Ana SayfaYazarlarKürt seçmeni üzerinde yeni sosyoloji etkili olacak

Kürt seçmeni üzerinde yeni sosyoloji etkili olacak

 

KCK’nın 7 Haziran 2015 seçimlerinin hemen ardından hendek-barikat siyasetini başlatması üç önemli değiştirici-dönüştürücü sonuç yarattı. Bu üç sonucu “yeni sosyoloji” olarak tanımlayabiliriz.

 

(1) Hendek-barikat siyasetine kadar, icraat ve uygulamaları yüzünden ağırlıklı olarak devlet suçlanırdı. Ancak hendek siyasetinden sonra PKK de icraatı ve uygulamaları ile eleştirilmeye başladı.

 

(2) İlk kez, örgüte olan kızgınlık devlete olan kızgınlığı geçti. Örgütün amaca giden yolda sosyal maliyeti önemsemeyen tavrı, toplumsal yaşamda “kendilerine yeterince kulak verilmediği” duygusu yarattı.

 

(3) Eskiden çözümsüzlükten hep devlet sorumlu tutulurdu. Artık PKK de sorumlu tutuluyor. Daha önce barış denklemi şu şekilde kuruluyordu: “Örgüt barış isterken devlet barış istemiyor.” Denklem şimdi şu şekilde kuruluyor: “Devlet barış için bir adım atarken, örgüt neden barışı mümkün kılmak için iki adım atmıyor?”

 

Tercihlere yön verecek kriterler

 

Kürtler 16 Nisan referandumuna bu yeni sosyoloji ile gidecek. Hendek ve barikat siyasetinin oluşturduğu yeni sosyoloji, 16 Nisan referandumu üzerinde etkili olur mu? Sorunun yanıtını verebilmemiz için, önce Kürt seçmenin davranışlarını şekillendirecek dört önemli değerlendirme kriterine de eşzamanlı olarak göz atmamız; ardından, yeni sosyoloji ile değerlendirme kriterlerinin ne zaman, nerede ve ne şekilde etkileşime gireceklerine bakmamız gerek.

 

(1) Kürtlerin bilinçaltında “statüko kötü, değişim iyi” şeklinde bir refleks var. Zaten geçmişten bugüne yaptıkları tercihlere baktığımızda, statükoyu değil hep değişimi tercih ettiklerini görürüz.

 

(2) Kürt sorununda ateşten gömleği ancak karizmatik liderler giyebiliyor. Kürtler bu gerçekliği Özal ve Erdoğan deneyimlerinden biliyor. Bu kabul ve sezgi belirleyici rol oynayacak.

 

(3) Bölge insanında Türkiye’nin Suriyelileşebileceği yönünde ciddi bir kaygı var. Olası bir Suriyelileşmenin ise en büyük faturayı kendilerine keseceğinin farkındalar. Sandıktan “hayır” çıkması kaos ve istikrarsızlığın daha da artması olarak okunacak.

 

(4) Bölgede rasyonel düşünen, ortak yaşamayı iyi sentezleyen geniş bir kamuoyu oluştu. Halkın taleplerini heterojen çoğulluğu içinde göremeyen HDP, bu kamuoyunu temsilde başarılı olamadı. Bu da siyasal bir boşluk yarattı.

 

Evet ve çözüm süreci

 

Yeni sosyolojiyi mümkün kılan 3 maddelik değiştirici faktörler ile seçmenin davranışını anlamlandıran 4 maddelik değerlendirici kriterler 16 Nisan günü karşılaşacak. Bu karşılaşmada değiştirici faktörler, değerlendirici kriterlerin süzgecinden geçerek bir anlam kazanacak ve ortaya da olasılığı bir hayli yüksek şu sonuçlar çıkacak.

 

HDP’ye oy veren seçmenin yüzde 30’u gri alana çekilecek. Gri alandaki seçmenin bir bölümü sandığa gitmeyerek boykot kararı alacak. Diğer bölümü de tercihini “evet” olarak değiştirecek. Bu değişim özellikle Türkiye’nin batısında daha yoğun  olacak.

 

7 Haziran 2015 genel seçimlerinde, ana akım medyanın da katkısıyla, HDP’nin güçlendirilmesi, AK Parti’nin zayıflatılmasının demokratik çözüme güçlü bir katkı sağlayacağı yanılsaması oluşturulmuştu.  Çözüm süreci de asıl bu yanılsamanın kurbanı olmuştu. 16 Nisan’da, 7 Haziran seçimlerinin bir tür rövanşını oylayacağız. 7 Haziran seçimlerinde HDP’ye verilen her oy PKK'nin çözüm sürecinden uzaklaşmasına neden olmuştu. Bu referandumda da kullanılacak her “hayır” oyu PKK’yi yine çözüm sürecinden uzaklaştıracak. Ama her “evet” oyu da AK Parti’yi çözüm sürecine yaklaştıracak.

 

- Advertisment -