YSK’nın 6 Temmuz’da atamaları tamamlanması gereken il ve ilçe seçim kurulları başkanlarını belirlemek için harekete geçmesi üzerine, seçim kurullarında görev almak istemeyen bazı hakimlerin YSK’ya sağlık raporları sunması iktidara yakın medyada eleştirel haberlere konu oldu. Gelecek Partisi’nden Ayhan Sefer Üstün: “2019’da yerel seçim sürecinde sandık başkanları, seçim kurulu üyeleri sıkıntı yaşadı. Evlere baskınlar yapıldı. İnsanlara bir suç örgütü üyesi gibi muamele edildi.” Saadet Partisi’nden Bülent Kaya: YSK’nın bu konuda verdiği bir karar var ve sunulan sağlık raporları YSK tarafından kabul edilmeyecek. YSK ‘bir hâkim ya da savcı sağlık sebeplerini gösterip kuraya dahil olmak istemiyorsa bu kişinin hakimlik, savcılık yapıp yapamadığına bakılmalı’ diyor. ‘Eğer bu görevleri yapıyorsa seçim kurullarında da görev yapabilir’ diyor.”
Ankara Kızılay’da Somalililer tarafından işletilen ve daha önce polis baskısı nedeniyle tabelasını defalarca değiştiren Saab Cafe’nin yeniden kendi adıyla yaptırdığı tabelasının açılış törenine polisler yine müdahale etti. Açılışa katılan DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu polislerin uygulamasına itiraz edince karşısında Çankaya Emniyeti’nde görevli bir emniyet amirini buldu. Yeneroğlu’na parmak sallayan, “lan haddini bil” diyen emniyet amiri; kafenin renkli tabelasında yer alan sarı, kırmızı, yeşil renklerde de terör örgütünün renklerini gördü. Tabelada mekan adının bulunduğu kısmın dışında kalan yerlerin beyaza boyanması şartıyla kalabileceğini söyledi. Yeneroğlu, olayı Serbestiyet’e değerlendirdi: “Bütün dünyanın önünde çok büyük bir ayıpla karşı karşıya kalıyoruz.” Yeneroğlu gece saatlerinde kafe adının yazdığı kısmın da beyaza boyandığını gösteren fotoğrafı, "Yine zorbalık kazandı" diyerek paylaştı.
Yaklaşan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde tek kişilik dev kadro performansı sergileyen siyasetçi sayısı her geçen gün artıyor. Onların partileri değil, kendileri önde. Tek kişilik bir orta oyunu, yaygın kullanımıyla “stand-up” onlarınki. Birleşip iktidara daha büyük bir meydan okuma sergileyebilecekleri de söyleniyor ama gelin tek kişilik performanslarına biraz yakından bakalım.
Akdeniz Üniversitesi’nin üç öğrencisi kaldıkları KYK yurtlarında bir ay içinde intihar etti. Muhammet Kaya ile aynı yurtta kalan ismini açıklamak istemeyen bir öğrenci intiharları, yurdu ve o sabaha karşı yaşadıkları şoku Serbestiyet’e anlattı: “Olay arkadaşın kaldığı odada yaşanmıyor, her katın kendine ait çalışma odası var oradan atlıyor. Her türlü ihtimali düşündüm ancak mantıklı bir yol bulamadım. Oradan sizi kimse atamaz. Bunun bir intihar olduğuna inanıyorum. Yurtta bir baskı ile karşılaşmadım, ne bana yapıldı ne de bir başkasına yapıldı. Bu üç arkadaşımın ölümünde ortak olarak gördüğüm tek şey, bunların aynı yurtta ve aynı ay içerisinde olması. Ülkemiz gençlerinde ne yazık ki alışılmış bir durum haline geldi intihar.” İntiharları araştırtan DEVA Partisi Antalya Gençlik Çalışmaları Başkanı avukat Erdem Ateş: “Birçok öğrenci ile görüştük. Cemaat ve tarikat yapılanmasından söz ediyorlar.”
İçişleri Bakanlığı, rütbelerini sökme talebiyle Hanefi Avcı’ya açtığı soruşturmada beş yıl hapis yatmasına neden olan Haliçte Yaşayan Simonlar kitabında anlattığı hatıralarını suçlama olarak yöneltti. Bakanlığın, ’1975-1976 yıllarında 8-9 ay gibi bir öğretim döneminde Ankara ilinde FETÖ’nün etkisi altında olan ışık evlerinde kaldığınız’’, ‘’90’lı yılların sonunda Üsküdar’da bir dershanede FETÖ/PDY silahlı terör örgütü lideri ile görüşmenizin olduğu‘’, ‘’Bir dönem çocuklarınızın FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne müzahir okullarda eğitim aldığı” anlaşılmaktadır” suçlamasına Avcı, 19 sayfalık ifadeyle cevap verdi: “2010 yılında hükümetin cemaatle yan yana olduğu bir zamanda Haliç’te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat” isimli kitap yazarak tüm toplumu uyarmaya çalıştım. Bunun karşılığı olarak FETÖ nün organizesi ile tutuklandım. Böyle bir geçmişe sahip biri olarak şimdi bana 2010’da yazdığım kitapta yer alan bazı konuları, sanki dün olmuş gibi sorularak ceza gerekçesi oluşturmak makul değildir. Soruşturmanın esas gerekçesi ‘Yakalanan her uyuşturucu satıcısının devleti yönetenlerle fotoğrafı çıkıyor’ açıklamam.”