Yapımı senelerdir devam eden Galataport kısmen de olsa açıldı. İstanbul Modern ve Karaköy kısmında çalışmalar devam etse de, Mimar Sinan Üniversitesi yani Fındıklı tarafı halka açıldı. Mini bir açıkhava alışveriş merkezini andıran Galataport’ta, giyim kuşam ve yeme içme dükkânlarının bazıları hizmet vermeye başladı. Yeraltı otoparkıyla bölgedeki park sorununa önemli ölçüde çözüm üretecek olan Galataport’a yaya olarak gidecekseniz, şimdilik Fındıklı tramvay durağında inerek ulaşmak daha mantıklı; Tophane tarafında kaldırımda çalışma var. Yeme içmede pahalı mekânların yanı sıra orta halli fast food ve kahveciler de var.
Mimari açıdan gayet güzel olan Galataport’un sahili yürüyüşe açık, sadece limana yanaşmış bir gemi varsa o geminin olduğu kısım portatif duvarla kapatılıyor. Bu ileri teknolojinin yokluğunda sahil (uluslararası liman, yani sınır kapısı gibi bir statüsü olduğundan) 200 yıldır halka kapalıydı.
Galataport’ta tuvaletler de çok temiz, telefon koymak için tuvalet kağıdının üzerindeki cam tabla iyi düşünülmüş, fakat lavaboda daha estetik olsun diye sıvı sabunun aktığı nokta gizlenmiş, görünmüyor; fotosel algılasın diye elinizi gezdirip duruyorsunuz.
Kaotik meydanda bir mola verme alanı
İstanbul’un en kaotik, en gürültülü noktalarından biri olan Mecidiyeköy’de, viyadüğün altındaki adacık İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından güzel bir şekilde düzenlendi ve açıldı. Küçük bir Beltur büfesi, sanat galerisi, kitabevi, ahşap oturma yerleri ve yeşil alanlarıyla bu nokta yıllar sonra ferah bir görünüme kavuştu. Kitabevinin haricinde bir de kitap ödünç alma noktası var. Birçok insanın aktarma noktası olan Mecidiyeköy bu sayede açık havada kısa bir mola verme, dinlenme alanına kavuşmuş oldu.