Doğan Grubu’nda çalışan ve iyi kazanan isimleri tebrik ediyorum. Aldıkları parayı sonuna kadar hak ediyorlar.
Bu yıl 22’ncisi düzenlenen Aydın Doğan Ödülü, halk müziği dalında Arif Sağ’a verilecek. Ödül açıklanır açıklanmaz, grubun tanınmış isimleri ayakta alkışlanacak bir kurgu ile Arif Sağ’ı ilgi odağı yapmaya başladı.
Sahneye önce grubun kaptanı, medya dünyasının en kurnaz adamı Ertuğrul Özkök çıktı. Çok iyi başardığı “polemik yarat, tartıştır, böylece dikkatleri çek” taktiğiyle, Arif Sağ’ın “sosyete, kendi ölüleri için ölü ağlayıcıları tutuyor” ifadesini “doğru mu” modunda tartışmaya açtı.
Böylece Türkiye’nin zenginleri, sosyete kontesleri, elitleri bir tartışma âyinine davet edildi.
Sonra bayrağı, grubun sanat ve magazin figürleri üzerinde belirleyici etkisi olan ismi Cengiz Semercioğlu aldı. Semercioğlu, tartışmanın saman alevi gibi parlayıp sönmemesi için Sağ’la geniş bir röportaj yaptı.
Röportajda kendisinden “dostum” olarak bahseden Sağ’a çanak sorular sordu. Amacı, Orhan Gencebay ve Yavuz Bingöl eleştirileri üzerinden bir tartışmayı ateşlemekti.
Kendisini tebrik ediyorum. Tam isabet sağladı. Heyecanlı bir tartışma başlattı. Gencebay üzerinden muhafazakar camiayı, Bingöl üzerinden de sol cenahı ayağa kaldırdı.
Şimdi ortalık Arif Sağ tartışmasından geçilmiyor.
Çığır açıcı bir devrimci değil
Müzikte belirli bir türe bağımlı bir fanatik değilim. Caz da, rock da, pop da, hip hop da, arabesk de, halk ve sanat müziği de dinliyorum. O anki ruh halime hitap eden müzikleri dinlemeyi seviyorum.
Bir sanat eleştirmeni de değilim. Ancak küçüklüğünden itibaren evinde halk müziği söylenip dinlenen bir ailede büyüdüğüm; amatör düzeyde saz, flüt ve az da olsa gitar ve piyano çalabildiğim için, bazı tesbitleri yapma hakkını kendimde görüyorum.
Arif Sağ Türkiye’nin tanınmış bir halk müziği sanatçısıdır. Bağlama virtüözüdür. Bu kadar… Ötesi değildir. Öyle Türk halk müziğine çığır açıcı katkıları olmuş bir isim hiç değildir. Halk müziğine emek harcamış, açtığı müzik okullarıyla çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir.
Ama ne halk müziğine yeni bir tür kazandırmış, ne müzikalitesini artırmış, ne de yeni tat ve zevk verecek besteler yapabilmiştir. Daha çok geleneksel bir yorumcu olarak kalmış; bu geleneksel çizgiyi genişletecek veya değiştirecek bir yeni üretime yönelmemiştir.
Var olanı koruyan, var olanı değerli kılan bir tarzın sahibi olmuştur. Arif Sağ, bu yönüyle asla bir devrimci değildir. Sadece halk müziğinin koruyucu, kollayıcı bir muhafazakârıdır.
Zaten Türk halk müziğinin yıllarca aynı parçalar, aynı notalar, aynı ezgiler etrafında dönüp dolaşmasının nedeni de budur.
Arif Sağ’ın muhafazakâr, koruyucu kollayıcı yönü, onu yaptığı müziği siyasallaştırmaya kadar vardırmıştır. Bu yönüyle halk müziğine fayda değil zarar vermiştir. Arif Sağ, halk müziğini sadece solculuk ve Alevilikle özdeşleştirmiştir. Bu da halk müziğinin daralmasına, belirli bir kesimle özdeşleşmesine, politize olmasına sebep olmuştur.
Yakışık almayan üslüp
Sağ’ın Orhan Gencabay eleştirilerine girmek istemiyorum. Çünkü konu MESAM için toplanan paraların nereye harcandığıyla ilgilidir. Gencabay’ın bu konuda hesap verilmesini talep etmesi yerinde bir davranıştır. Sağ’ın hesap vermek yerine “en iyi savunma saldırıdır” anlayışıyla harekete geçmesi, acaba sakladığı bir şeyler mi var kuşkusuna yol açmaktadır.
Ama Arif Sağ’ın başlattığı Yavuz Bingöl tartışmasına değinmeden geçemeyeceğim.
Sağ, Yavuz Bingöl’ü kendisine hiç yakışmayacak bir ton ve üslupla eleştiriyor. Bingöl’ü tanımadığını söylüyor. “Solcu olduğu için insanlar peşinden gitti” demeye getiriyor.
Sağ’ın bu sözleri, halk müziğine büyük katkıları olan, bu müziği şimdi de muhafazakâr kesime sevdirme ve dinletmede önemli roller ifa eden usta sanatçıya büyük haksızlıktır.
Sağ unutmuş, hatta unutmayıp bilinçli şekilde çarpıtmış da olabilir. Yavuz Bingöl halk tarafından solcu olduğu için sevilmedi. Bingöl, halk müziğini sesiyle iyi icra ettiği, halk müziğini tekdüze enstümanlarla icra edilmekten çıkartarak geniş kitlelere, özellikle gençlere sevdirdiği için halk peşinden gitti.
Sağ’ın Bingöl eleştirileri aslında daha geri planda kalan ilkel bir düşüncenin dışa vurumudur.Sağ, “halk müziği bir tarikattır, bu tarikatın piri de benim” demek istiyor. Tarikatta kimin hangi ideolojiyi savunacağına, neyin doğru neyin yanlış olduğuna kendisinin karar vereceğini ifade ediyor.
Halkın helâl oylarıyla iktidara taşıdığı siyasete mesafe koymadığı için Yavuz Bingöl’ü nefret objesi haline getirmeye çalışıyor.Hatâ yapıyor. Kendisine kulak vererek hislenen muhafazakâr dinleyicilerini de üzdü, üzüyor.
Bir hatâyı da Doğan Grubu’nun etkili isimleri Özkök ile Semercioğlu yaptı. Çünkü büyük bir yaratıcılıkla başlattıkları tartışmadan, patronları Aydın Doğan’ın memnuniyet duyduğunu hiç ama hiç sanmıyorum.