HDP'ye söyleyecek çok sözümüz var. Mutlaka onların da bize…
İki Eşbaşkan hapiste. Neredeyse bütün belediye başkanları görevden alındı, hapse atıldı. Tutuklu parti yöneticilerinin sayısını hesaplamak bile imkansız görünüyor son aylarda.
Türkiye, 2019 seçimlerini "bir dönüm noktası" olarak tartışıp duruyor. “Tek bir oyun bile tayin edici önemde olduğu” yönünde hesaplar yapılıyor.
Buna rağmen, yaklaşık yüzde 10 civarında potansiyeli olan HDP'yi son günlerde dinleyen yok. Haklarında gazetelerde doğru dürüst bir haber çıkmıyor. TV kanalları onlara tamamen kapalı.
11 Şubat'ta kongreleri var. Yeni Eşgenelbaşkanlarını ve yöneticilerini seçecekler. Geleceğe ilişkin neler yapabileceklerini tartışacaklar. Bunca gerilimli ortama, tutuklamalara rağmen, kamuoyu yoklamalarında, hâlâ barajı aşmaları mümkün görünüyor.
Bu meseleyi yalnızca terör-bölücülük gibi kavramlar üstünden anlamanın veya çözümlemenin mümkün olamayacağı ortada. Oy veren, destek veren milyonlar bulunuyor. Bir sosyolojik gerçeklik, bir kimlik talebi…
Şiddetle sınır
Bu siyasi hareket, bir misyon hareketi. Çözülemeyen Kürt meselesi, yasal olan siyasi örgütlenmeler yarattığı gibi, şiddet ve terör eylemlerine başvuran kanlı örgütler de ortaya çıkardı…
PKK, silah gücüyle bölgedeki yasal siyasi hareketler üzerinde hegemonya kurdu. HDP, bu periferinin dışına çıkamadı. Yasal mücadele tercihiyle, şiddet arasında sıkışıp kaldı…
Onlar, son ve en büyük açmazı, hendekler konusunda yaşadılar. Önce PKK'nın hazırladığı plana, eleştirel duruş göstermeye çalıştılar. Kandil'den gelen sert uyarı, geri adım atmalarına yol açtı. PKK'nın stratejisinin dışına çıkamadılar. Hem bölge halkı, hem de HDP, çatışmadan ağır yaralar aldı.
Kongrede ne olabilir?
Çözüm süreci, öz itibariyle, yerinde ve doğru bir perspektifti bence. En çok Kürtlerden destek geliyordu. Temel proje ve ana fikir, “PKK'nın Türkiye'de silahlara son vermesi”ydi. Onların deyişine göre, "Artık siyasi mücadele dönemi" başlıyordu.
Bir kardeşlik ve umut havası gelişmekteydi. Çözüm sürecini asıl olarak PKK dinamitledi.
Eğer çözüm isteselerdi, "silahlı güçlerinin Türkiye'yi terk etme sözü"nü koşulsuz uygularlardı. Bahanelere sığınmazlardı.
HDP Kongresi'nin, "bunun asıl sebebi devlettir" noktasına takılıp kalmak yerine, ciddi bir eleştiri-özeleştiri yapma cesaretini göstermesi, önem taşıyor. Zor ve ciddi günlerden geçiyoruz. Kürt meselesi, bölgenin çözülmeyen derdi olarak, orta yerde duruyor.
Yasal zeminde ısrara, şiddeti reddeden siyasete ve hak temelli çözüme sarılmaya ihtiyaç var. HDP'nin ağır bir sorumluluğu bulunuyor.