Ana SayfaYazarlarAK Parti ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mı?

AK Parti ülkeyi nereye sürüklediğinin farkında mı?

 

Seçimlerde oyumuzu kullandık ama başta İstanbul olmak üzere bazı il ve ilçelerde kazanan adaylar, AK Parti’nin enva-yı çeşit itirazları nedeniyle mazbatalarını alamadı.

 

Şimdiye kadar makul izahını duymadığımız garip bir durum var. Seçime itirazlar nedense büyük ölçüde AK Parti’nin kaybettiği yerlerde bu partiden geliyor.

 

İtiraz demokratik bir haktır. Ama AK Parti’nin özellikle İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçim sonucuna zorlama yöntemlerle itirazı, meşruiyet hususunda her kesimde ciddi kuşku uyandırdı.

 

Hem tüm kontrol kendisinde, hem de itiraz ediyor

 

Bunca zamandır memleketi yöneten, girip de almadığı seçim bulunmayan, seçim işleri kadrosunun yeteneğini ve sayısını yere göğe sığdıramayan iktidar partisi, “mağdurum da mağdurum” diye diye en alengirli yollara sapıyor.

 

Seçim kurulu başkanı olan hâkimleri, kurulda yer alan kamu görevlilerini, sandık başkanı olan kamu görevlilerini kim atadı? Elbette idare atadı. Peki, idare kimde?  AK Parti’de. Geçelim.

 

Daha seçim gecesi İstanbul’da oyların seyri değişip İmamoğlu öne geçince Anadolu Ajansı’nın (AA) veri akışını kesmesinin halka makul bir izahı yapılmış bile değil. Tatsız gelişmelerin olacağı o andan itibaren belli olmuştu. Onu da geçelim.

 

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) kendi işini mümkün olduğu kadar şaibesiz yapmaya çalışmasına bile tahammül edilemediği, seçim işlerinden sorumlu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı’nın açıklamalarında görülüyor. Bu kurulun süresini bir dönem daha uzatan da kendisi değil miydi? Şimdi bir nevi güvensizlik ima ediyor.

 

Kaybedince “Sandık darbesi” demek, olmuyor!

 

Aylardır “seçimde usulsüzlükler” olabilir; “aynı adreslere çok sayıda seçmen kaydediliyor” deniyordu. Özellikle muhalefet bunu ifade ediyordu. Peki, kim kulağının üzerine yattı? Elindeki bütün imkânlara rağmen iktidar.

 

Üstelik YSK da “Her şey yolunda, düzgün bir seçim yapacağız” diye hazır olduğunu açıklamıştı.

 

Elindeki olağanüstü sayıdaki kolluk kuvvetini temiz bir seçim geçirebilmemiz için zamanında değerlendirmeyip, seçimi kaybettikten sonra şartları zorlamak üzere onları devreye sokmanın ahlaki ve hukuki hiçbir yönü yoktur.

 

Seçimi kaybettikten sonra “sandıkta darbe yapıldı” veya “olay büyük, işin içinde FETÖ var” veya “organize işler söz konusu” diye seçimi gölgelemeye çalışmanın AK Parti’ye bir getirisi olmayacaktır. Partinin, şimdiye kadar dile getirdiği “meşruiyet” kavramı karşısındaki samimiyetinin sorgulanmaya başladığını görmesi gerekir.

 

Yasayı çiğneyip seçim sonuçlarını değiştirecek olaylar söz konusuysa, olay yerindeki adli personelin devreye girip, tutanak tutup işlem yapması ve ilgili kişileri yargı kurumlarına sevk etmesi gerekir. Fakat biliyoruz ki bu nitelikte organize olaylar yaşanmamıştır ve adli kurumlara bu yönde bir şikâyet ve ihbar gitmemiştir.

 

Sonradan “delil” mi oluşturuluyor?

 

Oy kullanma süresi bitince sandık kurulları mutabakat halinde sayımlarını yapıp, oyları ve listeleri seçim kurullarına ıslak imzayla ve tutanak eşliğinde teslim etmişler. Her şey olup bittikten günler sonra binlerce polisi bir ilçeye yığıp kapı kapı “kayıt dışı kaçak seçmen” aramak neyin nesi? Böyle akıllara seza bir durumla seçimi iptal ettirme girişimi, döner dolaşır, kaldığı kadarıyla AK Parti’nin inandırıcılığını aşındırır. 

 

Aslında olağanüstü itiraza yönelip, şaibeli iddia ve delillerle seçimin iptalini ve yenilenmesini istemek, baştan sona zorlama bir taleptir. YSK belge üzerinden değerlendirme yapar. Seçimle ilgili bütün belgeler de zaten ona ulaşmıştır. Sandık ve seçim kurullarında hazırlanmayan belgelerle bir karar verilemeyeceğine göre, ortada iktidarın YSK’yı alenen zorlamasından öte bir şey olduğunu söylemek zordur.

 

Ülke içinde ve dışında, AK Parti’nin her türlü hukuk dışı yollara başvurarak kaybettiği seçimin sonuçlarını tanımayacağı ve gerekli tedbirleri alıp özellikle İstanbul’u yeniden seçime götüreceği ileri sürülüyordu. Şimdi kendi eliyle bunu doğrulayacak işler yapıyor.

 

Güven endeksi yerlerde…

 

AK Parti, zaten hayli örselenmiş güven endeksinin iyice dip yapmasına yol açacak ne varsa yapacak bir yola girmiş gibi görünüyor.

 

“İstanbul Belediyesi’ni vermemek için her yolu deneyen iktidar, faraza genel seçimleri kaybetse neler yapmaz ki!” söylemi etrafında sosyal medyada dönenlere bakmak bile, AK Parti için yeterince uyarıcı olmalıydı.

 

Nitekim, durumu biraz toparlamak için hazırlandığı düşünülen ve Berat Albayrak’ın açıkladığı ekonomik tedbirler piyasanın havasını zerrece değiştirmedi.

 

AK Parti bu işi yüzüne gözüne bulaştırdı. Farkındalar mı bilmiyorum ama ülkeyi tatsız bir noktaya doğru sürüklüyorlar.

 

Bu gidiş iyi bir gidiş değil.

 

Bu noktada YSK’nın daha fazla gecikmeden Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını vermesi ve seçimin tekrarlanması yolunu kapatması, ülke ve AK Parti için en hayırlı yol olacaktır.

 

 

 

- Advertisment -