Ana SayfaYazarlarCumhurbaşkanlığı üzerine tahmin ve temenniler

Cumhurbaşkanlığı üzerine tahmin ve temenniler

 

Muharrem İnce Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’yi hatırı sayılır oranda aşan bir oy alacak sanıyorum. Bunda kişisel performans özellikleri elbette önemli rol oynuyor. Kitle iletişiminde başarılı. İnce; nefret ve düşmanca aşağılamalarla yüklü bir üsluba teslim olmadan da çok etkili polemik yapılabileceğini hatırlattı Türkiye’ye. Erdoğan’ın hepimizin yakından tanıdığı, “bunlar”la “yahu” larla, “bana bak”larla dolup taşan kibirli saldırganlığı karşısında altta kalmayacak kadar özgüvenli ve en önemlisi hiçbir siyasetçide bulamadığımız mizah duygusuna sahip.

 

İnce’nin kişisel özellikleri kadar önemli olan diğer boyut, geleneksel CHP kimliği ve ideolojisiyle mesafeli yeni bir söylem kurmuş olması. Dindarları ve dindarlığı “gerici” olarak kodlayan; kentlere göç eden Kürtleri gördüğünde “her yeri işgal ettiklerinden” yakınan, ulusalcı, katı laik, ayrımcı kafanın dışında bir dil bu. Yer yer o kafayı; “Mustafa Kemal’in  Asker’lerini” rahatsız ettiğini düşünebiliriz. Burada da Alper Görmüş’e gönderme yapacağım. Onun kanaatince AKP’nin kendi çekirdek seçmeniyle yaptığı zımni anlaşmayı Muharrem İnce de CHP seçmeni ile yaptı. Kendileri gibi olmayanların desteğini kazanmak için sevimsiz gelen düşüncelere katlanma anlaşması. Yani artık CHP seçmeni de, farklı toplulukların desteği eklenmedikçe seçim kazanılamayacağının farkına varmış olmalı.

 

Alper Görmüş’ün tespitine şu ilaveyi yapmak istiyorum. Evet böyle bir seçmen sezgisi, toleransı oluşmuştur. Fakat bu tolerans hangi faydacı akla dayanırsa dayansın geçici, uçucu bir takiye olarak yorumlanmamalıdır. Kapalı bir cemaatin iç dünyasının dönüşümü kuşkusuz ki kolay bir iş değil; karmaşık bir süreç. Bugün, kendi dışındaki kesimlerin; hatta küçümsediği, sevmediği kimliklerin gönlünü alabilmek adına “hoş görülen” yaklaşımlar, zamanla gerçek değerlere dönüşebilir. Katı yargıların, olumsuz duyguların yumuşamasına; ayrımcı dilin ayıplanmasına doğru evrilebilir. Zaten de sanıyorum ancak böyle olabilir; yoksa birdenbire topluluklara vahiy iner gibi ani aydınlanmalar yaşanacak değildir.

 

Böyle bakıldığında Muharrem İnce etkin bir seçim performansı göstermeyi de çok aşan önemde bir kapı aralıyor: CHP’yi sıkışıp kaldığı dar Kemalist prangalarından kurtarma yönünde itekliyor.

 

Muharrem İnce’nin CHP’yi anlamlı derecede aşan bir oy desteği elde etmesinin, bu partinin reel siyasetinden tabanında yaşayan ideolojik iklime kadar, bütün bünyesi üzerinde çok boyutlu etkileri olacaktır. Muhafazakâr sosyolojiyle arasına örülmüş kalın tarihsel barajın aşılmasının kapısını aralayacaktır. O tarihsel yükün atılması elbette çok daha ısrarlı çabalara ve zamana ihtiyaç gösteriyor. Fakat bir kırılma noktasına; bir eşiğe gelebilmek önemli ve Muharrem İnce bunun taşıyıcılığına aday gözüküyor.

 

CHP geleneği açısından kuşkusuz çok gecikmeli bir müdahale bu ve bence ödüllenmeyi hak ediyor.

Muharrem İnce’ye ilişkin tahmin ve temennim böyle…

 

Son olarak da Erdoğan’a ilişkin tahmin ve temennilerimi söyleyerek kapatayım mevzuyu.

Ben Erdoğan’ın birinci turda seçilmesini “imkânsız” görüyorum.

 

Neden derseniz… Bu toplumun yarısından fazlasının iktidarın umut ettiği kadar korkutulmuş olabileceğine inanmıyorum. 2002’den bu yana AKP ve Erdoğan’a insanlar ilk kez sadece korktukları için oy verecekler. Ne Kanal İstanbul, Ne Havaalanı, ne “harika” ekonomik performans, ne kek, ne ikramiye, ne imar affı ne şu, ne bu… Korktukları ve çaresiz hissettikleri için, bir bakıma teslim olacaklar…

 

Tekrar olacak ama yine de yazayım: Elbette bu sözlerim “çekirdek-inanmış-bağlanmış” seçmen için değil. Sevdiği, umutlandığı, fayda beklediği için Erdoğan’a destek vermiş olan kararsız, daha gevşek ve mesafeli bir yerde duran ve sonuçlar üzerinde de söz sahibi bulunan seçmen kesimi için söylüyorum bunu. İşte onların %50’yi geçmeyi sağlayacak oranda korkutulmuş olmasını başarabildiğini sanmıyorum iktidarın.

 

Dövizin durumu, enflasyon, gırtlağa kadar gelmiş ve sürdürülebilir olmaktan çıkmış borç, komşularla berbat ilişkiler, Batı’dan kopuşa doğru giden sürüklenme ve umudun yerini hamasetin alması, kendini durmadan tekrarlayan bayatlamış söylemler… Evet, öyle bir korkuya ihtiyaç var ki bütün bunları unuttursun.

 

AKP ve Erdoğan eliyle az gittik uz gittik dere tepe düz gittik ve sonuçta geldiğimiz yer, tek bir kişinin kendi iradesini tüm topluma dayattığı; “ben gidersem düşmanlar sizi yer yutar, bana muhtaçsınız” dediği, diyebildiği bir çaresizlik ülkesi…

 

Ben de tahmin ve temenni ediyorum ki, bu toplumun yarısından çoğu “sana teşekkür edebiliriz yaptıklarının bir kısmı ve bir dönem için… Ama hayır, sana teslim değiliz, rüşt sahibiyiz, bu ülke senden önce de vardı, senden sonra da var olmaya devam edecek” diye ses verecek olgunluğa sahiptir.

 

İkinci tura Allah Kerim…

Hepinize iyi seçimler…   

 

 

- Advertisment -