Eski Borsa İstanbul Genel Müdürü ve Gelecek Partisi Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Tuncay Dinç: “Son günlerde ortaya dökülen ifşalar ciddi bir şekilde araştırılmalı ve suçlu bulunanlar yargılanmalıdır. 90’larda Susurluk’ta bir mafya lideri, bir komiser, bir vekil aynı araçtan çıkınca toplum buna ciddi şekilde tepki göstermişti. Bugün bir olay var ve içinde yine bir vekil, bir rektör, bir kurul başkanı var.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı Habertürk canlı yayınında 2021’in Ekim ayında Meclis’e gelen tezkereye, metindeki “yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması” ibaresi nedeniyle ‘hayır’ oyu verdiklerini söyledi. Fakat aynı ibare CHP’nin ‘evet’ dediği 2018, 2019 ve 2020 tezkerelerinde de vardı.
Sedat Peker'in tweetleriyle birlikte iş insanı Mine Tozlu Sineren Türkiye gündemine oturdu. Sineren’in adı daha önce de Adana’da satın aldığı otobüs şirketleriyle ilgili sahte senet çetesi tarafından dolandırılıp, imzası taklit edilerek mal varlığına haciz konulmasıyla gündeme gelmişti. Ardından kendi iddiasıyla rüşvet vermek istemediği için SPK tarafından suçlandı, rüşvet çarkının bir parçası olmakla suçlanan Hürriyet gazetesi muhabiri tarafından haber yapıldı, şirketi borsada işlem yasağı aldı. 2020 yılında başka bir adla açtığı Twitter hesabında yaşadıklarını yazmaya başlayan Sineren, katıldığı televizyon programında Peker’in anlattıklarını doğruladı.
2004’te hazırlanan TCK ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun mimarlarından Prof. Adem Sözüer, şarkıcı Gülşen’in tutuklanmasının ardından yeniden gündeme gelen ‘halkı kin ve nefrete tahrik’ suçunu ve keyfi tutuklamaları Serbestiyet’e değerlendirdi: “Burada benim tünel bakışlı dava dediğim bir uygulama söz konusu. Kişi hedef seçilerek tünelin sonuna konmuş; tüneldeki her makam kanunları bir tarafa bırakarak, önceden suçlu ilan edilmiş o hedefi göz altına alacak, tutuklayacak ve mahkûm edecek… Amaç gerçeği bulmak, adil bir yargılama yapmak değil. Amaç, siyasi karşıtları tasfiye etmek veya muhalif sesleri susturmak gibi hukuk dışı amaçlar.”
Serbestiyet, 19 Ağustos’ta Hablemitoğlu soruşturması kapsamında tutuklanan Enver Altaylı’nın savcılık ifadesine ulaştı. Altaylı: “Soruşturmanın faillerin tespit edilmesi amacıyla yürütüldüğünü düşünmüyorum. Adımın bu cinayet soruşturmasına karıştığına ilk kez haberdar olduğum sırada yurtdışında idim. Derhal Türkiye'ye dönüp ifade verdim. Bir cinayete bulaşmış bir kimse kendi hür iradesiyle yurtdışından gelip ifade verir mi? (…) Almanya aleyhinde ifade vermem, Almanların Türkiye'de Gezi benzeri hazırlıklar içinde olduğunu söylemem teklif edilmiş; kabul etmediğim takdirde hücrede çürütüleceğim bana açıkça beyan edilmiştir.”