Artık neredeyse bütün yıl fuar mevsimi. Birçok şehrimizin kitap fuarı var ve katıldıklarımdan görebildiğim kadarıyla ilgi alaka gayet iyi. Fakat alınan kitapların ne kadarı okunuyor ve inkişafımıza nasıl bir katkısı oluyor, bunu ölçemiyoruz. Kitap okumak öz kardeşi ‘yazmak’ gibi yalnızlaşmayı, durup soluklanmayı ve yavaşlamayı gerektirir. Günümüzün sonu gelmez görme, görülme, iletişim halinde olma arzusu buna ne kadar izin veriyor acaba? Günde kaç sayfa kitap okur, ne kadar zamanınızı bu yalnızlığa ayırırsınız sorusu çoğumuzun içini yakıyordur bu hengameli dünyada. Yapılan birçok kamuoyu yoklaması bir yetişkinin telefon ve internette geçirdiği zamanın beş saatten az olmadığını gösteriyor ki çocuklar için bile bağımlılık tedavisi giderek yaygınlaşıyor.
* * *
Büyük Türkçe Sözlük başta olmak üzere nice kıymetli kültür kitaplarının yazarı D. Mehmet Doğan’ın yeni eseri “Klasiklerimiz Neden Yok?” kültür sanat ve edebiyatımızla ilişkimizi kör noktalarımızı ifşa ederek ele almış. Batılılaşma radikalizmi içinde zorla kültür değiştirmenin, var olanı aşağılamanın, yok saymanın kötücül etkileri benliğimizden uzaklaşma ve çölleşme olarak tezahür etti. İnançların, kültürlerin kendini ifade etme biçimi olan medeniyetin inkarıyla da Selefilikten IŞİD’ciliğe kadar bir vandalizmle karşı karşıya kaldığımızı söylüyor Doğan. Dini görünümlü pragmatizmin zihnimizi esir almasının önüne geçilebilir mi; tekrar dile, edebiyata, musikiye, tefekküre dönmek imkan dahilinde mi, yeniden daha zengin bir dille konuşmak nasip olacak mı? Kitabın temel hedefi bize, kabuktan öze, dıştan içe doğru insanı tekamül ettiren, insani hasletleri geliştiren bir yolculuk yaptırmak.