Bir Laz ile bir Kürt birlikte idam sehpasına çıkarılırlar. Adet olduğu üzere cellât iki kurbanına da son dileklerini sorar. Evvela Kürt cevap verir: “Anamı görmek isterim” der. Cellât “Kabul” der ve Laz’a döner: “Peki, senin son arzun nedir?” Laz, cevaplar: “Kürt, anasını görmesin.”
Fıkra, bilindik. Çeşitli vesilelerle hatırımıza gelir. Bu kez aklımıza düşüren ise Türkiye’nin PYD’ye karşı tavrı.
Bir siyasetin en mühim başarı ölçütlerinden biri önüne koyduğu hedeflere ne oranda vardığıdır. Her siyasi tercih bir hedef gözetilerek yapılır. Siyasetçiler öngördükleri hedeflere yaklaştıkça başarılı, bu hedeflerden uzaklaştıkça başarısız sayılırlar. Türkiye’nin Suriye siyasetine bu perspektiften bakıldığında ortaya çıkan manzara özetle şöyle:
Ankara’nın Şam için belirlediği dört temel amaç vardı:
1- Esad’ı iktidardan düşürmek
2- Özgür Suriye Ordusu şemsiyesi altında örgütlediği muhalefeti yönetime getirmek
3- Türkmenleri korumak ve Suriye’nin yeni düzeninde onların söz sahibi olmalarını sağlamak
4- PYD’nin bir egemenlik sahası oluşturmasını, bilhassa Fırat’ın Batı’sına geçmesini ve sınırı boydan boya kaplayan bir Kürt koridorunun oluşmasını engellemek.
Meşruiyet debisi…