Kamuoyunda “Boşanma Komisyonu Raporu” olarak bilinen, 479 sayfalık 6 Mayıs 2016 tarihli Aile bütünlüğünü olumsuz etkileyen unsurlar ile boşanma olaylarının araştırılması ve aile kurumunun güçlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporu (taslak), http://kazete.com.tr/haber/id_47908, kadınların öfkesiyle karşılaştı ve benim de içinde bulunduğum feminist hareketten çok sayıda haklı eleştiri aldı.
Raporun kadın hakları açısından eleştirilmesi gereken çok yönü var ve bunlara geleceğim. Ama insanın okuyunca gözlerine inanamadığı en çarpıcı şeyler raporun sonunda, öneriler bölümde yer alıyor. Bunları, raporun 4. bölümündeki “Aile kurumunun bütünlüğünün korunmasına ve çözüm üretme kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik tespit ve öneriler” BağlantıBağlantı (s.415) ve özellikle “Aile Hukukuna Yönelik Öneriler – Mevzuat ve Uygulamaya Yönelik Tespit ve Öneriler” (s.436) başlıkları altında bulmak mümkün.
En vahimi, çocukların cinsel tacizcileriyle evlendirilmesinin kabul edilmesi ve Türk Ceza Kanunu’nda bu yönde değişiklik yapılmasının talep edilmesi. Üstelik raporda, eğer çocuk istismarcısıyla evlen(diril)mişse ve bu evlilik 5 yıllık denetim süresince “sorunsuz ve başarılı devam” etmişse, tacizcinin “denetimli serbestlik”ten yararlanabileceğine vurgu yapılıyor. Devamı da var: taraflardan her ikisinin de 15 yaşın altında olması durumunda ise, Türk Ceza Kanunun 103’üncü maddesinde bunun şahsi cezasızlık sebebi sayılacağına ilişkin bir düzenleme yapılması isteniyor (s. 440). Bu bölümün tamamı aynen şöyle:
21. Türk Ceza Kanunun 103’üncü maddesi “Çocukların cinsel istismarı” suçunu düzenlemiştir. Evlenmeyle sonuçlanan çocuğun cinsel istismarı suçunun, rızai de olsa suç olarak kalması gerektiği, ancak sorunsuz ve başarılı devam eden evlilikler açısından 5 yıl denetim süresi getirilerek, sürenin sonunda ilgili kurumların yetkili uzmanlarınca hazırlanan raporlar da dikkate alınarak koşulların uygun olması halinde, denetimli serbestlik hususunda Türk Ceza Kanununun yürürlük kanununda tarih belirtilerek düzenlenmesi, taraflardan her ikisinin de 15 yaşın altında olması durumunda ise şahsi cezasızlık sebebi sayılacağına ilişkin düzenleme yapılması,
Türk Ceza Kanunun mevcut 103’üncü maddesine göz atarsak, kanunun ilk şıkkı şöyledir: “Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” http://www.turkhukuksitesi.com/mevzuat.php?mid=3934
Bu durumda, söz konusu maddede istenen değişiklik, açıkça çocuğun (yani kız çocuğunun) cinsel istismarda bulunan kişiyle evlenmesi ve onunla evli kalmasının, istismarcısının da bu yolla zaman içinde cezadan kurtulmasının yasal zeminini hazırlıyor. Böyle bir yasa gerek çocuk ve gerekse kadın haklarına açık bir saldırıdır ve utanç vericidir. Bu raporda böyle bir maddenin bulunması bile, raporun hiçbir zaman kabul edilemeyecek bir anlayışı temsil ettiğinin delilidir.
Bu rapor Meclis’te reddedilmelidir.
Söz konusu önerinin toplumsal karşılığına daha yakından bakmaya; ayrıca raporun kadın ve çocuk haklarının her açıdan çiğnenmesine yol açacak içeriğini ve Komisyonda yürütülüp Meclis tutanaklarına da yansıyan tartışmalardaki ayrımcılığı sergilemeye, bir sonraki yazıda devam edeceğim.