Dün taksiye bindim. Uzun zaman sonra bu deneyimi yaşadığımdan içim kıpır kıpırdı. Ama şoförün radyoyu açmasıyla kan beynime sıçradı. “Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e…” diyordu şarkıda.
Böyle bir hakaret nasıl böyle pervasızca yapılabilirdi? Şoför o sırada pencereyi açıp yola tükürdü.
“Bravo,” dedim, “tepkinizi ortaya koydunuz.”
“Yok,” dedi, “genel tükürdüm.”
“Kaptan bu nasıl şarkı sözleri böyle?” diye sordum.
“Şarkı sözlerini biz yazmıyoruz,” dedi sakince, “biz sadece radyoyu açıyoruz.”
Görünen o ki bütün gün direksiyon sallayan esnaf kardeşimiz olayın ciddiyetini anlamamıştı. “İsim neydi?” diye sordum.
“Vedat,” dedi.
“Öbür tarafta ‘Ey Vedat, Sezen Aksu Adem ve Havva’ya hakaret ederken neredeydin?’ diye sorduklarında ne diyeceksin?” diye sordum.
“Araç kullanıyordum derim,” dedi.
Taksici maalesef düşük kavrayış kabiliyeti ve iş yoğunluğu sebebiyle riskin farkında bile değildi. Bense kalp krizi geçirmek üzereydim.
Bunca yıl domuz eti yememişimken, cennete bir adım kala minik bir serçe yüzünden tüm emeklerim boşa mı gidecekti? Elim kolum bağlı duracak mıydım?
Hemen Twitter’ı açıp #AdemİleHavvaYalnızDeğildir trendi başlatmayı düşündüm. Sonra bunun saçma olduğunu fark ettim. Çünkü onlar ilk insanlardı ve elbette yalnızlardı.
Başım dönmeye başlamıştı. “Ben iyi değilim,” dedim taksiciye. Bayılmışım.
Uyandığımda taksimetre 300 küsur lira gösteriyordu.
“Bu ne lan?” diye bağırdım istemsizce.
“Abi senden ses çıkmayınca devam ettim ben,” dedi taksici.
“Yahu bayılmışım. Hiç mi dönüp bakmadın arka koltuğa?”
“Çok güzel uyuyordun abi, uyandırmak istemedim. Biraz turladım. Taksimetre de yükseldi tabi o esnada.”
“Kardeşim uyandırılacak durum var, uyandırılmayacak durum var. Bu, mesela, uyandırman gereken bir durum. Ha mesela ben çok yorgunumdur, kanepede sızmışımdır, taksimetre de açık değildir, uyandırmazsın. Yanlış mıyım?”
“Haklısın abi,” dedi.
Evin önüne geldiğimizde cebimden çıkardığım dört yüz lirayı verirken “Öbür tarafta yanacaksın,” dedim öfkeyle.
“Yere tükürdüğüm için mi?” diye sordu.
“Hayır,” dedim.
“Seni kazıkladığım için mi?” diye sordu.
“Hayır,” dedim.
“Kız kardeşlerimin mirasına çöktüğüm için mi?”
“Kız kardeşlerinin mirasına mı çöktün?”
“Evet.”
“Neyse ne,” dedim. “Bütün bunlar büyütülecek şeyler değil. Ama Adem ile Havva’ya cahil denmesine ses çıkarmadığın için cayır cayır yanabilirsin. Hazır ol.”
Sessizce çekip gitti.