Ana SayfaYazarlar15 Temmuz’a ilişkin bazı temel soru ve sorunlar

15 Temmuz’a ilişkin bazı temel soru ve sorunlar

 

[20 Temmuz 2017] Dünyanın hâlâ anlamadığı (ya da anlamak istemediği) çok şey var, 15 Temmuz darbesi ve püskürtülüşü hakkında. Kendimce, iki denemede bulundum bu konuda. Mayıs sonu veya haziran başıydı; TRT World’dan bir dâvet veya teklif geldi. 15 Temmuz’da kendilerinin kurum ve çalışanları olarak neler yaşadıklarına dair İngilizce bir kitap çıkarmak istediklerini söylediler. Bir ucundan tutup tutmayacağımı sordular. Tutarım dedim. Kendi araştırma merkezlerinin (TRT World Research Centre) derlediği malzemeleri önüme koydular. Kısmen yazdım; kısmen (Araştırma Merkezi’nin başındaki Pınar Kandemir’le birlikte) yeniden yazdık ve redije ettik. Ortaya History and Memory. TRT World in the Face of the July 15 Coup diye bir şey çıktı. Bitmeye yakındı ki, Vatikan Büyükelçiliği’nden de bir dâvet geldi, Roma’ya gidip daha ziyade kordiplomatik mensuplarına gene 15 Temmuz’u anlatmayı içeren. Bunu da yaptım (12 Temmuz’da). History and Memory kitapçığı için kaleme aldığım imzalı Giriş yazısında yer almayan bazı noktalara değindim. Böylece iki ayrı ama birbirini tamamlayan “metin” oluştu.

 

Şimdi bunları harmanlayıp, Serbestiyet için aşağıdaki noktalara cevap arayan bir dizi yazı döşenmeyi umuyorum.

 

(1) Darbe (veya hükümet darbesi) dediğimiz şey, tam nedir aslında? Tarihte önce nerede, hangi dönemde, ne gibi koşullarda (ya da neye karşı) zuhur eder? Devrimle özdeş midir, zıt mıdır, farklı ama akraba mıdır? Niçin askerî müdahale veya ordunun iktidara el koyması gibi kavramlarla değişimli olarak kullanılır?

 

(2) Devrimin görece iyi, darbenin ise görece kötü (veya tamamen kötü) bir şöhret edinmesi nereden kaynaklanır? Hangi ölçütlere dayanır/dayandırılır?

 

(3) Bu tanım veya yaklaşım niçin Batı’yla sınırlı kalır? 20. yüzyıl ortalarına geldiğimizde, Avrupa ve Kuzey Amerika ölçeğinde artık kayıtsız şartsız kötülenen darbe, Batı Ötesi’nde ve Ötekiler (Geride Kalanlar) nezdinde, neden bir ölçüde makul ve mazur sayılmaya devam eder? Sırf Soğuk Savaşla ilgili bir tavır mıdır? Yoksa bu tür konjonktürel faktörler daha kalıcı ve yapısal bir temelin üzerine mi oturur?

 

(4) Söz konusu “Şark için geçerli” (bon pour l’Orient) anlayışı, en güçlü uygulama alanını neden İslâm âleminde buldu, buluyor?

 

(5) Yukarıdaki faktörler, Türkiye’nin (a) Jön Türk ve Kemalist devrimlerine; (b) 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 darbelerine; (c) 27 Nisan 2007 e-muhturasına nasıl yansıdı?

 

(6) Baş aktör, ya da planlayan ve başlatan güç itibariyle, 15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsü öncekilerden nasıl ayrılıyor? Nedir bu FETÖ, Fethullahçılar veya Gülenciler olayı? Halim selim görünen bir cemaat ve “hizmet” hareketi, nasıl oldu da gözünü iktidar hırsı bürümüş bir suç örgütüne dönüştü?

 

(7) Dünya burada neyi, niçin anlayamıyor? Türkiye içinde ise hangi geçmiş “borç” veya güncel hesaplar, FETÖ konusunda tam bir konsensüs oluşmasına engel oluyor?

 

(8) Doğrudan doğruya operasyonel düzeyde, 15 Temmuz Türkiye’nin geçmişte yaşadığı darbelerden ne açıdan farklıydı?  Daha somut olarak, 15 Temmuz darbe girişiminin taktik hedefi neydi?  İktidarı doğrudan ve tamamen Gülenciler adına ele geçirmeyi mi amaçlıyordu? Yoksa daha karmaşık bir plan mı söz konusuydu? “Yurtta Sulh Konseyi”nin bildirisi, neden 27 Mayıs’ın fazla uzun bir taklit ve tekrarı gibiydi? FETÖ, Türkiye’nin ve dünyanın önüne nasıl çıkmayı, ya da belki kimleri öne çıkarıp arkalarına saklanmayı tasarlıyordu?

 

(9) Darbe sırf bu dar açıdan ne gibi zaaflarla malûldü? Taktik ve operasyonel düzeyde, nesi veya neleri eksikti? Gülen ve Gülenciler neleri (iyi ki) yanlış yapmışlardı? Halkın gösterdiği (ve hiç beklemedikleri) direniş bir yana; salt “darbe tekniği” çerçevesinde kendi başarısızlıklarını nasıl hazırladılar?

 

(10) 15 Temmuz darbesinin zaafları ile “sahte, göstermelik, tiyatro, kayıkçı dövüşü” veya “kontrollü” olması aynı şey mi? Söz konusu “sahte” veya “kontrollü darbe” iddiasının sakatlığı nerede düğümleniyor? Hangi halkanın eksikliği, bu varsayımı matıksız ve absürd kılıyor?

 

(11) Sivil, silâhsız halkın gösterdiği kitlesel direnişin çeşitli arkaplanları nelerdi? Sırf bir siyasal irade meselesi miydi? Ya da, siyasal iradenin hangi ekonomik, teknolojik, tarihsel, kültürel ve zihinsel olanaklarla bir araya gelmesi sonucu oluştu?

 

(12) Buna ve sonrasında, 15 Temmuz’dan bu yana alınan bütün önlemlere; orduda, yargıda ve bürokraside yapılan bütün temizlik ve tasfiyelere rağmen, darbe tehlikesi gene de mevcut mudur? Mevcutsa, niçin? Buna karşı ne yapmak, ne gibi politikalar izlemek doğru (veya daha doğru) olur?

 

 

- Advertisment -