CHP'de geleneksel iktidar mücadelesi devam ediyor. Bu yeni bir durum olmadığı gibi, bundan sonra da sürmesi kaçınılmaz. ana muhalefet partisinde liderlik dahil, her kademe için açıktan bir mücadeleye her dönemde tanık olduk. Şimdi yaşadıklarımız da sürpriz değil.
CHP'ye "Kurultaylar Partisi" adı verenler bunu küçümsemek için kullanıyorlar. Halbuki, otoriterleşmeyi kışkırtan Siyasi Partiler Kanunu'na (SPK) rağmen CHP'de parti içi mücadelenin sürmesi, sürebilmesi, Türkiye'nin şu siyasi kültürü içinde olumlu bir özellik.
CHP muhalefetinin asıl zaafının parti içi çekişme olduğu yargısının gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum. Evet sonuç olarak CHP de bu siyasi ortamın ürünü, SPK'nın sağladığı otoriter "olanak"lardan CHP Merkezi de yararlanıyor. Ancak 20 yıla yakın bir süredir yüzde 20 oy bandına takılıp kalmasını bununla açıklamak doğru değil.
CHP 2000'li yılların başında, değişimin değil statükonun temsilcisi olarak davrandı. Kıbrıs meselesinden AB üyeliğine, Kürt meselesinden demokratikleşmeye kadar bir dizi temel meselede çözümden değil çözümsüzlükten yana tavır aldı.
Bir muhasebe ihtiyacı
CHP, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı adayı olduğu 2007 Nisan'ında seçimi kilitleyip Türkiye'yi erken seçime zorladı. Bu açmazdan kurtulmak isteyen AK Parti, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini referanduma götürerek, Başkanlık Sistemi’nin ilk taşını döşedi. İktidardaki AK Parti’yi kapatmak için harekete geçen Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere merkezi devlet kliğinin başdestekçisi yine CHP'ydi.
Kıbrıs'ta çözüm karşıtı siyasetlere destek veren de Baykal ekibiydi. Bu statükocu çizginin Türkiye'yi Kıbrıs'ta çaresiz bıraktığını, AB üyelik müzakerelerinde de avantaj kaybettirdiğini unutmayalım.
Yeni şeyler söylemek lazım
CHP son dönemde bütün bu alanlarda siyasetlerini değiştirme yönünde işaretler veriyor. AK Parti "güvenlikçi" siyasetlere, dış politikada Batı'yla ilişkileri askıya alacak bir sertlik tercihine yöneldikçe CHP bu noktalarda daha makul bir yaklaşım edinmeye başladı.
Şimdi, son 20 yılın ciddi bir muhasebesini yapmak gerekiyor. Muhalefet partisi olarak neden belli bir seçmen kitlesinin ötesine seslenemiyor. Halk cahil olduğu için mi? İşte bu asıl yanlış. Halk CHP'de hâlâ halkçı bir yönelişi samimi bulmuyor, yeni söylenenlerin ise henüz içselleştirilmediğini düşünüyor.
CHP, yoksullara seslenecek, toplumun bütün kesimlerine sıcak gelecek yeni bir dil oluşturmalıdır. Kurultaylarda tartışılacak asıl konu bu olmalıdır.
Asıl sorun liderde değil, kökleşmiş zihniyette…