Bu hafta sonu programım AK Parti Kongresi için Ankara’ya gitmekti. Soğuk algınlığı nedeniyle iptal ettim. Böyle olunca pazar günü ağır bir seçim travması yaşayan CHP’nin İstanbul İl Kongresi’ni izleme fırsatını buldum. Kongre üzerine söylenecek çok şey var.
İstanbul Kongresi Ekrem İmamoğlu’nun hakimiyetinde geçti. Sezgin Tanrıkulu’nun sitemlerle dolu konuşması kongreye damgasını vurdu. Canan Kaftancıoğlu’nun kadın siyasetçilere “Çıkın konuşun, siyaseti erkeklere terk etmeyin” çağrısı anlamlıydı. Medyaya kavgalı bir ortam havası yansıdı. Benim gözlediğim gayet sakin bir hava vardı. Gerilim yoktu. Tartışmalar gayet yumuşak bir iklim içinde cereyan ediyordu.
Ufak tefek itiş kakışlar daha çok bir militan grubun davranışlarıyla sınırlı kaldı. En üst yönetim dahil herkesin herkesi eleştirebildiği, konuşma ve istediğini söyleyebilme rahatlığı yani kaotik sayılacak ortam benim hoşuma gitti. Sanılanın aksine bunun bir olumlu özellik olduğunu söyleyebilirim. Bizdeki gelenek daha çok söyleyeceklerini içine at ve ilerlemek istiyorsan sesini çıkarma şeklinde olduğu için CHP’nin bu durumu garipseniyor. Halbuki ihtiyaç demokratik bir tartışma ortamına sahip olabilmektir. Küçük notlarla izlenimlerim: 1. Sabah Haliç Kongre Merkezi’ne gittiğimde böylesine dinamik bir kalabalık pek beklemiyordum. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen 3 bin 700 kişilik kongre salonunda oturacak yer bulmak kolay değildi.
2. CHP’liler seçim yenilgisinin ardından ilk kez bir araya geliyordu. İlgi ve heyecan şaşırtıcıydı. Kendi aralarında şöyle espri yapıyorlardı: “Biz birbirimizi yemeye gelince canlanırız…” 3. Genel Merkez Cemal Canpolat’ı, muhalefet Özgür Çelik’i tercih ediyordu. İbre Çelik’ten yana görünüyordu. Öyle de oldu. 4. Hangi ideolojik ve siyasi gerekçelerle yeni bir ekip ortaya çıkmıştı? Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde 15 kez seçim kaybetmiş olmalarını itirazın başlıca nedeni olarak gösteriyorlardı. Siyasi farklılıkları ise biraz tartışınca hissedebiliyordunuz. Kılıçdaroğlu’nun 6’lı masa stratejisi CHP’deki bir kesim ulusalcı tarafından benimsenmemişti. Onlara göre AK Parti’den kopanlara güven olmazdı. Onlara Meclis’te koltuk vermek yanlıştı.
5. Tartışmalarda “Helalleşme” konusunu hatırlamak isteyen yoktu. 6. Muhalefetin il başkan adayı Özgür Çelik’in bir grup taraftarı kongre boyunca slogan atmayı sürdürdü. 7. Duygusal bir konuşma yapan Canan Kaftancıoğlu üç teşekkürü olduğunu söyledi. İlki CHP İstanbul il örgütüne, ikincisi kadınları yönetim kademelerinde görevlendiren, parti içinde ve toplum içinde cesaretlendiren Kemal Kılıçdaroğlu’na, üçüncüsü kızına ve eşineydi.
Kaftancıoğlu konuşurken, delegelerin çoğunluğunun tepkisine rağmen bir muhalif grup onu sürekli yuhaladı. 8. CHP içindeki değişik eğilimleri anlamak bakımından ilginç tartışmalar yaptık. Hâlâ “yetmez ama evet”çileri asıl sorumlu görenler kalabalıktı: “Yetmez ama evet” dediğim için benim adıma üzülen de vardı, “Seni çok seviyoruz, fikirlerinin de çoğuna katılıyoruz ah bir de “Kürtçü olmasan” diyen de vardı. “Ölüm orucu” günlerinde o zaman tutuklu direnişçilere verdiğim desteği hiç unutmadıklarını söyleyenler de oldu.
9. İstanbul Kongresi’nde muhalefetin asıl lider adayı İmamoğlu idi. Şimdilik Genel Başkanlık yarışı için beklemede. Hukuki engele takılması ihtimali de var. Bana her an fırsatını bulunca aday olarak çıkacakmış gibi geliyor.