Siyasi kültürümüzde propagandanın çoğu kez yalanla neredeyse bir ve aynı anlamda kullanıldığının farkında mısınız?
Ben, yıllar önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaşanan bir tartışma sayesinde ve bir aydınlanma ânında fark etmiştim bu tuhaflığı…
Sözünü ettiğim tartışma, İngiliz tarihçi Arnold Toynbee’nin 1915’teki Ermeni katliamını ele alan ünlü Mavi Kitap’ı (y. 1916) ile ilgili olarak Aralık 2006'da yaşanmıştı. TBMM’deki tartışmayı başlatan gelişme, ondan birkaç gün önce İngiltere Parlamentosu’nda dile getirilen bir “itiraf”tı. Bu itirafa göre, Mavi Kitap, Birinci Dünya Savaşı’nda (1914-18) düşman cephede yer alan Osmanlı İmparatorluğu'na karşı “propaganda malzemesi” olarak kullanılmak üzere İngiliz hükümeti tarafından Arnold Toynbee'ye ısmarlanmıştı.
Doğruydu bu. Nitekim Toynbee de ölümünden (1975) sonra yayımlanan hatıralarında (2005), kitabının propaganda malzemesi olarak kullanılacağını bildiğini, fakat kendisi için önemli olanın içindekilerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı olduğunu söylemişti.
Hiç unutmuyorum, dönemin Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili, eski büyükelçi Şükrü Elekdağ, bu tartışmayı izledikten hemen sonra soluğu TBMM'de almış ve bu ifadeyi (özellikle de içindeki “propaganda” ve “ısmarlama” sözcüklerini vurgulayarak), Mavi Kitap'ın baştan sona “yalan”dan ibaret olduğunun kanıtı olarak sunmuştu.
Mavi Kitap'ın 1915'in gerçeğini anlatmadığını; abartmalı, yalan vb. bir kitap olduğunu öne sürenler hep olmuştu, fakat Elekdağ’ın tavrında bambaşka bir şey vardı: Burada, kitabın “yalan” olduğu, sadece onun propaganda amacıyla yazıldığı “itiraf”ına dayanılarak öne sürülüyordu. Yani bir kitabın propaganda amacıyla yazılmış olmasının, içindeki bilgileri otomatik olarak “uydurma” derekesine indirgeyeceğini imâ eden bir bakışla karşı karşıyaydık.
“Gerçek” temelli propagandaya kafası basmayanlar…
Bu ilginç örneğin de gösterdiği gibi, zihnimiz “gerçek”le “propaganda”yı yanyana getirmekte zorlanıyor. Propaganda deyince, malzemesi gerçek olan bir faaliyet alanından çok, malzemesi “gerçeğin abartılmış hali” ve hatta düpedüz “yalan” olan bir faaliyet alanı geliyor aklımıza. Propagandanın hakikat temelli (de) olabileceğini algılamakta zorluk çekiyoruz.
“Yalan söylüyor inanma”yla, “propaganda yapıyor, inanma”nın ikame cümleler olması: İnanılır gibi değil ama böyle kullanıyoruz ve yadırgamıyoruz.
Nereden geldiğini, nasıl yerleştiğini bilemeyeceğim bu algının, ülkemizde hayli yaygın olan ve teyit.org’un varlık nedenini oluşturan yalan temelli propaganda için zihinlerde peşin bir meşruiyet temeli yarattığını düşünüyorum. Propagandanın yalanla neredeyse bir ve aynı anlamda kullanıldığı bir siyasi ve toplumsal kültürde, propagandasının bir bölümünü yalan üzerine kuran birilerinin, en azından onları destekleyenlerin nezdinde ahlakî bir sorgulamaya tâbi tutulması beklenebilir mi? Beklenemez; yalan, böyle bir toplumda propagandanın neredeyse meşru bir parçası çünkü.
Yalansız bir propaganda faaliyetine aklı basmayan biri, belli bir konuda kamuoyu yaratmak için propaganda ihtiyacı hâsıl olduğunda gerçek olmayan malzemelere başvurulmasını da tabiatıyla onaylayacaktır.
Sahte, uyduruk haberlere neden inandığımızı ele aldığım aynı başlığı taşıyan yazımdaki (Serbestiyet, 31 Aralık 2018) gerekçelere bunu da ilave etmiş olayım.
Türkiye: Teyit.org’un cenneti ve cehennemi
Zikrettiğim o yazıda, kamusal alanda yüzmekte olan şüpheli bilgileri inceleyip doğru mu yanlış mı olduğunu duyuran bir internet sitesinden (teyit.org) söz etmiştim size. Yani, uğraş alanıyla ilgili malzeme bulma konusunda hiçbir sıkıntıları olmayan, fakat o malzemeleri olgusal hakikatin tartısına vurduklarında, inanç konforları bozulan birilerinin lanetini üzerlerine çeken bir grup insan… Türkiye, onlar için aynı anda hem cennet hem cehennem.
Tahmin edebileceğiniz gibi, teyit.org’u en fazla meşgul eden haber-propaganda alanı Suriyeli mülteciler.
Site, 31 Ocak’ta bugüne kadar bu alanda inceleme yaptıkları vakalarla ilgili olarak toplu bir sunum yaptı. Buna göre, Suriyeli mültecilerle ilgili olarak siteye toplam 271 ihbarda bulunulmuş. Site bu şüpheli bilgilerden 24’ünü incelemiş ve 22’sinin yanlış, sadece 2’sinin doğru olduğu sonucuna ulaşmış.
Ben burada size, yanlış olduğu ispatlanan 22 şüpheli bilgi-haber-videonun başlık dökümlerini sunacak, aralarından birkaçıyla ilgili kısa bilgiler vereceğim. Bir bölümüne mutlaka sizin de rastladığınıza emin olduğum 22 incelemenin ayrıntılı dökümüne ulaşmak için şu linki tıklayabilirsiniz: https://teyit.org/turkiyede-yasayan-suriyelilerle-ilgili-internette-yayilan-22-yanlis-bilgi/
İşte teyit.org’un incelediği 24 vakadan yanlış çıkan 22’sinin dökümü…
1. Suriyeli bir sığınmacının doktor dövdüğü iddiası: Sosyal medyada paylaşılan bir videoda, Suriyeli bir sığınmacının hastanede kadın doktorları dövdüğü iddia edildi.
Ancak iddia doğru değil. Video, Rusya’nın Veliky Novgorod şehrinde 23 Şubat 2017 tarihinde yaşanan bir olaya ait. (Bu video 1,3 milyon kez görüntülendi, 38 bin kez paylaşıldı, üzerine 5 bin 700 yorum yazıldı.)
2. Suriyelilere alışverişlerde yüzde 50 indirim sağlayan Ak Kart verildi iddiası: Bu başlık altında yer alan, iddiayı ilk paylaşan hesabın yazdıkları çok ilginç geldi bana. teyit.org’un ayrıntılı incelemesini okurken bunu sakın kaçırmayın.
3. Suriyeliler ile ilgili paylaşım yapanlara üç yıla kadar hapis cezası verileceği iddiası.
4. Konya Büyükşehir Belediyesi Suriyelilere maaş bağladı iddiası.
5. 131 bin 746 Suriyeli’nin üniversiteye yerleştirildiği iddiası.
6. Suriyelilerin tüp bebek tedavisinden ücretsiz yararlandığı iddiası.
7. Suriyeliler, Türkiye halkının dinden kopuk yaşadığını söyleyerek yürüyüş düzenledi iddiası: Sosyal medyada paylaşılan bir görsel ile Suriyeli bir grubun “Türkiye Cumhuriyeti halkının dinden kopuk yaşadığını ve açık saçık giyinerek Suriyelileri tahrik ettiğini” söyleyerek Gaziantep Valiliği’ne yürüdüğü iddia edildi.
Ancak iddia gerçeği yansıtmıyor. Gaziantep’te böyle bir eylem gerçekleşmedi. Paylaşımda kullanılan fotoğraf ise 2012’den Yemen’den.
8. Suriyeliler istedikleri üniversiteye hiçbir koşul olmadan girebiliyor iddiası.
9. Bursa’da yaşayan Suriyelilerin bir atı kafasına vurarak öldürdüğü iddiası: Sosyal medyada paylaşılan bir video ile Bursa’da yaşayan Suriyelilerin bir atı kafasına vurarak öldürdüğü iddia edildi.
Videoda atın kafasına vuran kişinin Bursa’da yaşayan bir Suriyeli olduğu iddiası doğru değil. Video Şubat 2014’te internette dolaşıma girmiş, bunun üzerine Suudi Arabistan merkezli Al-Arabiya kanalında yayınlanan bir haberde videonun Suudi Arabistan’dan olduğu belirtilmişti.
10. Suriyeliler maaşlarını almak için PTT önünde kuyruğa giriyor iddiası.
11. İki Suriyelinin Bursa’da bir kadını kaçırıp tecavüz ettiği iddiası: Sosyal medyada yer alan paylaşımlarda, Bursa’da 7 Eylül gecesi iki Suriyelinin, iş çıkışı evine giden Serpil Yıldırım isimli bir kadını kaçırıp, tecavüz ettikten sonra öldürdüğü iddia edildi. Ancak bu iddia doğru değil. İddiada kullanılan fotoğraf 2013 yılında gerçekleşen başka bir olaya ait.
12. Gaziantep’te Suriyeliler vatandaşlık için kuyruğa girdi iddiası.
13. Suriye’de organ mafyasının çocukları kaçırdığını gösteren video iddiası.
14. Fotoğrafın Suriyelilerin Türkiye’ye gelen Afganları protesto ettiğini gösterdiği iddiası: Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğrafla Hatay’da yaşayan Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye gelen Afganları protesto ettiği iddia edildi. Ancak fotoğraftaki Suriyelilerin Türkiye’ye gelen Afganları protesto ettiği ve pankartlarda Afganlara yönelik yazılar yazdığı iddiası doğru değil. Fotoğraf, 2015 yılında Gaziantep’te Rusya’nın Suriye’ye müdahalesini protesto eden Suriyelilere ait olduğu belirtilerek paylaşılmıştı. Fotoğraftaki pankartlar ise montajlanmış.
15. Suriyeli mültecilere içinde 930 TL bulunan yardım kartı verildiği iddiası.
16. Faturanın Konya’da yaşayan Suriyelinin sudan bedava yararlandığını gösterdiği iddiası.
17. Adıyaman’da Atatürk heykeline saldırdığı belirtilen kişinin Suriyeli olduğu iddiası: Sosyal medyada paylaşılan bir videoda görünen kişinin, Adıyaman’daki Atatürk heykeline saldıran Suriyeli bir mülteciyi gösterdiği iddia edildi. (…) Adıyaman’daki Atatürk heykeline “saldırdığı” belirtilen kişinin Suriyeli bir mülteci olduğu iddiası doğru değil. Sümer Meydanı’ndaki Atatürk heykeline çıkan kişi Ahmet B. isimli bir Türk vatandaşı.
18. Rachid Yusuf isimli Suriyeli mültecinin Türkiye hakkında söylediği sözlere ilişkin iddialar.
19. Türkiye’de son 6 ayda 225 bin Suriyelinin doğum yaptığı iddiası.
20. Ahmed-i Şerif isimli kişinin Türkler ve Suriyeliler hakkında söylediği iddia edilen sözler.
21. Suriye kökenli Muhammed Erdoğan’ın Bursa’dan milletvekili seçildiği iddiası.
22. Videonun Sapanca’da bacakları kesilen köpeğin Suriyeli çocuklar tarafından işkenceye uğradığını gösterdiği iddiası: Sosyal medyada paylaşılan videonun Sapanca’da bacakları kesildikten sonra ölüme terk edilen köpeği gösterdiği iddia edildi. Ayrıca iddialarda videodaki çocukların da Suriyeli olduğu belirtildi.
Videonun Sapanca’da bacakları kesilen köpeğin Suriyeli çocuklar tarafından işkenceye uğradığını gösterdiği iddiası doğru değil. Söz konusu videonun en erken 9 Ağustos 2016 tarihinde bir Facebook sayfasında paylaşıldığı görülüyor.
Haziran 2018’de Ürdün merkezli bir sivil toplum kuruluşu tarafından yapılan paylaşıma göre ise görüntüler Ortadoğu’daki bir ülkeden. Bu kurum, söz konusu videonun Türkiye’de yavru bir köpeğin öldürülmesine ilişkin gerçekleşen olayla herhangi bir ilgisinin bulunmadığını belirtti.