programın tamamını izlemek için:
“Dünya dönüyor, kimse de mani olamıyor. Birkaç konu var bu hafta öne çıkan.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM konuşması
İlki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler ziyareti ve yapmış olduğu konuşma. Burada en yeni unsur iklim değişikliyle ilgili Paris Anlaşması’nı Meclis’e getireceğimizi söylemesi. Ama burada önemli bir ayrıntı olduğu anlaşılıyor; konuşmada değil ama haberlerde var. Türkiye, Paris Anlaşması konusunda “gelişmiş ülkeler” arasında. Şimdi bu yükümlülükleri azaltmak için, “gelişmekte olan ülkeler” statüsüne düşmek istiyor. Türkiye tabii çok önemli bir devlet, Dünya’nın en önemli devletlerinden biri dedikten sonra “gelişmekte olan ülkeler” statüsüne düşmesi herhalde dikkatten kaçmayacak.
Biden’ın masasında duran sorunlar
Birleşmiş Milletler zirvelerinde temaslar olur tabii çok sık. Erdoğan – Biden görüşmesi olacak mı olmayacak mı henüz belli değil. Biden’ın şu anda iki büyük sıkıntısı var. Birincisi, Fransa’nın hakikaten sinirlenmesi ve öyle görülüyor ki Fransa haklı. Fransa, arkadan hançerlendiğini düşünüyor. Öbürü dikkat çekmeyen bir gelişme, Biden’ın kendi partisinin içinde yaşanan bir sıkıntı. Kendi partisinin içerisindeki ilericiler birtakım altyapı fonları ve diğer bütçe konusunda ısrarcı. Kendi cumhurbaşkanlarını zorluyorlar. Çünkü içinde Cumhuriyetçiler de olacak. Altyapı kararını ve bütçe kararını beraber geçmesini istiyor ilerici grup. Bunların anlaşılan 90 kadar parti içinde oyu var. Dolayısıyla Biden, BM’den sonra Washington’a döndükten sonra herhalde partisinin içindeki bu sıkıntıyı karşılamak isteyecektir.
Fransa’nın ‘haklı’ kızgınlığı
Fransa, Avustralya-İngiltere-Amerika arasındaki yeni nükleer denizaltı anlaşması ile devre dışı kaldı. Fransa çok haklı görünüyor buna kızmakta. Fransa’ya haber verildiği söyleniyor fakat Fransa bunu katiyen reddediyor. Burada dikkat çeken bir husus var; Macron bu konuda bir beyanat vermedi. Bakanları çok sert açıklamalar yaptı ama Macron yapmadı.
Çin’de Evergrade’in iflasa yakın olduğunun açıklanması
Dünya ekonomisini sallayan meselelerden birisi Çin’de Evergrade’in iflasa yakın bir durumda olması. Burada önemli olan nokta; acaba Çin hükümeti bunu kurtaracak mı? Şimdiye kadar hükümet bu tür şirketlere baskı yaptı “kendinize gelin” diye. Çünkü Çin hükümeti zenginler ile fakirler arasındaki uçurumun arttığını görüyor ve bunun kendisi için bir sıkıntı olabileceği görüşünde.
Almanya’da kazanan kim olursa olsun Türkiye bakımından pek bir değişim olmayacak
Bir diğer konu Almanya’daki seçimler. Öyle görülüyor ki Sosyal Demokratlar önde gidiyor. Ama kim kazanırsa kazansın Türkiye bakımından pek fazla bir değişiklik olacağını sanmıyorum. Yani koalisyona girmeyecek olan aşırı sağcılar Türkiye’ye en fazla karşı olan grup ama onların bir söz hakkı olmayacağı anlaşılıyor.
Rusya’daki seçimler
Rusya’da seçimler oldu. Bu seçimlerin baskı altında yapıldığı konusunda çok yaygın bir kanaat var. Yani muhalefetin kampanya yapmasına çok mani olduğu için Putin seçimleri kazanmış görünüyor. Ama Rusya bakımından parlak bir durum görülmüyor. Neden? Çünkü Rus ekonomisi de çok parlak bir durumda değil. Çin’deki Evergrade Batı’ya daha çok etki yapacak, Rusya’ya çok etkisi olacağını zannetmiyorum.
Bütün bunlar şunu gösteriyor: Dünyanın sorunları pek halledilebilir gibi değil. Pandemi konusunda bile ülkeler birleşemedi. Gerçi ABD çok büyük ölçüde aşı verdiğini iddia ediyor diğer ülkelere ama kendisi dahi bu aşılama kampanyasında çok başarılı değil.
Tatsız bir dünya. Teknoloji çok ilerlemiş ama insan beyni aynı derecede ilerlememiş bir dünya…”