Ana SayfaYazarlarAlparslan Türkeş, oğlu Tuğrul'u anlatıyor...

Alparslan Türkeş, oğlu Tuğrul’u anlatıyor…

MHP milletvekili Tuğrul Türkeş; seçim hükümetinde görev almayı kabul ettiği için, gündemin ilk sırasındaki isimlerden birisi haline geldi. Kutuplaşmanın tırmanışını sürdürdüğü koşullarda MHP'den sert tepkiler alan Türkeş'in, yeni hükümette Başbakan Yardımcısı olarak görev alacağı söyleniyor.

 

Beşinci çocuk 

 

Tuğrul Türkeş, MHP'nin kurucu lideri Alparslan Türkeş'in ilk eşinden olan 5.çocuğu. Alparslan Türkeş'le, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, aynı hapishanede 1 yıldan fazla süre birlikte kaldık. Uzun sohbetlerimiz sırasında, kendisinden, oğlu Tuğrul'u da dinlemiş, bu dinlediklerimi kaydetmiştim. (Liderler Hapishanesi, Everest yayınları.)

 

Tuğrul, babası cezaevindeyken, Sait Bilgiç'in kızıyla nişanlanmış; daha sonra, Celal Bayar'ın şahitlik ettiği bir törenle, evlenmişti.

 

Tuğrul'un nişanladığı akşam, Alparslan Türkeş tutukevindeydi, üzgündü. Oğlunun nişanında bulunamamak, onu sarsmıştı. O gece, tutukevindeki odasında, dertleştik: "Oral Bey yumuşama gerekirken baksanıza Ecevit'i de tutukladılar.(O gün eski Başbakanlardan Bülent Ecevit de tutuklanmıştı ve bizim kaldığımız Merkez Komutanlığı'ndaki Ordu Dil ve İstihbarat Okulu Tutukevi'ne getirilmişti.) Ben de çok sıkılıyorum. Bu akşam oğlum nişanlanıyor. Tek oğlumun nişanında bulunamıyorum. İnanın kalbim sıkışıyor."

 

Türkeş'e, "Tuğrul tek oğlunuz mu?" diye sorduğumda, ilk eşinden tek oğlu olduğu yanıtını verdi. İkinci eşinden de, bir oğlu olmuştu: "Nişanlanan oğlum beşinci çocuğum, dört kızdan sonra oldu. Aslında kız olmuş oğlan olmuş benim için fark etmez. Rahmetli eşime hep onu söylerdim. 'Üzülme ben kızlardan memnunum' derdim."

 

Dördüncü kız 

 

MHP'nin kurucu lideri Türkeş, dördüncü kızının nasıl doğduğunu anlatırken, geçmişe yolculuk yapıyordu: "Üç kızdan sonra Ankara'da yüzbaşıyken eşim yeniden hamile kaldı. Eskiden Mevki Hastanesi (Ankara'da) karşıda Harbiye'nin yanındaydı. Eşimi oraya götürdüm. Epeyce sıkıntılar çekiyordu, hamile olduğunu anlayamadılar. Sıkıntıları devam edince Akay'da bir profesör vardı, nisaiye mütehassısı, ona gittik. O zamanın parasıyla 15 lira verdim, çok para. Profesör eşimin hamile olduğunu söyledi. Eşim çok üzüldü. Ben, 'Üzülme Muzaffer ne yapalım' dedim. İstemedi 'Aldıracağım' dedi." (…) "Tabii o zaman çocuk aldırmak çok zor. İstanbul'a gittik, tanıdık bir nisaiyeci eşimi doğuma ikna etti, işte dördüncü kızımız böyle oldu. " 

 

Tuğrul'un göbek adı Deniz

 

"Oğluma hamile kaldığında 1954 yılıydı. İstanbul'daydık. Eşim, Allah rahmet eylesin çok kibar bir insandı… İnanın hiç kötü söz söylediğini hatırlamıyorum. Ancak oğluma hamile olduğunu öğrendiğimizde, doktordan dönerken, koluna girmek istedim, hiç böyle görmemiştim, ilk defa 'kolumu bırak, bu iş başıma hep senin yüzünden geldi' diyerek bana kızgınlığını ifade etti."

 

Tuğrul, dört kızdan sonra gelen ilk erkek evladıydı Alparslan Türkeş'in: "Oğlum ben evde yokken doğdu. Eşim sancılanınca (Kasımpaşa) Deniz Hastanesine kaldırmışlar. Orada doğum yapmış. Ben gittiğimde göbek adını Deniz koymuşlardı. Ben de ailenin isteği üzerine Yıldırım koydum."

 

Böylece, Tuğrul'un üç adı olmuştu, Deniz Yıldırım Tuğrul Türkeş. Dört ablanın tek erkek kardeşiydi. Muzaffer Hanım'ın, son çocuğuydu:

 

"Ablaları bir erkek kardeşleri olunca o kadar sevindiler ki, onu annelerine hiç zahmet vermeden büyüttüler. Oğluma evlenmesini ben söyledim. Yaşı kemale erdi. Gezip tozuyor. Çeşitli kız arkadaşları oldu. Sıkıntılı da okudu. Hacettepe'de öğrenciydi. Onu 'Sana gümüş mermi hazırladık' diye tehdit ediyorlarmış. 'Oğlum vazgeç okuldan' dedim. 'Ya seni kaybedersem, okumak mı önemli, can mı!' diye uyardım. Bu yüzden altı senede bitirebildi okulu. Kız arkadaşları olduğunda, 'Oğlum yapma, kızlar arkadaşlık ederken evlenmeyi düşünürler' diyordum"

 

Devlet dergisi 

 

Kaderin cilvesi; Tuğrul Türkeş, siyasete, "Devlet Dergisi"nde çalışarak başlamıştır. "Ben oğlumu hep hayata hazırlamaya çalıştım. Devlet diye bir dergimiz vardı. Sadi Somuncuoğlu derginin başındaydı. Sadi beye bizim oğlan burada çalışsın, 50 lira haftalık verin, parayı ben ödeyeceğim dedim. Lisedeyken yazları Devlet dergisinde çalışırdı. Bir keresinde İstanbul'da Vehbi Koç'tan rica ettim, onun fabrikasında çalıştı. 'Benim oğlum olduğunu kimse bilmesin' diye de tembih ettim. Annesine 'Çok yoruluyorum' diye dert yanıyormuş."

Baba Alparslan Türkeş, Tuğrul'un nişan gecesinde, o zamanlar genç bir delikanlı olan oğlunu, böyle anlatmıştı. O zaman, Tuğrul 27 yaşındaydı. Aradan 34 yıl geçti. Alparslan Türkeş, artık aramızda değil. Türkeş'in iki eşinden olan oğullarından Ahmet bir dönem AK Parti'den, Tuğrul ise uzunca bir dönemdir MHP'den milletvekiliydi.

 

Mirasyedi mi?

 

Siyasi hayatımızdaki aşırı kutuplaşma; MHP'nin efsanevi, tartışılmaz lideri, "Başbuğ"u olan Alparslan Türkeş'in oğlunu da; kritik bir aşamada, "tepkilerin hedefi" yapıyor… Hükümet içinde yer almayı kabul etmesi, ona "mirasyedi" suçlaması yapılmasını da, beraberinde getiriyor.

 

Tuğrul Türkeş, "devleti hükümetsiz bırakmamak için bu kararı aldığını", ifade ediyor. Bunu, "aşırı kutuplaşmaya karşı tarihi bir duruş" olarak da değerlendirmek mümkün.

 

Öte yandan, MHP'nin seçim sonrası stratejisi, Türkeş'in hükümete girmeyi kabul etmesiyle, ciddi bir darbe aldı. Aynı şekilde bakanlık teklif edilen diğer milletvekili Kenan Tanrıkulu'nun da kendisini istifa etmek zorunda hissetmesi, MHP'yi zor durumda bıraktı. Bu nedenle ona MHP'den Türkeş'e yönelik tepkiler de aşırılık içeriyor.

 

Sonuç olarak, Tuğrul Türkeş, bir siyasi geleneğin önemli isimlerinden birisi. Yaptığı uzlaşma hamlesi de siyasette örnek bir davranış olarak etkisini hissettirecek. Çıkışının bir cesaret örneği olarak ele alınması da söz konusu.

 

Şimdi, Ülkücü Hareket, Tuğrul Türkeş için, "davadan döndü mü, dönmedi mi" tartışması yapabilir, belki de kendi içinde…

 

Tarihin cilvesi…

- Advertisment -