Le Monde’un bu başlığı (La guerre secrète de la France en Libye) ve Nathalie Guibert’in imzasını taşıyan bu haber analiz, içeriği kadar savunma gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle soruşturma konusu olması bakımından da ilginç. Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın talimatıyla yayımlandığı gün açılan soruşturmayı bakanlığa bağlı Savunmanın Korunması ve Güvenliği Müdürlüğü (DPSD/Direction de la protection et de la sécurité de la Défense) yürütecek. Le Drian’ın haberin içeriğine girmeden basına yaptığı açıklamaya göre, “gizli operasyonlar yapıldığında, operasyonların ve icra edenlerin güvenliği açısından açıklanmaması esastır”.
Kuşku yok ki Bayan Guibert’in haberi, Türkiye’de kamuoyunu hükümet aleyhine etkilemek amacıyla kullanılan MİT TIR’ları olayını hatırlatıyor. Devletin sınır dışında yürüttüğü bir operasyon TIR’lar durdurularak engellendiği gibi, gizlilik ilkesi de, ortaya atılan IŞİD’e silah gönderildiği gibi asılsız iddialarla tümüyle çiğnenmişti. Sonra TIR’ların Türkmenlere yardım götürdüğü anlaşılmıştı. Guibert’in haber analizini Türkiye’deki bu tartışmayı akılda tutarak değerlendirmekte yarar var doğal olarak.
Guibert, yukarıdaki başlıkla çıkan yazısına, “Fransa’nın İslam Devleti örgütünün (Daesh) tehdidi karşısında benimsediği çizgi, çok keskin, gizlenmiş, hatta gizli eylemlerle hazırlanmış nokta atışları” cümlesiyle başlıyor. Ardından ismini vermediği Savunma Bakanlığı’nın üst düzey bir yetkilisinin şu sözlerini aktarıyor: “ yapılacak en son şey Libya’ya müdahale etmek olurdu. Açık askeri angajmandan kaçınmak, gizli hareket etmek gerekiyor.”
Fransa’nın bu gizli operasyonunun nedeni Libya’da giderek artan bir Daesh mevcudiyeti saptamış olması. Amaç savaş kazanmak değil, terör örgütünü vurarak burada güçlenmesini frenlemek. Son aylarda Suriye’de sonlarının yaklaştığını düşündüğünden olsa gerek bu ülkede yuvalanmaya başlayan Daesh’e karşı, Fransa, ABD ve Büyük Britanya ile birlikte hareket ediyor. Guibert’in deyişiyle Cumhurbaşkanı Hollande’ın belirlediği bu eylem çizgisi, resmi olmayan askeri kuvvetlerle (özel kuvvetler) yürütülüyor.
Bu tür bir gizli savaş yürütülmesinin asıl nedeni ise, Libya hükümetinin ülkede ABD, Fransa, Büyük Britanya ve İtalya askeri güçlerinden oluşan bir uluslararası koalisyona sıcak bakmıyor olması. BM Güvenlik Konseyi’nden alınmış açık bir görev talimatı (mandat) bulunmadıkça bu tür bir askeri müdahale mümkün değil elbette.
Guibert’in özel kuvvetler içinden aldığı anlaşılan bilgilere göre, Daesh üzerinde gizli savaş yöntemleriyle baskı yapmanın da bazı riskleri var. Daesh tehdidi komşu Tunus’a, hatta Güney Avrupa’ya kayabilir. Çünkü Libya’daki mevcudiyetiyle Daesh ilk kez bir sahile de kavuşmuş bulunuyor.
Güçlendirilmiş gizlilik
Nathalie Guibert, bu ara başlık altında, Amerikan Hava Kuvvetlerinin Daesh’e yönelik son nokta atışlarının yanı sıra Fransız özel kuvvetlerinin kullanılmasıyla ilgili de bilgiler veriyor. Bu ikinci konuda danıştığı bir uzmanın özel kuvvetlerin “Cumhurbaşkanı’nın manevra yeteneği arttıran bir egemenlik aracı” olduğuna ve “giderek daha saydamlaşan dünyada devletlerin bilinmeyen ve üstlenilmeyen şeyler yapmasının gerekliliğine” ilişkin sözlerinin altını çiziyor. Bilindiği gibi, yarı-başkanlık sistemiyle yönetilen Fransa’da doğrudan halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı’nın dış politika ve savunma alanında yürütmeye ilişkin yetkileri var. Uzmanın sözlerini bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
Fransa’da özel kuvvetlerin bağlı olduğu Dış Güvenlik Genel Müdürlüğü (DGSE/Direction Générale de la Sécurité Extérieure) son dönemde yeniden yapılandırıldı. Mevcudu 850’den 2019 itibariyle 7000’e ulaşmak üzere arttırıldı. Başında yaş haddi (67) dolduğu halde görevi Hollande tarafından 2017’ye kadar uzatılmış olan Büyükelçi Bernard Bajolet bulunuyor. Bajolet’nin “2025 Stratejik Planı” nı tamamlaması bekleniyor.
Bajolet bu göreve eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin ulusal istihbarat koordinatörlüğünden geldi. Guibert’in danıştığı uzmana göre Sarkozy, her şeyin önünde sonunda ortaya çıkacağı düşüncesiyle “açık operasyonlar” yöntemini benimsemişti. Hollande ise DGSE’nin gizli operasyonlarının güçlendirilmesinden yana bir tutum izliyor. Bajolet’yi de bu yönde reform yapması için görevlendirmiş bulunuyor.
Geleceği hazırlamak
Guibert, bu ara başlık altında, Fransa’nın Daesh’e karşı elindeki tüm imkânları kullandığını belirtiyor. Bunun 13 Kasım Paris saldırılarına cevap niteliğinde olduğunu ve ileride gerekirse çok daha geniş operasyonların hazırlığı olarak görülmesi gerektiğini, askeri kaynaklara atfen vurguluyor.
Kamuoyuna açıklamayan bu vur kaç (hit and run) operasyonlarının amacı, “Daesh’in 3-5 bin civarındaki militanlarını sürekli gözlemek, kontrol altında tutmak ve mümkünse hazırlanacak yeni suikast planlarını boşa çıkarmak” olarak tarif ediliyor.
Bayan Guibert’in Savunma Bakanı’nın hoşuna gitmeyen bu yazısı aslında barış ve insan hakları çağının başlangıcı olmasını dilediğimiz XXI. yüzyılda terör örgütleri aracılığıyla yürütülen savaşlara karşı geliştiren yeni savunma mekanizmalarını ortaya koyuyor. İçeriğinde Türkiye’deki MIT TIR’ları olayında olduğu gibi mensubu olunan devletin aleyhinde bir kara propaganda yok; aksine bu yeni savunma mekanizmasının gizlilik içinde işlemesinin gerekli olduğu vurgulanıyor. Ama insanlığın 15 yılını geride bıraktığı yeni yüzyılda varmış olduğu bu nokta gelecek için hiç ama hiç umut vermiyor.