Adını zamanın Refah partisi logosundaki başaktan almıştı. O Avrupa yakası yerleşmesi Tayyip Erdoğan 1994 seçimlerinde Refah adayı olarak sürpriz şekilde belediye başkanı seçilince belediyenin imkanlarıyla yaptığı ilk icraatlardandı. 90’ların 2. Yarısında hala 15-20 master öğrencimle birkaç arabaya doluşup birkaç saatte gezebileceğimiz boyutlardaydı. Sonra büyüyüp ilçe oldu.
Takımı da köklü takımlarla liderlik yarıştıran iddialılıkta. Ama önemli bir eksiği var: Taraftar. Tabii ki futbol, sonuçta sahada oynanandır. Ama bir takımı kulüp yapmaya yetmez. Kulübü inşa eden camia ona gönül vermiş taraftarlardır.
Başakşehir, siyasi iktidar desteğinin o eksiği telafi etmediğinin başlıca kanıtı oldu. AKP’ye oy veren İstanbullular siyasi iktidarın açık desteğine rağmen bir türlü Başakşehirli olmuyor. İstanbul’da bulunamayan taraftar, başka yerlerde hiç bulunamıyor…
O zaman da Robinio’dan Arda’ya kimi alsalar, suni bir iktidar projesi olarak gözükmekten kurtulamayıp kulüp olamıyorlar. Dün GS yerine onlar şampiyon olsa sokakların boş kalacağını AKP teşkilatlarının taraftarlarını miting örgütlercesine sokağa dökme çabasının sonuç vermeyeceğini tahmin etmek zor değil. Dolayısıyla AKP’nin İstanbul’daki ilk tescilli başarısızlığı yerel seçimler ve belediye başkanlığından önce, fena da oynamayan bir takımdan kulüp yaratamamaktır.
Sosyal medyada Başakşehir yönetiminin gollerin yeniden sayılması itirazına hazırlandığı esprileri dolaşmaya başladı bile.