Ana SayfaYazarlar“Hayır diyen kadınlar”

“Hayır diyen kadınlar”

 

Evet, ben 16 Nisan referandumunda bu grupta yer alıyorum.

 

Çünkü…

 

Birincisi, 15 Temmuz sonrası ülkenin yönetiminde otoriterliğe, ırkçılığa, kişi kültü oluşturmaya doğru büyük bir sapma oldu. Bu hal ve gidiş, zaten uzun süredir kentli kesimlerin yaşam tarzı ve alanlarını tehdit eden, ancak toplumsal bir mesele olarak dönüşümünün zamana yayılması için mücadele ettiğimiz dinî muhafazakârlığın daha ağırlaştırıcı koşullarda ortaya çıkmasına neden oldu.  Böylesi bir kuşatılmışlık kabul edilemez.

 

İkincisi, anayasa teklifinin demokratik teamüller açısından büyük sorunlar taşıyan maddelerinin içeriği bazı Serbestiyet yazarları (Gürbüz Özaltınlı, Halil Berktay) tarafından dile getirildi. Yeni anayasa, görülüyor ki,  “tek adam” rejimini, “keyfi”liğini ve “kişiye özel”liğini güvence altına alıp, asırlardır ve bugüne değin verilen demokrasi mücadelesinin kazanımlarının çok gerisindeki bir sistemi yeniden dayatıyor. “Bu ülke başka türlü yönetilemez, ancak sıkı ve otoriter bir rejimle zorlukların üstesinden gelinir” mantığıyla, bu “sıkı” rejim yeni bir değermiş gibi halkın önüne sürülüyor.

 

Üçüncüsü, iktidar tarafından dindar ve muhafazakâr kesimler arasında “bu son şansımız” korkusu yaygınlaştırılıyor.  Evet, bugüne değin muhalefetin sert dili ve tutumu nedeniyle dindarlar yeni yeni kazandıkları toplumsal konumu kaybetme korkusunu hep yaşadılar.  Ve buna göre sandığa gittiler. Eleştirilerini erteleyip kendi açılarından daha yaşanılır bir ortamı savunmayı öne aldılar. Sonuçta, muhafazakâr kesimlerin kemikleşmesine ve eleştirel siyasi tutumu alamamalarına; insan hakları ve özgürlükler, bir arada yaşama gibi demokratik değerleri benimseyememesine, muhalefetin aşağılayıcı, dışlayıcı, üstünlük iddiasındaki tutumu neden oldu. Ancak bu korkudan yararlanıp otoriter bir tek adam rejimi tesis etmek fırsatçılıktır. Kabul edilemez.

 

Dördüncüsü, iktidara yakın medya ve kanaat önderlerinin “evet” için yalan ve toptancılığı, gözden kaçırmave örtbas etmeyi rehber edinen gayri ahlâkî argümanları; çoğunluk oyuyla bütün bunların yapılabilir olduğu, ilkesini tamamen hiçe sayan bir rejimi savunmaları, AKP’nin siyasi ve ideolojik sınırlarını belirgin bir şekilde gözler önüne serdi. 

 

Beşincisi, iktidarın bir zamanlar mazlum olanların eline geçtiğinde kendilerine yapılan zulmü gözünü kırpmadan karşı tarafa yapabileceklerinin acı deneyimini bir kez daha açık seçik yaşadık.

 

Altıncısı, bu anayasa değişikliği taslağında azınlıklaştırılmış Hıristiyanlar, Yahudiler, Ermeniler ve hakları için mücadele eden Kürtler yok sayılmıştır. Türkçü milliyetçilik ve tekçi zihniyet bu taslakta mündemiçtir.  

 

Yedincisi, bu anayasa değişikliği taslağında kadınlar yok sayılmıştır; kadınlar, feministler ve LGBTİ bir kez daha yok mertebesine indirilmiştir. 

 

Ve son olarak, mesele benim için başkanlık sistemi ya da parlamenter sistem değil, “Türk tipi başkanlık sistemi”nin aldığı haldir.  

 

İşte, asgari bu nedenlerle “Hayır Diyen Kadınlar”ın kamuoyuna açıklanmış bulunan ve internette dolaşan bildirisi beni de ifade ediyor.  

- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik