Geçmişte Mesut Barzani’yi muhatap kabul etmeyen bir politikamız vardı. 2007 yılında bu politikadan vazgeçtik. Artık Barzani’yi ve temsil ettiği bölgeyi tüzel bir kişilik olarak kabul ediyoruz.
Ancak Barzani ile sadece “iyi ilişki” kuruyoruz. Ötesini hayal etmiyoruz. Oysa Türkiye-Barzani ilişkilerinde bir oyun planımız olmalı. Bu oyun planı da bir gelecek perspektifine dayanabilmeli.
Unutulmamalı ki ikili ilişkiler, “iyi ilişkiler” zemininden ortaklığa dönüştürülebilirse, ortak yarar inşa edebilir. Benim Türkiye-Barzani ilişkilerinde düşündüğüm ve önerdiğim gelecek modeli, konfederal entegrasyon modelidir.
Konfederal entegrasyon, Türkiye ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin ayrı tüzel kişilikler olarak ortak hareket etmesi, özlerini koruyarak birbirlerine entegre olması esasına dayanır ve üç boyut içerir: (1) Ekonomik boyut; (2) diplomatik boyut; (3) siyasal boyut.
Sınırlar ve gümrükler kaldırılmalı
Konfederal entegrasyonun ekonomi boyutu, ilişkilerin en önemli ayağı olup şu hususlarda ortak hareket edilmesini gerektirir:
* Türkiye ile Barzani yönetimi arasında sınırlar kaldırılmalı. Malların, hizmetlerin ve halkların vergisiz, vizesiz serbest dolaşımı sağlanmalı. Bunun hangi esaslar dahilinde olacağı tartışılırken, Benelüks benzeri modeller de düşünülebilir.
* Havayolu, demiryolu ve karayolu gibi ulaşım ağlarında tam entegrasyon yaratılmalı. Hava ve karayollarında entegrasyon neredeyse sağlandı. Ancak demiryolunda gerekli adımlar henüz atılmadı. Diyarbakır-Hewler-Süleymaniye arasında demiryolu inşası için gerekli çalışmalar zaman kaybedilmeden başlatılmalı; 7 milyar dolar tutarındaki projenin hayata geçmesi için iki taraf da yapıcı hareket etmeli.
* Mersin ve Adana’nın Bağımsız Kürdistan ile ulaşım entegrasyonu sağlanarak, üretilen mal ve hizmetlerin deniz yoluyla diğer bölgelere ulaştırılması teşvik edilmeli ve planlanmalı. Bu madde, bölgedeki sivil toplum örgütlerinin ortak talebidir.
* Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde üretilen petrol ve doğal gaz, uluslararası piyasalardaki değer üzerinden değil, Kürdistan serbest ticaret piyasasında işlem gören değer üzerinden Türkiye’ye satılmalı.
* Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin eğitim çalışmalarına destek sunulmalı. Devlet destekli bir üniversite açılmalı; diğer üniversiteler de şube açmalı.
* Hewler borsası ile İstanbul Menkul Kıymetler Borsası arasında geçişkenliği sağlayacak mekanizmalar yaratılmalı, benzen adımlar altın ve dövizde de atılmalı.
Sorumluluklarını hatırlatmak
Konfederal entegrasyonun diplomatik boyutu, dış siyasette ortak hareket etme ufkuna dayanır. Ancak hayata geçmesi ekonomik ve siyasal boyutlara bağlıdır. Türkiye, Barzani bölgesinin dış saldırılardan korunması için askeri caydırıcılık teşkil etmesi itibariyle hamilik rolünü üstlenmeli. Bu konuda karşılıklı taahhütler içeren bir anlaşma imzalanmalı. Bunun için Barzani bölgesindeki askeri üsler daha donanımlı hale getirilmeli.
Konfederal entegrasyonun en zorlu başlığı siyasal boyut olacak. Çünkü bu boyutta pek çok konu olgunlaştırılmayı ve aşılmayı gerektiriyor. Parlamentolar düzeyinde ortak toplantılar, bakanlıklar düzeyinde ortak çalışma platformları, Bölgesel Yönetimin kolluk gücünün eğitilmesi, organize edilmesi gibi mekanizmalar geliştirilebilir. Ayrıca sivil toplum örgütleri ve meslek odaları düzeyinde de bu işbirlikleri daha da derinleştirilebilir.
Siyasal boyut kurgulanırken masadaki en önemli konu PKK olacak. İlişkiler artık eski ilişkiler değil. Köprünün altından çok sular aktı. Ezberler bozuldu, tabular yıkıldı. Ancak bu, Barzani ile PKK konusu hiç konuşulmayacak, bu konuda sorumlulukları olduğu hatırlatılmayacak anlamına gelmiyor.
Türkiye’nin iki gerekçesi
Türkiye, Barzani’den iyi ilişkiler karşılığı PKK’nin Kandil’den çıkartılması konusunda kararlılık ve işbirliği istiyor. Geçtiğimiz günlerde bir panelde sohbet etme imkânı bulduğum, Türk Dışişleri’nin Irak masasında çalışan üst düzey bir yetkili, Türkiye’nin Barzani’den bunu isterken iki de gerekçe gösterdiğini söyledi. Birinci gerekçe şu: PKK’nin beyni, yani ana karargâhı yerli yerinde durdukça, sadece beynin emirlerini yerine getiren organlarla mücadele edilerek kesin sonuç alınamıyor. Organların işlevsiz olması için beynin de işler olmaması gerekiyor.
Üst düzey yetkilinin aktardığı ikinci gerekçe ise şu: “Barzani ile iyi ilişkilerin Türkiye’ye katma değeri yıllık 20 milyar dolar. Ancak PKK’nin yarattığı yıllık zarar 50 milyar dolar. PKK zarar veren konumda oldukça, Barzani ile iyi ilişkiler PKK gideri yüzünden reel bir kazanım yaratmıyor. O yüzden PKK ana karargâhının mutlaka Kandil’den ve Barzani’ye ait topraklardan çıkartılması ve etkisiz kılınması gerekiyor.”