Ana SayfaYazarlarÇözüm sürecinin geleceği

Çözüm sürecinin geleceği

Çözüm süreci tümden bitti mi? Bir daha asla başlamayacak mı? Bu çatışma ve ölümler daha ne kadar sürecek? PKK'nın ateşkesi bozduğu ilk günden beri herkesin aklında aşağı yukarı bu sorular var. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan dün bu konudaki belirsizliği ortadan kaldıracak önemli açıklamalar geldi. Erdoğan, gazetecilerin "Çözüm sürecinin geleceği ne olacak?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Ben çözüm süreci kaldırılmıştır demedim, buzdolabına konulmuştur dedim. İşler yolunda giderse, süreç yeniden gündeme gelir."

 

Bu sözler, devletin çözüm sürecine yeniden dönebileceğini ifade ediyor. Ancak "İşler yolunda giderse" şartıyla. PKK ve HDP, silahları devreden çıkarırsa ancak devlet çözüm sürecine yeniden dönebilir. "Silahların susturulması" demiyorum; devlet, artık PKK ve HDP'nin oyalama taktiğiyle zaman kaybetmez. Çözüm sürecinin başladığı günlerde de sözde silahları susturmuştu; ama sonradan görüldü ki, "silahları susturmak" PKK ve HDP'nin, Güneydoğu'yu havaya uçurmaya yetecek kadar bombayla roket ve ağır silahlarla doldurmasına engel olmadı. Devlet, çözüm sürecinde bunu tecrübe etti ve bir daha bu tuzağa düşmez. PKK, şehirlerdeki çetelerini silahsızlandırmayı ve silahlı unsurlarını Türkiye sınırları dışına çıkarmayı kabul etmediği müddetçe çözüm sürecinin yeniden gündeme gelebileceğini sanmıyorum. Erdoğan'ın "işler yolunda giderse" sözünden kastı, daha önce de dile getirdiği gibi PKK'nın silahsızlanmayı kabul etmesidir. Bunu kabul etmeden "işlerin yolunda gittiğini" söyleyemez kimse. PKK'nın bir süreliğine de olsa silahları susturması, devletin çözüm sürecine yeniden dönmesini sağlamaz. Devletin en tepesinde, bu konuda bir karar birliği var.

 

Devlet içinden PKK'ya can simidi

 

PKK'yla mücadelenin yaklaşık 40 yıllık geçmişi var. Dikkatle izlendiğinde, her kritik dönemeçte PKK'ya devlet içinden bir destek elinin uzandığı görülür. PKK'nın en fazla üzerine gidildiği dönemlerde tuhaf bir şekilde meydana gelen bir olay, örgütü "mağdur" göstermiş, Kürtler nezdinde meşrulaştırmıştır. Şırnak'ta polis aracına bağlanarak sürüklenen Hacı Birlik olayını da böyle değerlendiriyorum. Bu zulmü yapan ve servis eden bir Emniyetçi. Fotoğrafı yayan ise Selahattin Demirtaş; videoyu ise facebook hesabında paylaşan HDP'li milletvekili Altan Tan. Bu olayla HDP, 1 Kasım öncesi yeniden "mağdur" haline getirildi; PKK terörü ise "devletin zulmünün" gölgesinde kaldı! 40 yıldır bu ülkede katliam yapan bir örgütün hâlâ "mağdur" olarak görülmesinin ve bazı medya çevrelerince "haklı" bulunmasının bence başka açıklaması yok. Son 30 yılın en etkili operasyonlarıyla büyük bir darbe alan, nefes alamaz hale gelen örgüte, devlet içinden yeniden cam simidi atılıyor. Darbe yiyen örgütün dağılmaması için türlü çabalar gösteriliyor. İstanbul Barosu'nun, askerin PKK'ya karşı operasyonlarda kullanılmaması için başvuru yaptığı bir ülkede yaşıyoruz. CHP'ye yakın televizyon kanallarının "Genelkurmay'dan PKK'ya hain operasyon" diye haber paylaştığı bir yer burası…

- Advertisment -