Ana SayfaYazarlarBrüksel’de çözümü konuşmak

Brüksel’de çözümü konuşmak

 

23 Haziran’daki İstanbul belediye başkanlığı seçimi, yeni bir siyasi ortamın kapısını araladı. HDP’li seçmenin tercihi, bu seçimde tayin edici bir rol oynadı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, iktidarı sürdürebilmek için en az yüzde 50’lik bir destek gerektiriyor.

 

Bu noktada HDP oyları iktidarın belirlenmesi açısından da kritik bir potansiyel oluşturuyor. Bu potansiyel, iktidarı da, muhalefeti de çözüme yaklaşım konusunda tavır değiştirmeye zorluyor. “Kürt kardeşlerimiz”, “Anadilin önemi” üzerine açıklamalar, birbiri peşisıra geliyor.

 

Peki bu ortam, yeni bir çözüm arayışı açısından elverişli bir durum yaratıyor mu? Bu konuları tartışmak, Avrupa Birliği'nin sorumlularının konuya nasıl yaklaştıklarını anlayabilmek amacıyla Brüksel’deyiz. Demokratik Gelişim Enstitüsü (DPI) düzenlediği buluşmada 2013-2015 döneminde denenen “Akil İnsanlar” tecrübesini tartışıyoruz.

 

Devlet, çözüm sürecinin kırılmasından sonra topyekün bir bastırma süreci başlattı. Hemen hergün bu konuda elde edilen başarılı operasyon haberi medyada yer almaya başladı. Sorunun bu şekilde toptan halledilebileceği fikri yaygınlaştırıldı.

 

Sonuç olarak çözüm sürecinin tarafları o dönemde meseleyi masada diyalog yoluyla çözülebileceğine inanmamışlardı. Çatışmacı ortama geri dönülünce 31 Mart yerel seçimlerine kadar, HDP hedef haline geldi. Yöneticileri, belediye başkanları tutuklandı, sesleri medyada çıkmaz hale getirildi.

 

Yerel seçimlerin rolü

 

31 Mart yerel seçimleri, bu havayı değiştirdi. Seçimler, şiddet yerine sandığın öne çıktığı yeni bir dönemin kapısını araladı. Yok sayılan HDP oyları, yok sayılan HDP gerçeği siyasi atmosferi belirleyecek bir potansiyel olarak ortaya çıktı.

 

Ardından gelen 23 Haziran seçimleri Kürt oylarının ağırlığını daha fazla hissettirdi. Şimdi yeni bir durumla yüzyüzeyiz. Şimdi çözümü konuşmak için koşullar daha elverişli.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN

 

- Advertisment -