Bask terör örgütü ETA, 20 Ekim 2011’de ilan ettiği silahsızlanma sürecini gayri resmi olarak denetleme görevini üstlenmiş olan Uluslararası Komite’nin (CIV/ Comisión Internacional de Verificación) Mart ortasında yaptığı açıklamaya uygun biçimde, Fransa’daki 8 silah zulasının listesini 8 Nisan Cumartesi günü Bayonne’da Fransız makamlarına iletti. Terörle mücadele birimleri kuşkuyla karşılamakla birlikte, sivil aracılar, zulalarda bulunan 118 tabanca, 3 tona yakın patlayıcı ve 25 bin adet mühimmatın, ETA’nın elinde kalmış olan son silahlar olduğu hususunda ısrarlı. CIV Başkanı Ram Manikkalingam “kesin, tek yanlı ve denetlenmiş” bu silahsızlanma süreciyle ETA’nın artık silahtan arınmış bir örgüte dönüştüğünü ve bunun Bask toplumunda barış ve birlikte yaşamı sağlamlaştırmaya dönük “tarihi bir adım” oluşturduğunu vurgulamakta tereddüt etmedi.
Aslında ETA bir gün önce (7 Nisan) BBC’de yayımlanan bildirisinde, sahip olduğu silah ve mühimmatı ertesi gün “Bask sivil toplumuna” teslim edeceği müjdesini vermiş ama Fransa ve İspanya’yı alışılageldik jargonuyla eleştirmekten geri kalmamıştı. Bu bağlamda bildiride, silahsızlanma sürecinin “Fransız ve İspanyol devletlerinin galip-mağlup mantığında ısrar ederek polisiye yollardan çıkardığı bütün engeller ve sorunlar nedeniyle” kolay olmadığını vurgulayan ETA, sürecin başarıya ulaşmasında oynadığı rolden ötürü Bask sivil toplumuna minnettarlığını da iletmişti.
Terörün yenilgisi
Çatışmaların demokratik yollardan çözümünde temel ilkenin terör örgütlerinin kan dökmemiş üyelerine silahlarını bırakmaları karşılığında siyaset hakkı tanınması olduğunun altını konuyla ilgili yazılarımda çizegeliyorum. Mücadelelerini bundan böyle demokratik yollardan yürütme kararlarını ilan eden terör örgütlerinin yasallaşması için ise önce silahlarını ilgili makamlara teslim etmeleri, ardından da kendilerini feshetmeleri gerektiğini vurguluyorum.
Hatırlanacağı üzere, ETA silah bırakma kararını, erken seçime giden dönemin Zapatero hükümetinin taraf olmadığı, seçimi kazanmasına kesin gözüyle bakılan ana muhalefetin ise yapılmasına dahi sıcak bakmadığı San Sebastian Barış Konferansı’nın çağrısına uyarak ilan etmişti. ETA, bu kararını ilan ettiği bildirisinde, tarihinde ilk kez, silah bırakma karşılığı Bask halkının geleceğini belirleme hakkı ve toprak birliği ilkesi gibi siyasi koşullar öne sürmemişti. Buna karşılık “Fransız ve İspanyol devletlerine” diyalog çağrısında bulunmuştu. Bu çağrının ETA’nın silah bırakma karşılığı iki ülke cezaevlerinde bulunan mahkumlarının durumlarını topluca müzakere etme arzusunu yansıttığı değerlendirilmişti.
Erken seçimi kazanan ve Başbakan olan Mariano Rajoy, daha ana muhalefet iken ETA’nın geleceğine ilişkin yol haritalarının da örgütle müzakere edilecek bir şeylerinin de olmadığını, sadece demokratik hukuk devletinin gereklerini yerine getireceklerini belirtmişti. Öyle de yaptı. Ne mahkûmların durumunu topluca müzakere etti, ne CIV ’in zaman, zaman ETA’nın yok ettiği silahlarla ilgili açıklamalarını ciddiye aldı. Terör örgütünün silahlı mücadele yürütme imkânının artık kalmadığını, bundan sonra yapması gerekenin kendisini feshetmek olduğunu vurgulayıp durdu. Rajoy hükümetine göre ETA yenilmiş ve yenildiğini de açıkça ilan etmişti.
İşte ETA’nın silah bırakma kararından beş yılı aşkın bir süre sonra yaptığı “elindeki tüm silahları teslim ettiğine” dair açıklama İspanyol hükümetine göre öncelikle yenilgiyi kabul ettiğini ortaya koyuyor. Nitekim iktidar partisi PP’nin (Partido Popular) Bask kolu Başkanı Alfonso Alonso, ETA’nın silahslarını teslim etmesinin, demokratların birlikteliği karşısında yenilgiye uğradığını gösterdiğini, “özgürlüğün kazandığını, terörün kaybettiğini” bundan sonra artık kendisini feshetmesi gerektiğini vurgulamakta gecikmedi.
Alfonso Alonso konuyla ilgili açıklamasında ayrıca “kimsenin ETA ile hiçbir şeyi müzakere etmediğinin”, bu kararı almaları için “onlara hiçbir şey verilmediğinin” altını çizdi. Bir terör örgütü yenildiğinde elbette silahlarını teslim edecek ve daha sonra da kendisini feshedecekti. Sonuçta Rajoy hükümetinin izlediği politika kazanmış, ETA dize getirilmişti.
Aslında İspanyol medyası da ETA’nın silahlarını teslim etmesini mutlak yenilgisinin ilanı olarak değerlendiriyor. El País’te 9 Nisan’da yayımlanan “No equivocar el relato” (öyküyü karıştırmayalım) başlıklı başyazıda, ETA’nın 50 yılı aşkın silahlı mücadelesi sonunda Bask halkının kendi geleceğini belirleme hakkını kullanması, toprak birliğini sağlayarak bağımsız devlet kurması gibi temel hedeflerinden hiçbirine ulaşamadığı vurgulanıyor. Başyazının son paragrafında altı çizildiği gibi, “ETA tarihe cinayetlerinin yüzde 90’ını demokratik bir rejimde işlemiş ve demokrasi için gerçek bir tehdit oluşturmuş bir örgüt olarak geçecek. Demokrasi nihayet terörü yenmiş bulunuyor ama kurbanlarının bilançosu oldukça ağır. 800’den fazla cinayet, teröristlerin vicdanlarına ve tüm İspanyolların belleklerine kazılı kalacak. “
ETA kendisini fesheder mi?
ETA’nın karşılığında bir şey elde etmeden yenildiği herkesçe kabul edilen bir gerçek olmakla birlikte, örgütün tarih sayfalarına karışması anlamına gelecek bir fesih kararı alınmış değil. Silahlarını teslim ederek kendisini “terörden arınmış örgüt” olarak tanımlayan ETA’nın geleceği önümüzdeki aylar içinde belirleneceğe benziyor. Bu görüş, Sosyalist İşçi Partisi Bask kolunun (PSE) Başkanı Jesús Eguiguren ile birlikte yayımladığı “ETA, las claves de la paz”, (ETA, barışın anahtarları) başlıklı kitabında Zapatero döneminde barış sürecinin nasıl başladığı ve geliştiğini hikâye eden Luis R. Aizpeolea’ya ait.
Aizpeola, El País’te yayımlanan konuyla ilgili haber analizinde, ETA kaynaklarına dayanarak örgütün bu dönemde üç seçenek üzerinde durduğunu aktarıyor. İlk seçenek, silahtan arınmış siyasi bir örgüt olarak varlığını sürdürmesi. İkinci seçenek açıkça ilan etmeden, üçüncüsü ise ilan ederek kendini feshetmek. İlk seçeneği ETA kaynakları bile inandırıcı bulmuyor. “Hangi statüyle yasallaşacak” sorusunun yanı sıra yasal bir ETA’nın Yurtsever (abertzale) Sol’un bugün sahip olduğu siyasi partilere varlığıyla verebileceği zarar üzerinde de duruluyor.
Aizpeola ’ya göre, ETA’ya yakın kaynaklar, açıkça ilan edilmeyen bir feshin örgüt için “daha az aşağılayıcı olduğu” o bakımdan tercih edilebileceği görüşünde. Ama ETA’nın mahkûmları için hükümetten beklediği Bask Ülkesi ’ne yakın cezaevlerine nakli gibi bazı jestler için fesih kararının hukuken gerçekleştirilerek ilan edilmesi şartına uyma durumu da değerlendiriliyor. Cezaevlerindeki ETA mahkûmlarının görüşüne de başvurulacağından sürecin aylar süreceği ama yıl tamamlanmadan sonuçlanacağı söyleniyor. Özetle belirtmek gerekirse, ETA’nın kendini feshetme olasılığı oldukça yüksek görünüyor.
Sonuç olarak, ETA’nın tek yanlı silah bırakma kararının ardından silahlarını teslim etmesi ve muhtemelen kendisini feshedecek olması demokratik bir ülkenin birkaç kez başlattığı barış süreçlerine her seferinde ihanet etmiş bir terör örgütünü nasıl alt ettiğini gösteriyor. Birleşik Krallık veya IRA’yı silahsızlandırma modelinden sonuç aşamasında farklılaşan İspanyol hükümetinin ETA’yı yok etme politikası, kuşku yok ki, Türkiye’nin terörle mücadelesinde parmakla gösterebileceği bir örnek oluşturuyor.