Ana SayfaYazarlarClinton “yalancı ve yolsuzluğa bulaşmış” bir aday mı?

Clinton “yalancı ve yolsuzluğa bulaşmış” bir aday mı?

 

Wikileaks, büyük Amerikan medyasının 8 Kasım başkanlık seçimlerinin açık ara favorisi ilan ettiği Demokrat aday Bayan Hillary Clinton’u kamuoyu önünde güç duruma düşüren belgeler yayınlıyor. Dört yılı aşkın bir süredir sığınmış olduğu Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’nde yaşayan Wikileaks’in kurucusu Julian Assange belgeleri yayımlamayı seçim gününe kadar ve neden olacağı zararın dozunu arttırarak sürdüreceğini açıklamış bulunuyor.  Belgeler aslında Clinton’un seçim kampanyasını yürüten ekibin başındaki John Podesta’nın e-mail hesabından çalınmış iletiler. Washington, bu iletilerin Moskova’nın siber saldırısı sonucu çalındığını öne sürüyor.

 

Aslında bugüne kadar yayımlanan iletilerin Bayan Clinton’un kamuoyundaki imajı üzerinde Trump lehine önemli bir olumsuz etki yarattığını söylemek kolay değil. Bunda Cumhuriyetçi aday aleyhine piyasaya sürülen kasetlerin de rolü var. Ama Trump ’tan yana olan bazı internet sitelerine göre, Wikileaks belgeleri, oy tercihlerini değiştirmeyecek olsa bile, seçmenin yüzde 60’ını Bayan Clinton’un “yalancı ve yolsuzluğa bulaşmış bir kadın” olduğu hususunda ikna etmiş durumda.

 

Kendi tanımıyla “muhafazakâr Hristiyan ve İsrail yanlısı bir Amerikan sitesi” (Dreuz. Info) belgelerin içeriğiyle ilgili “Başkan olacaksa Wikileaks’in Hillary Clinton hakkında neleri ortaya çıkardığını bilmelisiniz” başlıklı bir yazı yayımladı. Trump’a destek veren çevrelerin Wikileaks belgelerini nasıl kullandıklarını anlamak için bu yazıdan özetle de olsa söz etmekte yarar var.    

 

Wikileaks belgelerinin ortaya koyduğu gerçeklerin başında Bayın Clinton’un zaman içinde değişken, birbirine taban tabana zıt politikaları savunması geliyor. Örneğin Hillary Clinton 2008’deki Demokrat Parti ön seçiminde, rakibi Barack Obama’ya karşı, babasının Müslüman olmasını, Müslüman bir aile ve çevreden gelmesini avantaj olarak kullanmaya kalkışmıştı. Bu defa Trump’ı İslam karşıtlığıyla suçlayarak avantaj sağlamaya çalışıyor. Bundan sekiz yıl önce Obama’nın eşcinsellerin evlat edinmelerinden yana tutumuna karşı çıkmışken, bugün eşcinsellerin hamisi rolüne soyunuyor; o zaman yasa dışı göçmenleri yasallaştırmayı savunan Obama’ya cephe almışken şimdi açık kapı (open border) politikasından yana tutum alıyor.

 

Wikileaks belgeleri ayrıca Bayan Clinton’un Trump’ın arkasında yer alan mevcut düzenden rahatsızlık duyan dışlanmışlarla (outsiders) ilgili olumsuz yaklaşımını gün ışığına çıkarıyor. Örneğin Clinton’un 2013’de Wall Street’te düzenlenen, konuşmacı olduğu ve karşılığında 225 bin dolar aldığı özel konferansta kocasıyla birlikte zengin olduktan sonra, orta sınıftan iyice koptuğunu itiraf etmiş olduğunu biliyoruz. Trump’ı destekleyenler de bu belgeden hareketle Bayan Clinton’un artık orta sınıfın sorunlarıyla ilgilenmediği, zenginlerin adayı olduğu temasını işliyor. Bu propaganda Clinton’un, Trump’ı destekleyen kesimlere yönelik “ırkçı, yabancı düşmanı, İslam ve eşcinsel karşıtı” suçlamaları nedeniyle başarılı da oluyor.

 

Wikileaks belgeleri ayrıca Demokrat adayın düşünceleri ile kamuoyu önünde söyledikleri arasında çelişkiler bulunduğunu da gösteriyor. Bayan Clinton kamuoyuna ABD’ye kabul edilecek Suriyeli mültecilerin sayısını yüzde 550 oranında arttırma sözü veriyor. Ama 2013’teki yazışmalarında, mültecilerin kontrolünün tam olarak sağlanamayacağı ve kabul eden ülkeler için tehlike yaratacağı görüşünü savunduğu ortaya çıkmış bulunuyor. Bir başka belgeden, Meksika sınırının mutlaka kontrol altına alınması gerektiği düşüncesinde olduğu anlaşılıyor. Donald Trump’ı destekleyenler, bu belgelerden hareketle, Clinton’un konuyla ilgili bugünkü söylemleriyle aslında Amerikalıların hayatını bilerek tehlikeye attığı görüşünü savunuyorlar. Bu propagandalarında başarılı oldukları Trump’ın arkasındaki kitlenin güvenlik konusundaki duyarlılığından da anlaşılıyor. 

 

Wikileaks belgelerinde, bütün bunlara ilave olarak, Clinton Vakfı’nın aslında “büyük bir yolsuzluk makinesi” olduğu öne sürülüyor. Bu iddia Clinton çiftinin kızları Chelsea’nin Vakfın başına geçtiği 2011’de yolsuzluk şüphesiyle yaptırdığı mali denetime ve sonucunda düzenlenen raporun bazı işlemlerde saptadığı yolsuzluk olarak nitelenebilecek usulsüzlüklere dayandırılıyor. Ayrıca Associated Press’in Vakfın özel donörlerinin yüzde 55’inin daha sonra bizzat Dışişleri Bakanı Bayan Clinton tarafından kabul edilmiş olduğuna ilişkin raporuna işaret ediliyor.

 

Yolsuzluk iddiaları sadece Clinton Vakfı ile sınırlı değil. Wikileaks belgeleri Clinton’un, hep birlikte kendisini destekleyen büyük medya ile çarpık ilişkilerini de ortaya koyuyor. Örneğin CNBC’den John Harwood’un Clinton’a birkaç defa yazdığını, Cumhuriyetçiler ’in ön seçimi sırasında yapılan tartışmalarda (debate) moderatör olarak Trump’a saldırma sözü verdiğini öğreniyoruz. Bunu yapmış olduğunu da zaten biliyoruz. 

 

New York Times ’tan (NYT) Mark Leibovich bir makalesini yayımlamadan önce düzeltmesi için Bayan Clinton’a gönderiyor. Boston Globe benzer bir iş yapıyor ve New Hampshire turnesi sırasında yayımlayacağı kendisiyle ilgili yazılar konusunda Clinton’la anlaşıyor. CNN daha ön seçim sırasında salonda kendisine izleyenler tarafından sorulacak soruları Demokrat Ulusal Komitesi Başkanı Donna Brazile aracılığıyla Clinton’a önceden ulaştırıyor. İspanyolca yayın yapan Univision’un Başkanı Haim Saban Bayan Clinton’a Meksika konusunda Trump’ı sıkıştırmasını öneriyor. O da bir ay sonra Univision’a çıkarak Saban’ın dediğini yapıyor.

 

MSNBC’deki “All In with Chris Hayes” programının prodüksiyonunu yapan Sheara Braun’a göre, Hillary Clinton “akıllı ve büyüleyici” bir kadın. Ayrıca “Başkan olmak için erkeklerin çoğundan çok daha zeki ve nitelikli.” ABD derisi renkli bir Başkan’ın ardından, şimdi de bir kadın Başkan istiyor. Obama döneminde Amerikan toplumunun iliklerine kadar işlemiş renk üzerinden ırk ayırımı giderilebilmiş değil belki. Amerikan polisinin orantısız güç kullanarak siyahi gençlere yönelik cinayetleri de artış göstermiş. Ama olsun varsın, asıl önemli olan uluslararası kamuoyuna ABD’nin “herkese fırsat eşitliği tanıyan demokrasinin beşiği” bir ülke olduğu imajını şırınga etmek değil mi?

 

ABD’de şimdi sıra bir kadın Başkana gelmiş bulunuyor kısacası. Seçilmiş isim ise Hillary Clinton. Wikileaks, Bayan Clinton’un bazı zaafları olduğunu yayımladığı belgelerle ortaya koyuyor ama o belgelere Trump taraftarı olanlar -ki faşist olmakla suçlanıyor- dışında itibar eden medya da yok.

 

Bu itibarla, başlıktaki sorunun çok da önemi bulunmuyor. Yalancı, yolsuzluğa bulaşmış veya değil, dünya kamuoyunda liderlerin imajını oluşturan, siyahı beyaz, beyazı siyah gösterebilen büyük Amerikan medyası ve Batı Avrupa’daki ortakları arkasında olduğuna göre, ABD’nin Bayan Clinton’u daha şimdiden seçmiş olduğunu söylemek abartılı bir tahmin olmayacak.

 

 

 

 

.       

 

- Advertisment -