Kadıköy rıhtımına yapılacağı ilan edilen Cuma Camii’nin önce yeri sorun: Cuma camileri, esnafın kolay ulaşacağı şekilde çarşı dokusuyla temas halinde yapılırmış. Bu cami ise geniş rıhtımın uzak köşesine yerleşecek. Yani mevcut dokudan kopuk olacak. Şekilsiz boşluğa hiza versin diyeyse o kadar uzak köşeden buna gücü yetmez. 20 bin kişilik oluşu güçlendirmez, tersine güçsüzlüğü iyice ortaya çıkarır.
Kubbesinin de mimari dağarcıktaki yeri, o da ancak bir zorlamayla, Floransa Katedrali’ne Brunelleschi’nin çok özel tarihsel koşullarda bir innovation olarak yaptığı kubbe ile ilişkilendirilebilmenin bir adım ötesindeki limon sıkacağı şekliyse sürçme olacağı baştan aşikâr bir tercih. Kendi halinde çok kullanışlı ve güzel bir gereçtir ve Philippe Starck tarafından da en iyi şekilde yorumlanmıştır.
Herşey bir yana İstanbul’un sahil mücevheri Şemsi Paşa bu kadar mı görmezden gelinir?
Roma-Pantheon
Floransa-Santo Spirito-Brunelleschi
Beyazıt-İstanbul Üniversitesi-S.H.Eldem, E.Onat
Bir de o renk? Binaları keyfi renklere boyamak da bir yap-sat alışkanlığı. Hele ki anıtlar: Taş ve tuğla olmadıklarında ve mimari söz konusu ise renklerini sıvalarının harcındaki topraktan almalarına alışılmıştır…
İbadetin içeriği ve tipi: Cami, Cemevi, Kilise
Cami mimarisi konusunda epeydir söylemek isteyip de ya yine buradaki Kadıköy örneği gibi fazla iyimser konuşmaya teşvik etmeyen örnekler söz konusu olduğu ya da Cumhuriyetin iki ilham kaynağından ilki Çinici’lerin sürekli tehdit altında varlığını sürdürmüş TBMM camisi ve diğeri, devletin merkeziyetçi, otoriter çarklarında uygulanamadan heba olmuş Malatya Camii’ne değinmek durumunda kaldığımızdan ufuk açıcı laf söylemeye fırsat kalmayan ibadet kurumları mimarisi konusundaki söyleyeceklerimi dile getireyim: Mimaride şu iki karşıt durum da tasarımın işini zorlaştırır. İlki bina tipolojisinin zaman içinde pekişip fazla belirlenmiş olması. İkincisi, tersine yerleşik mimari kalıplara kavuşmamış olması. İlkinin tipik örneği Sinan tarafından Ayasofya örneğinden türetilip sağlam strüktürel ve hacımsal kalıplara kavuşturulmuş merkezi kubbeli cami. İkincininki yapısal bir strüktür ve hacim düzeni kalıbı oluşmayıp, mahalli cemaatlerin ibadete ayrılmış yerleri her seferinde pratik yaşamlarıyla şekillendirdikleri Cem evleri. Yıllar önce “Nasıl olabilir?” sorulu bir yarışma açılmış ve tatminkar pratik bir sonuç alınmamıştı. Geçende yine açıldı. Projeleri görmedim. Ama jüri üyesi bir dosttan yine hayal kırıklığı olduğunu öğrendim.
Her fikrin istisnası, her kanaatin şerhi olur: Merkezi kubbeli cami tipinin mimari yorumunu güçleştiren yapısal özelliği de dominant konumuyla küre formunun prizmalarla bitişmeye direnen şekli nedeniyle biçimsel eklemlenme güçlüğüdür. Yarım kubbelerle kademelenme çözümünün en rafine örnekleri de zaten Sinan’ın kendisince uygulanmıştır.
Ayasofya
Şehzade
Süleymaniye
Selimiye
Bazilikal kilise
Bu sorunu mimar olmayanlara anlatmanın bir yolu olarak da Akdeniz kültür havzasında yine zaman içinde en olgun nihayetlerine varmış kilise tipolojisi olarak üç nefli bazilika formunun formel bileşenlerinin alternatif eklemlenme olasılıklarına yatkınlığı gündeme getirilebilir.
Bir mimari yarışma: Büyükada Çarşı Camii
Ama, kapatmadan diyeceğim başka; birkaç yıl önce mimar okurlarla Büyükada’lılardan başkasının muhtemelen bilmediği Büyükada çarsının içindeki bitişik düzen bir parselde bir cami yarışması açılmıştı. Gelen projelerden yaptığım bir örnekleme bile genç kuşağın benim yapısal engel diye tanımladıklarımı yaratıcı şekilde aşmanın yolunu bulduğu örneklerle dolu. Sadece bir kulak/göz aşinalığı olsun diye değiniyorum.