Tam olarak kesinleştirilemese de 2009 yılının ortalarıyla sonu arasında bir tarihte başladığı düşünülen ve Demokratik Açılım süreciyle eşzamanlı olarak Temmuz 2011’deki Silvan saldırısıyla birlikte sona eren Oslo Süreci tümüyle gizli yürütüldüğü için muhalefet ancak görüşmelerin sızdırılmasından sonra tartışmaya dahil oldu. Dolayısıyla, “Oslo Süreci ve muhalefet” derken muhalefetin, sızdırılan görüşmelere ilişkin tepkisinden söz etmiş oluyoruz.
Oslo görüşmelerinin 13 Eylül 2011’de sızdırılmasından sonra CHP’den karışık tepkiler geldi. Genel Başkan Kılıçdaroğlu, “Terörü bitirecekse gitsinler görüşsünler, fakat burada farklı bir tablo ortaya çıktı” sözleriyle nispeten ılımlı bir tepki ortaya koyarken, http://www.hurriyet.com.tr/chp-bu-krizin-neresinde-duruyor-19894233
CHP milletvekili Süheyl Batum, Başbakan Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. https://www.internethaber.com/chpli-batumdan-suc-duyurusu-387327h.htm
Artık Demokratik Açılım da Oslo Süreci de geride kalmış, yeni bir kanlı süreç başlamıştı. Böyle dönemlerde hep olduğu gibi sorunun şiddet dışında çözümünden bahseden siyasetçi sayısı çok azalmıştı. İşte bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun 2012 Haziran’ında Kürt Sorunu’nun çözümü konusunda inisiyatif almak istediklerini açıklaması herkesi şaşırtmıştı. Kılıçdaroğlu, 6 Haziran 2012’de kurmaylarıyla birlikte Başbakan Erdoğan’ı ziyaret etti ve ona partisinin hazırladığı 10 maddelik bir “Kürt Sorunu’na Çözüm” raporu sundu. Kılıçdaroğlu toplantıda Erdoğan’a Uludere’ye birlikte gitmeyi de teklif etti. https://www.ntv.com.tr/turkiye/kilicdaroglundan-erdogana-uludere-teklifi,Dz4H8lqwDkyvbs–2t_z5Q
CHP’nin Kürt Sorunu’nun çözümü konusunda hükümeti cesaretlendirme çabaları, ana muhalefet partisinin önemli bir eşiği aştığının işareti olarak yorumlanmaya başlamıştı ki, 2012 Eylül’ünde iktidarla muhalefet arasındaki ilişkiler yeniden gerildi: CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, 18 Eylül’de, bir yıl önce bir oturumunun ses kaydının sızdırıldığı Oslo Görüşmeleri’yle ilgili olarak bu defa da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’yle KCK arasında imzalandığı söylenen bir “mutabakat metni”ni açıkladı. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/diger/371068/CHP__Oslo_belgelerini_acikladi.html
Ayrıntılarını bu raporun önceki bölümlerinde verdiğimiz mutabakat metni, Koç’un iddiasına göre görüşmelerdeki üçüncü göz olan İngiltere tarafından taraflar adına imza altına alınmıştı.
MHP, Oslo Görüşmeleri ilk sızdırıldığında gösterdiği tepkiyi mutabakat metninin açıklanmasından sonra daha da sertleştirdi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, 20 Eylül’de düzenlediği basın toplantısında iktidarın yanı sıra mutabakat metnini açıklayan CHP’ye de yüklendi:
"Atatürk'ün yırtıp attığı Kürdistan meselesine bugün, Atatürk'ün kurduğu bir parti, 'Türkiye'nin sorunudur' diyorsa, AKP ve CHP'ye oy veren kardeşlerimin 'Türkiye nereye götürülmek isteniyor?' diye düşünmesi gerekir. (…) Oslo ve Habur süreçleri, milletimizin lanetlediği bir süreçtir. PKK'nın muhatap alınarak, onunla bir masa etrafında Türkiye'nin bütünlüğünün peşkeş çekildiği görüşmeler, utanç vesikası görüşmelerdir." https://www.dunya.com/gundem/mhp-olmasaydi-oslo-gorusmeleri-meclis039te-yapilirdi-haberi-185784
Kılıçdaroğlu, Koç’un açıklamasından iki gün sonra PKK’ya silah bıraktırılacaksa görüşmelere devam edilmesi gerektiğini söyledi.
O sırada görüşmelerin devam edip etmediği bilinmiyordu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç “Belki devam ediyordur” dedi ama, Oslo Görüşmeleri bir yılı aşkın bir süre önce sona ermişti.
Kürt Sorunu’nun çözümü yolunda iktidarın attığı üçüncü ve son adım, Başbakan Erdoğan’ın 28 Aralık 2012’de TRT’nin canlı yayınında yaptığı açıklamayla geldi. Muhatap bu defa Abdullah Öcalan’dı.
Yeni girişimin adı Çözüm Süreci’ydi. Çözüm Süreci’nde CHP nispeten daha yumuşak bir çizgi izlerken MHP pozisyonunu daha da sertleştirecekti.