Üst-başına öte-beri almak üzere büyükleriyle alışverişe çıkmak her çocuk için etrafı tanıma anlamına da gelen bir gezinti deneyimidir. .jpg)
Her zaman ona eşlik etmese de seyir de yetişkinliğe geçişte iç dünyanın dışına çıkarak dünyayı keşfetmenin hatta iç dünyayı da anlamanın en elverişli yolu.
1-60’dan 80’e: İstiklal/Taksim’den Cumhuriyet/Şişli’ye
Benim gibi onlarını [teenage] 60’larda yaşayanlar için o deneyimin yeri hala İstiklal caddesiydi. Caddenin ortalarındaki Vakko başlıca röper .jpg)
.jpg)
Dijital çağı çocuklardan okumuyor diye şikayet edilmesine aldanılmamalı, kitap diye okunan,Tommiks,Teksas vb.; .jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
Fitaş-Dünya pasajında 70’lerde açılan Mudo yerli genç giyiminde bir dönüm noktasıydı. 80’lerde Taksim’de hemen açılan Vakkorama, .jpg)
Maçka vadisi cepheli Hilton’un arkasında, solda Taksim yönünden, sağda Şişli yönüne akan Cumhuriyet caddesinde Elmadağ-Harbiye mevkii.
Solda Cumhuriyet Cad. Harbiye-Şişli arası, sağda Cumhuriyet Cad.Taksim-Harbiye arası.
70’lere doğru İstiklal, Cumhuriyet Bulvarı üzerinden Osmanbey Şişli’ye doğru uzadı. Şişli-Beymen öbür uçta röperleşti. Gençler de ortalarda. .jpg)
.jpg)
Teşvikiye’deki Konak sineması, Beyoğlu ve Şişli sinemaları kalabalığı ve hengâmesinden uzak görece sakin ortamdı. Pasajı da olmadığından .jpg)
Rus lokantası Rejans, Hacı Abdullah ve Hacı Salih; Beyoğlu’nun gözde lokantaları, Yakup ile Refik müdavimleriyle dolu meyhaneleriydi. Zorlu’da Eataly, City’s’de Mahalle misali, AVM’lerin yeni trendi, yiyecek içeceği perakendesiyle katlara da yayılmış şemsiye markalarda toplamanması oldu.
2-1980’den 2000’lere, Sokaktan AVM’ye; büyük sinemadan cebe
Onlarını 80-90’larda sürenler için bu alışveriş ve seyir deneyiminin yeri daha da ileri, Levent-Etiler-Nispetiye caddesine sıçramıştı. Oranın da odağı hemen 90’lar başında çabucak Akmerkez oluverdi… AVM, yorucu taşıt-arası sokak alışverişi yerine, derli-toplu ve tecrit bir ortamdı. Sinemalar da kitlesellikten çıkıp cepleşti. Buraya kadar kurduğum senaryo İstanbul’un merkezi yakası Beyoğlu ile sınırlıydı. Üsküdar Altunizade’de Capitol, Bakırköy’deki Galleria diğer yakaların yeni alışveriş deneyimi alanlarıydı. Demek ki halen 30 yaşın altındakiler hep AVM çocuğu olmuş. AVM’lerle birlikte büyük kitlesel sinema pasajı yani sinema yörüngesinde dükkan devri de kapandı.
Sosyal faaliyeti Beyoğlu karşısında görece durgunlaşmış Tarihi Yarımada merkezinin alışveriş pasajlı kitlesel sinema çifti, Çemberlitaş’taki İpek-Şafak’tı. Fatih’teki Renk, sükunetiyle Konak’ın muadiliydi. AVM’lerle, dükkan yörüngesinde cep sineması devri başladı.
Zorlu daha da atak davranarak devletin ihmaliyle iyice sönükleşmiş AKM’den rol çalacak bir hamleyle İş Kulelerini de geride bırakarak, .jpg)
.jpg)
2000 sonrasının çocukları en bolluk içindeki çarşı diye Zorlu’yu tanıyorlar ki, o da zaten Levert-Maslak’daki serinin Metrocity ve Kanyon ertesindeki son halkasıydı. Astoria da Maslak yerine Mecidiyeköy istikametine sarkan kollardan…
Sona doğru:
3-KAÇIŞLAR ve DÖNÜŞLER
A-UZUN ATLAMA
Ama 2000’ler sonuçta tüm küredeki gibi İstanbul’da da bir AVM dönemiydi ve AVM’ler sırf Beyoğlu yakasında bile Büyükdere Caddesi’nden etrafa saçılıp Cevahir olarak Şişli’ye, İstinye-Park olup Boğaz’a sıçradılar. Kadıköy-Akasya, Bayrampaşa-Axis, ise çevre yakaların yenilerine örnek.
TEM otoyolu Asya yakası kenarı “Meydan” ise otoyol kıyısı olması yanı sıra birçok bakımdan yenilikler içeren bir merkezdi: Bir kere sırf kapalı .jpg)
Becerikli bir çifte otoparkta bekleyen kamyonetlerden tutacakları birinin arkasını doldurup altyapısı hazır evlerine götürdüklerinde bir hafta sonu mesaisiyle evlerini pılı-pırtısıyla kurduktan gayri sonra zanaatkar peşinde koşmadan kendilerine yetecek yaşamı eviyle birlikte emekleriyle donatma imkanı…
.jpg)
.jpg)
Spor giyim-kuşamı gençlere has olmaktan çıkıp tüm kuşaklara yayılınca Decathlon gibi spor odaklı iri bir marka, Bayrampaşa, Ümraniye, Ataşehir gibi merkezlerle teması güçlü koordinatlara yerleşti.
Amerikan kovboyu malı jean’in muadili dayanıklı, kullanışlı Britanyalı avcı kılığı Barbour’u 70’leri parka-anorakla geçirdikten sonra biz de günlük hayatımıza yeni kuşaklarla birlikte kattık. Ayakkabıda Hush-Puppies’ten Camper’e meyilin, resmiyet karşıtı sivillikten sportifliğe geçişle bir ilgisi olsa gerek.
4-Büyüyen yakanın direnci: Hep Bağdat
Suadiye ve Atlantik sinemaları
Bütün bu 60’lar ertesi sürece aralıksız eşlik eden istikrarlı bir de Bağdat Caddesi oldu hep. Sinemaları Suadiye ve Atlantik, Divan’ın yanı sıra uzun caddenin de röperleriydi, Sinema alternatifi Kent veya Kadıköy-Altıyol’da Süreyya ile Reks’di.
Süreyya Sineması
B-DÖNÜŞLER
Evet asıl yenilik otoyol peyzajıyla çevre coğrafyaya sıçrayıp, sokakların almayacağı bir çeşitliliğe sahip olmalarında ama kentten uzaklaşmanın tersine merkezi yeniden yapılandırarak dönme eğilimi de var. Tam da bu otoyol alışverişi devrinde, Teşvikiye, hiç olmadığı derecede bir alışveriş merkezine dönüştü.
.jpg)
.jpg)
Dolmabahçe stadı ardalanında talep halinde geçici sirk ve lunapark alanı olarak kullanılan alan da alışverişi sinema kadar spor aktiviteleriyle de besleyen bir konseptle G-Mall adıyla artık aralıksız kullanılıyor.
Bomontiada Osmanbey’in ardına saklanmış bira fabrikası mirasından türeme çarşıdan ziyade toplantı, konaklama, yiyip-içme, sinemalı trendy bir aktivite odağı.
5-Sinemanın alternatifi: Maç
Sinemanın alternatifi evde de dışarıda da hep maç oldu: maç deyince de ağırlıkla futbol; 80’lere kadar, tek kanal (TRT) tek lig (Türkiye 1.ligi), tek cins (erkek) iki stad vardı. Dolmabahçe ve Ali Sami Yen. Aynı yere ardarda iki maç da düşebilirdi. Sonra herkes kendi stadını yaptı. Başakşehir’in bile stadı oldu.
Bile diyoruz da Liglerin taraftarlık profili, sevgili Tanıl Bora gibi romantiklerin umdukları gibi oligarşik üç büyük karşıtı ve kent takımı tekelleri .jpg)
.jpg)

.jpg)
Olimpiyat Stadı
Olimpiyat stadı gibi içlerinde mimari ve tesis performansı olarak en ele geliri, Olimpiyat stadı âtıl dururken makroform ölçeğinde iki adım ötesine yeni büyük stad yapmanın hesapsızlığıyla bir de passolig denen manasız tedbirle stadların hepsi birden boşalması da cabası.
http://www.birikimdergisi.com/haftalik/8351/fakat-ne-yazik-ki-stat-bostu#.WTjseYWhnYX
80’lerin TV eşiği sonrasında futbolla ilişkiyi dönüştürecek başlıca gelişme de TV’den naklen yayınlanmaları oldu: TV’den seyir uzaktan da olsa rutin bir imkâna dönüşünce naklen yayın bütçesini futbolun başlıca mali kaynağı da yapacak kanallararası rekabet alanına dönüşüp Roberto .jpg)
Radyo yerine TV naklen yayını, evlerdeki maç izleme deneyimini de değiştirdi. Çocuklar kuralları daha çabuk öğrenip erkenden taraftar oldular. 5-6 yaşlarımda radyodan dinlerken saha görmemişliğimle ofsaytı sormak gafletinde bulununca babamın düştüğü çaresizlik hala gözümün önündedir. Anlatılması da öğrenilmesi kadar imkansız bir kuralın neden sürdüğünü anlamak mümkün değildi. Top takibine de alışmamış kulak dolgunluğu acemiliğimle .jpg)



.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)