Devlet güçlerinin, Paralel Yapı'nın ve siyasi iradenin Hrant Dink cinayetindeki rolleri, sorumlulukları, hesapları ya da ihmalleri aydınlanıyor.
Aradan 8 yıldan fazla bir süre geçti. Milliyet’ten Tolga Şardan'ın yeni ulaştığı bilgiler, Dink cinayetinin tam anlamıyla bir devlet cinayeti olduğunu doğruluyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, yeniden açılan dosya, bu gerçeği yüzümüze çarpıyor.
Yeni bilgiler
Tolga Şardan'ın haberini özetlersek, ortaya çıkan bilgiler şöyle: Olay yeri çevresinde konuşlu olan ve cep telefonlarının çalışmasını sağlayan baz istasyonlarının yerinin olaydan bir süre sonra değiştirildiği saptandı. Ancak savcılığın olayın üzerine yeniden gitmesiyle, sonunda telefon kayıtları TİB’ten elde edilebildi.
Bu kayıtlar şu gerçekleri netleştirdi: Hrant'ın öldürülmesinden hemen önce cinayetin işlendiği çevrede, 6 kamu görevlisinin bulunduğu anlaşıldı. Bunlardan ikisi İstanbul ve Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’nda görev yapıyor. İstanbul Jandarması adına orada bulunan astsubayın kimliği saptandı.
Ayrıca, bu kayıtların ışığında Trabzon Emniyet İstihbarat Şubesi’nin eleman olarak kullanılmasına son verdiğini iddia ettiği Erhan Tuncel ile temasın cinayet anında da sürdüğü anlaşıldı. Tuncel’in elemanlıktan çıkarıldığı iddia edilen tarih ile Dink’in öldürüldüğü gün, Trabzon İstihbaratı ile Tuncel arasında 34 telefon görüşmesinin gerçekleştiği günyüzüne çıktı.
Silinen kayıtlar bulundu
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Gökalp Kökçü tarafından yürütülen ve iddianamesi tamamlanma aşamasına gelen soruşturmada deliller yeniden incelendi. Bu incelemeler sırasında bazı eksiklikleri tespit eden savcılık yeni bir ekip oluşturup, kamera görüntüleri ve telefon HTS kayıtlarını detaylı incelemeye aldı.
Darbeciler, Paralel Yapı
Bir kolektif sorumluluk ortaya çıktı: Emniyet İstihbarat Daire Başkanı olan Paralel Yapı'ın kilit adamlarından Ramazan Akyürek'in kayıtları silmesi, dikkat çekici noktalardan biri. Yapılan araştırmaya göre; İstanbul ve Trabzon Jandarma Komutanlıkları’nın cinayetten haberdar oldukları, cinayeti yerinde izlettirdikleri belirlenmiş durumda. İddianameyle birlikte İstanbul ve Trabzon Emniyeti’nin katkılarını daha ayrıntılı bir şekilde görebileceğimiz anlaşılıyor.
Gerçekle yüzleşmek, hesap sormak
İddianame önümüzdeki günlerde sanırım mahkemenin onayına sunulacak. O zaman bilgileri daha ayrıntılı değerlendirme imkanını bulacağız. Şu anki bilgilerimizin çok ötesinde bağlantılarla da karşılaşmamız mümkün.
2007 yılında Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a şöyle bir soru yöneltmiştim: "Ortaya çıkan bilgi ve belgeleri değerlendirdiğimde, arkadaşım, meslektaşım Hrant Dink'i devlet içindeki güçler öldürdü. Bu konuda sizin nasıl bir değerlendirme yaptığınızı merak ediyorum." Erdoğan'ın cevabı da ilginçti: "Beni de aynı güçler hedef alıyorlar."
İktidarın sorumluluğu
Tayyip Erdoğan'ın o günkü cevabı, dönemin gerçeği olarak anlaşılabilir. Artık koşullar ve güç dengesi değişti. Darbeci Özel Harpçilerin, Paralel Yapı'nın ordu, polis ve yargı içindeki hegemonyası büyük ölçüde kırıldı.
Şimdi artık bu cinayette kimin ne sorumluluğu varsa, ortaya çıkarılmasını bekliyoruz. 8 yıl önce, herkesin gözü önünde işlenen ve Türkiye'yi bir kargaşaya sokmayı amaçlayan cinayetin, bu iktidar tarafından aydınlatılmasını talep ediyoruz.
Sevgili Hrant Dink, Cumhurbaşkanlığı seçiminin olduğu 2007 yılının, bir hesaplaşma yılı olduğunu darbecilerin harekete geçebileceğini görmüş ve bunu dile getirmişti.
Artık siyasi sorumluluk siyasi iradede. Görev ise yargıda. Paralel Yapı'nın bu olaylardaki parmağı ortaya çıkarılmalı. Darbecilerin, nasıl cinayeti adım adım izledikleri, bu tezgahın bizzat örgütleyicisi oldukları konusundaki bulgular, bütün ayrıntılarıyla aydınlatılmalı. Arkalarındaki güçlere uzanacak ciddi bir irade gösterilmeli.
Tabii, burada şimdi hala sorumlu mevkilerde bulunanların da iktidarın kayırmasına neden olmadan hesap vermeleri gerekiyor.
Demokrasi için, gelecek için
Artık Hrant Dink'i geri getirmek mümkün değil. Onun acısıyla yaşamaya devam edeceğiz.
Katillerinin ve azmettiricilerinin gereken cezaya çarptırılması, cinayet tezgahçılarının bir daha böyle cinayetlere kalkışamayacağı bir sonuç elde edilebilmesi Hrant'a karşı borcumuzdur.
Kendi gazetecisini öldüren, ülkeyi bir kargaşa içine sokmayı hedefleyenler kimse, hepsinin üzerine gidilmesi gerekiyor.
Cinayetin tam anlamıyla aydınlatılması, devlet içindeki cinayet şebekelerinin ortaya çıkarılması; demokrasiye ulaşmamız, insan haklarına saygılı bir sistem kurabilmemiz ve Hrant'a borcumuzu ödeyebilmemiz için şart.
Hrant Dink dosyası, devlet içinde hala ciddi bir hesaplaşmayı önümüze koyuyor.