Ana SayfaYazarlarFethullah’ın izindeki Atatürkçüler

Fethullah’ın izindeki Atatürkçüler

10 Kasım anmasının mottosu bu yıl da “Atam izindeyiz” oldu. Hürriyet, Cumhuriyet ve Sözcü gibi gazetelerin 10 Kasım mesajlarına bakarak, Mustafa Kemal’e duyulan özlemin ve varlığının maneviyatına yapılan atıfların biraz daha arttığını gözlemlemek mümkün. Oysa “Ata’nın izindeyiz” sloganıyla okurlarını ajite eden bu gazetelerin üçü de, iki-üç yıldır, yabancı bir ülkede yaşayan Atatürk düşmanı bir vaizle ittifak içinde hareket ediyor. Maalesef Mustafa Kemal’i en çok sahiplenen kesimler, uzun süre umudunu Pensilvanya’da yaşayan bir imamın hükümeti devirme teşebbüslerine bağladı. 1 Kasım seçimlerinin ardından umutlarını büyük oranda yitirseler de, hâlâ vakitlerinin büyük bölümünü Pensilvanya’daki imamın beddua videolarını izlemekle ve elden ele yaymakla geçiriyorlar.

 

“Ata’nın izindeyiz” diye yola çıkanların, günün sonunda imam Fethullah’ın yoluna nasıl sapabildiklerinin yanıtı sanırım ortak çıkar ve ortak düşman yaratma hususlarında kesişiyor.

 

Bu çelişkiyi çözemeden ülke tarihini anlamak zor. Garip bir “Beyaz Türklük” ve “milliyetçilik” anlayışının olduğu ülkede; kendini laik, modern, Atatürkçü bir yurttaş olarak tanımlayanların neredeyse büyük kısmı, yakın zamanda Fethullah’ın gayrimeşru savaşının askeri olup çıktı. Ülkenin önde gelen Beyaz Türk ailelerine sahip işadamları, Pensilvanya’ya gidip el öperek, yardım dilendi. Ankara buradayken, seçilmiş hükümet yanı başlarındayken kalkıp dertlerine çareyi ta Pensilvanya’da aradılar. Maneviyatına sahip çıktıkları Ata'nın ilkeleriyle bağdaşmayan bu tavırlar, ilkeselliğin keyfîliğe kolaylıkla heba edilebildiğinin göstergelerindendir. Siyasi tarih bunu tecrübe etmemize olanak sağlayacak denli zengin. İlke heba edildikçe sınırlar kolaylıkla genişletilebilir; “Beyaz Türk” ve “Ulusalcı” kesimlerin Fethullahçı olmakla da kalmayıp bir de PKK/HDP sempatizanı olmaları bu genişletmeye örnektir.

 

En Atatürkçülerin, Pensilvanyalı bir imamın peşinden yürümeleri; bu da yetmemiş gibi kurulan Cumhuriyet’i bölmek için 30 yıldır terör estiren bir örgütün sempatizanı olup çıkmaları, siyaset manevrası olarak adlandırılmanın ötesinde ilkesiz bir politik ekseni işaret ediyor.

 

Bunun şaka kaldırır yanı yok elbette ama maalesef gerçek durum böyle. Bunun siyasi bilinçte yaşanan bir melezleşmeden kaynaklandığını öne sürenler var; ben sorunun çok derinlerde olduğunu düşünüyorum. Siyaset bilimcilerin, psikiyatrların, hatta tarihçilerin kafa kafaya verip bunu incelemesi gerekiyor. Yoksa Cumhuriyet, Hürriyet ve Sözcü gibi gazeteler, daha uzun süre okurlarını “Atam izindeyiz” diye yola çıkarıp bir imamın yolundan, silahlı bir örgütün peşinden sürüklemeye devam eder.

- Advertisment -