CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 8 Ekim’de İstanbul’da bir grup Suriyeli insan hakları aktivisti ile bir araya gelerek Suriyeliler meselesinde sorunları ve çözüm önerilerini görüştü.
Toplantıya katılanlardan, 2013 yılında Türkiye’ye göç eden Suriyeli öğretmen Taha Elgazi ile görüşmenin ayrıntılarını ve gözlemlerini konuştuk.
Röportajın tamamını Serbest TV’de izlemek için:
Serbestiyet okuyucuları sizi tanıyor fakat siz ilk olarak bize kendinizden kısaca bahseder misiniz?
2013 yılında Türkiye’ye sığındım. Suriye’deyken yüksek lisans mezunu bir öğretmendim. Türkiye’ye sığınınca İstanbul’a yerleştim. Bugüne kadar Küçükçekmece Milli Eğitim Müdürlüğü’nde gönüllü eğitici olarak görev yaptım, yapıyorum. Aynı zamanda 2018 Ocak’ında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldum.
Bugün sizinle Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığınız görüşmenin ayrıntılarını konuşmak için bir araya geldik. Bu görüşme nasıl gerçekleşti, talep kimden geldi, nasıl organize edildi?
Sığınmacı toplum olarak bizlerin yıllardır bu yönde, siyasetçiler ile görüşmekle ilgili bir talebimiz vardı. Mülteciler, sığınmacılar her şeyden önce insandırlar. Yıllardır maalesef Türkiye’de sığınmacı meselesi siyasi bir açıdan ele alınıyor. Bu da bizim için maalesef olumsuz bir durum. Biz sadece CHP ile değil, tüm partiler ile bu konuda aynı talebimizi ilettik. Biz her partiye aynı noktadayız.
2019’da KASAM’da bir toplantı yapmıştık. Bu toplantıya STK temsilcileri ve akademisyenler katılmıştı. Bu toplantının sonucunda 10 Eylül’de Bekir Berat Özipek ve Yıldız Önen’in önerileriyle ortak bir sonuca vardık. Tüm partiler ile görüşmemiz gerektiğine, durumumuzu onlara anlatmamız gerektiğine karar verdik. Pandemi süreci sebebiyle bu durum maalesef gerçekleşmedi.
Son 3 ay içerisinde, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi ile birlikte çalışarak bir rapor hazırladık Türkiye’deki sığınmacı toplumunun durumu ile birlikte. Bu görüşme, bu rapor sayesinde oldu diyebiliriz. Çünkü bu raporla birlikte farklı şeyler ortaya konuldu, gerçekler ortaya konuldu. Medyaya yansıyan yanlış algılara karşı bir işlevi oldu CHP açısından.
Peki dünkü görüşmeye kimler katıldı?
Toplantıya 14 Suriyeli katıldık. Bunlar insan hakları aktivistleri, gazeteci, televizyoncu kişilerdi. Bu toplantıya olabildiğince farklı kimliklerden Suriyelileri davet etmeye çalıştık; Arap’ı Kürt’ü Türkmen’i Alevisi, herkesi katmak istedik toplantıya.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Suriyelilerle ve Suriyelileri geri gönderme ile ilgili açıklamaları gündem olmuş, toplumun bir kesimi tarafından alkışlanırken bir kesimi tarafından ise eleştirilmişti. Bu açıdan görüşmeniz oldukça önemli. Toplantı ne kadar sürdü, toplantıda neler konuşuldu?
Saat 2’de başladı. 2 saate yakın sürdü. Bizim için çok değerli ve kıymetli bir toplantı oldu. Hem sığınmacı konularını hem de bazı siyasi konuları konuştuk.
Kemal Bey yıllardır bu toplantıyı yapmak istediklerini, çok geç kaldıklarını fakat son dönemde korona gibi bazı engeller olduğunu söyledi.
Mülteci meselesi ile ilgili Kemal hoca (Kılıçdaroğlu), sorunlarının mültecilerle değil insanları bu hale getiren politikalarla olduğunu söyledi.
Kendisine, medyada yer alan “Suriyelileri 2 yıl içinde geri göndereceğiz” açıklamasını sorduk. Kemal hocamızın cevabı şöyle oldu:
“2 yıl da olabilir, 3 yıl da olabilir. Bu sözün tamamı var. Biz Suriye’de bir barış ortamı olursa, artı dönen insanların can ve mal güvenliği olursa artı oraya insanlar döndüğünde ihtiyaçlarını karşılayacak bir altyapı olursa biz geri göndereceğiz. Zorla değil, zurna davulla göndereceğiz”
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın açıklamaları ve uygulamaları da sorulmuştur kendisine…
Kemal Bey bunun şahsi bir fikir olduğunu, CHP olarak 21. yüzyılda ayrımcılık, ırkçılık yapılmasının ayıp bir şey olduğunu düşündüklerini söyledi.
Herkese yakın olduklarını ve bu zihniyete karşı olduklarını belirtti.
Sığınmacı meselesi ile ilgili bunlar konuşuldu. Siyasi konularda ise bir arkadaşımız Kemal Bey’e Esed rejiminden kendilerine bir haber gelip gelmediğini sordu. Kemal hocamız “Bize herhangi bir davet gelmedi. Bunu bir gazeteci yazdı ama bize bir resmi davet gelmedi” dedi.
Başka bir arkadaşımız da Kılıçdaroğlu’nun “Büyükelçilikleri açacağız” ifadesine atıfla Esed rejimi ile bir bağlantıları olup olmadığını sordu.
Kemal Kılıçdaroğlu bu soruya, “Bunlar elbette olabilir ama ne zaman? Suriye krizi ne zaman çözülürse” diye cevap verdi.
Suriye’deki krizin çözümünün sadece Türkiye’yi ilgilendirmediğini, bunun uluslararası bir sorun olduğunu ve tüm ülkelerin bir araya gelerek bu sorunu çözmesi gerektiğini söyledi.
Bir arkadaşımız İdlib meselesini sordu. Kemal Bey, şu anda zaten Rusya desteği ile rejim güçlerinin İdlib’teki bazı bölgelere operasyonlara hazırlandığını söyledi. Bu operasyonun ardından Türkiye’ye 1 buçuk milyonluk bir sığınmacı akını olabileceğini söyledi. Kemal Bey “İdlib meselesi sizce nasıl çözülür?” diye soran bir arkadaşımıza ise bunun uluslararası bir mesele olduğunu ve bu sorunun çözümünü bilmediklerini söyledi.
Bir arkadaşımız 2 yıl içerisinde sığınmacıları geri gönderirlerse orada nasıl can ve mal güvenliği sağlanacağını sordu. Kılıçdaroğlu dedi ki, “Kuzey Kıbrıs örneği gibi, Birleşmiş Milletler tarafından asker alınıp Suriye’nin çatışma bölgelerine konuşlandırılabilir belirli bir müddet. Oradaki rejim değişene kadar kalabilirler. Ve güvenliği sağlayabilirler.”
Toplantıda insan hakları meselesi konuşuldu ve Kemal Bey, “Bizim yıllardır Türkiye’de mücadelemiz demokratik bir ülke olma mücadelesidir. Suriye’nin geleceği de bizim için o yüzden çok önemli. Gelecekteki Suriye ne kadar demokratik olursa bizim için o kadar iyi olur” dedi.
Ayrıca Kemal Bey, bizlere diğer partiler ile iletişim kurmak için yardımcı olabileceklerini de söyledi.
Bu toplantıdan sonra şu sonuca ulaştık; tek bir toplantı değil bundan sonra çeşitli toplantılar yapılabilir. İl, ilçe bazında CHP temsilcileri ile sığınmacılar bir araya gelebilir. Böylece sığınmacı toplumu daha faydalı bir hale gelebilir.
Bu görüşmeden sonra, görüşme öncesine göre gerek sizin heyetinizde gerek de CHP heyetinde bir bakış açısı farklılığı gözlemlediniz mi?
Şahsi olarak benim fikrim, Kemal hocamızın medyada gözüken şahsı ile gerçek toplantıdaki halinden çok farklı. Biz dün gerçekten bu samimiyeti gördük. Kendisi daha toplantıya başlarken “Bizim bu toplantımızda samimi olarak her şey konuşulacak” dedi.
Toplantıya gitmeden önce katılan arkadaşların bazı endişeleri vardı. Bazıları “Biz bugün Kemal Beyle konuşacağız fakat kendisi yıllardır bize saldırıyor. Acaba bize söz verir mi, acaba bizi dinler mi?” diye sorgulamıştı.
Ama toplantıdan sonra gerçekten herkes çok memnun ayrıldı.