Seçime bir hafta bile kalmadı. 3-5 gün öncesine kadar çok sakin bir hava içindeydik. Sert ve kutuplaştırıcı konuşmalardan uzak bir bahar havası yaşıyorduk. Liderlerde de gerilimi tırmandıracak bir yaklaşım öne çıkmıyordu.
Bir yandan da tahtaya vuruyor, “Umarız böyle gider” diyor, ihtiyatı elden bırakmıyorduk. “Böylesine tayin edici bir seçim öncesinde görünen makul ortam, umarız seçim sonuçlanana kadar devam eder” diye düşünüyorduk.
Ancak son birkaç gündür hepimizi endişelendiren bir hava içindeyiz. Erzurum’da yaşananlar, şu soruyu beraberinde getiriyor: Birileri çatışmayı tırmandırmak mı istiyor? Seçimi kaotik bir ortama sokmak mı istiyor? 70 yıllık seçim tarihimizi incelediğimizde, seçimlerin genellikle sakin geçtiğini söyleyebiliriz.
Seçim öncesi gerilimli ortamları da yaşadık. O örneklerde bile seçim makul bir ortamda yapılmıştır. En kötü örnek, 1946 seçimlerinde yaşandı. O zamanki kurallara göre “açık oy gizli tasnif” yöntemi uygulandı ve bu nedenle de sonuçlar şaibeli sayıldı. 1950, 1961, 1973, 1983 gibi kritik seçimler, seçmenin iradesini yansıttığı, yansıtabildiği seçimlerdi.
Özellikle askeri darbe ortamlarında halk kendisine empoze edilen partilere itibar etmedi, kendi bildiğini seçmeyi tercih etti. Bir kötü tecrübe, 27 Mayıs 1960 askeri darbesine giden günlerde yaşandı. 1959 yılında, muhalefet lideri İsmet İnönü, Uşak’ta, Kayseri’de saldırıya uğradı ve ülke gezisini yapması engellendi. Bu halk, bu seçmen, iradesine müdahale edilmesinden hoşlanmıyor.
Böyle davranan partilere açık ve net şekilde ders vermeyi iyi biliyor. Erzurum olayı umarım bir uyarı olur. Yaşadığımız tecrübelerin ışığında şunu söyleyebilirim: Toplum kendiliğinden gerilmez. Siyasetçiler öfkeyi artırıcı, kavgayı kızıştırıcı bir tutum göstermezse, halk sakin kalır. Halkın büyük kısmı kavgayı, çatışmayı sevenlere genelde o kadar da iyi gözle bakmaz. İnsan kendine soruyor:
İki gün öncesine kadar her şey sakin giderken ne oldu da birden akıldışılık öne çıktı? Umuyor ve bekliyorum ki kargaşalıktan medet umanlar toplumun tepkisini görür, toplumun çatışmaya rağbet etmediğini anlar ve normale dönerler. Kim haklı, kim haksız, kim ortalığı bulandırmak istiyor?
Seçmenin önemli kısmı genelde bunu görür ve notunu verir. Kitleler iyi bir öğretmendir. Bazı istisnai ve olağanüstü durumlar olmakla birlikte kitlelerin çoğu zaman bir adaleti ve vicdanı vardır. Bu nedenle de aşırı zorlamalar seçmenin kararını kolay kolay değiştirmez.