Ana SayfaYazarlarHDP’ye güvenelim mi?

HDP’ye güvenelim mi?

7 Haziran seçimlerinde, şimdiki halde “oy vermeme” protesto pozisyonuma geri dönmeyi düşünüyorum. Bu kararımı değiştirecek olan HDP’nin seçim bildirgesi, seçimlerdeki tutumu ve ana hattı olabilir. Kürtlerle duygudaşlığım neticesinde son yıllarda HDP’ye oy vermiş bir kişi olarak bu kez, 7 Haziran seçimlerinin dönüştürücü büyük öneminden ötürü seçicilik şıkkımı kullanacağım ve ölçütlerime uymadığı takdirde HDP’ye oy vermezsem içim acımayacak ya da kendimi suçlu hissetmeyeceğim. Bu seçimler için kriterlerim var ve artık “Hadi bu sefer de vereyim oyumu, belki gelecek seçimlere kadar iyi bir şeyler yaparlar,” tutumumu bırakıyorum ilk kez. Artık, kriterlerimin bir yarısıyla oy verip ondan sonra da umutsuzca ve düş kırıklığı içinde beklemeyeceğim, bu bekleme çilesini bundan böyle reddediyorum. Oy vermemek bu beklentilerden iyidir. Hiç değilse mücadele gücü verir, oyumun sonuçlarının sorumluluğunun taşıdığı ağırlık bir yana…Sözün kısası, bundan böyle HDP için benim oyum “cepte” değil. Son geceye kadar ölçütlerimi tartıp ona göre karar vereceğim. Madem barajı aşma konusunda iddialılar ki bu son derecede doğru bir iddia, o zaman iddialarını görelim. Aslında bugün HDP’nin sadece “barajı aşma” iddiasını destekliyorum. Ama bunu nasıl yapacağını sormamın ve sorgulamamın zamanı geldi artık diye düşünüyorum.Oyumu iki eşit parçaya bölüyorum. Matematiksel olarak bunlar birbiriyle ilintili. Birinci yarı HDP ne yaparsa değil, ne yapmazsa oyumun yarısını alabilir sorusunun cevabı. İkinci/diğer yarısı ise seçmene vereceği sözler ve seçimdeki tutumları ile ilgili. Birinci yarıyı, yeterli tutumları sergilediği için aştık diyelim-ki bundan şimdilik hiç emin değilim, ikinci yarı için bana yeterli güveni verip veremeyeceği de yine HDP’nin performansına bağlı.HDP’nin işi asıl bu yönden yani esastan zor. Ama zor görevler bu tür bir partide önemli hamleleri de getirir. O halde bugüne değin güven vermeyen çizgisini aşıp aşmaması, HDP’nin barajı aşma hamlesine, partiyi ve siyasetini demokratikleştirme ve dönüşüm hamlesinin eşlik edip etmeyeceğine bağlı.Bu yönden bakıldığında HDP’nin bugüne kadarki performansı sınıfı geçemez.Peki şimdi kısaca oyumu oluşturan parçaların ne olduğunu anlatmaya çalışayım.İlk yarı, yani HDP’nin neleri yapmamasını istiyorum. Bu cümleden olarak taleplerim, bugüne değin HDP’den orta düzeyde, yeterince ve hiç göremediklerimdir.Bunların belki ilklerinden biri “açıklık,” “netlik” ve “dürüstlük” olurdu. Yani ahlaki üstünlük. Artık bundan böyle ben netlik ve dürüstlük istiyorum. Kendinize zarar vereceğini bile bilseniz dürüst olabilmek melekesini ve ahlakını edinmek. Ben birbiriyle tutarlı sözler ve net tutumlar bekliyorum. Siyasetin dehlizlerinde kaybolmayan ve oyunlarına feda edilmeyen bir netlik ve dürüstlük. Kendine ve başkalarına karşı dürüstlük. Siyasi kültürün ve tarz-ı siyasetin çıtasını bir hayli yükseltmek ve genel geçer değerlere, kısa vadeli kazanımlara, çıkarlara prim vermemek. Türkiye’nin siyasi tarihinde bu tarzı benimsemiş yüz aklarımız da var. Ataerkilliklerine ilişkin eleştirilerim baki kalmak üzere. Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi gibi mesela. Mehmet Akif Ersoy gibi mesela. Rıza Nur gibi mesela… Tarihimizde Kürt, Alevi, Ermeni, Rum, Yahudi, Müslüman ilh. etnik kimlik, ideolojik yönelim ve inanç cemaatlerinden, ya da eski tabirle “millet”lerden gelen daha nice değerlerimiz var. -Bugünlerde bu insanları ortaya çıkarmak için çalışıyorum.- Bugün seçkinler hariç Türkiye halklarının büyük çoğunluğunun bu değerleri yaşam tarzıyla ve kritik anlardaki siyasal seçimleriyle bugüne taşıdığını düşünüyorum. Halka güveniyorum ama siyasetçilere güveniyor muyum, işte soru bu.İkincisi bugünkü sol dahil seçkinlerin ve çıkar gruplarının tarz-ı muhalefetinin sefilliğinden, yıkıcılığından, yalan ve dolanından uzak durabilmek ve araya açıkça tanımlanmış bir mesafe koyabilmek. Küresel ölçekli saldırıları göğüsleyebilmek, bu bağlamda son tecrübemiz “Paralel” örgütün tüm operasyonlarına açık etmekten de öte karşı çıkmak ve daha yaşanılası bir dünya için bu topraklarda üstümüze düşeni yapabilmek. Solun kaybetmekten kavrulmuş haldeki vizyon ve ahlak eksikliğine ve seçkinlerin travmatik, ne yapacağını bilemez hallerine “değerler”miş gibi bakmamak. Ülkedeki ve dünyadaki çürümekte olan çıkar gruplarına göz kırpmamak.İkinci yarı: Ne bekliyorum? Bu temellerde kaçmadan, yan çizmeden, başını kuma gömmeden Türkiye’yi demokratik bir ortama kavuşturacak “yeni” sözleşmeyi yani anayasayı yapabilmek için çaba sarf etmek. Böyle bir anayasa bölgemizin Ortadoğu, Afrika, Güney Amerika ve Asya’nın mazlum halkları için de umutların yeşermesinin başlangıcı olabilir. Uzun vadeli ve genel olarak Türkiye ve dünya halklarının ve sonuçta memleketin yararına düşünmek ve buna göre hareket etmek. Bu hedef minimal bir programla da başarılabilir. Dahası bu ülkenin gerçek, eleştirel tarihine doğru yaklaşmak ve yalana dayalı resmi tarihin eleştirisiyle bugünleri anlamamızı sağlayacak vizyona sahip olmak. En az Birinci Dünya Savaşı’ndan başlayarak yakın tarihin yeniden ve hakkaniyetli bir analizi, 1914-1918’de zorbalıkla oluşturulan ve yalnızca büyük devletlerin çıkarına çalışacak olan dünya düzenine itiraz edebilmek demek. Yeni bir anayasa, kapsayıcı bir tarihi eleştiri olmadan yapılamaz zira.Dahası değerlere ve ahlaka dayalı siyasetler üretmek. Bir örnek vermek gerekirse CHP’yi destekleyen, Birikim grubundan ama Paralel yapının operasyonel gazetesinde yazabilen ve “Umarım CHP bu seçimlerde değer siyasetine yaklaşmaz” gibi bir görüşü benimseyenlere karşı, tam da bu anda değerleri savunabilmek… Bu gibi kişiler büyük ihtimalle, “değerler” söz konusu olunca CHP’nin baştan kaybedeceğini herkesten çok daha iyi bilirler.Aslında bütün bu beklentilerimin boşunalığını şimdiden itiraf etmem gerekir. Zira HDP aslında tam da karşıtı olduğum, yukarıda özetlediğim negatif özellikleri taşıyan siyasal dokunun bir yan ve gecikmiş ürünü. Bu bağlamdan kopması için önce kendi içinde devrim yapması gerek… Buna niyet etse bile dört beş ay gibi bir süre yeterli olamaz, üstelik bunu önleyecek, onu geriye çeken, hazıra konmuş bir eril küçük burjuva Türk solu var içinde… Ama en azından bir vizyonu olur.Bu kriterleri yerine getirmeden de HDP barajı aşabilir ve seçimi kazanabilir. Ama sadece seçim kazanır.

- Advertisment -