Ana SayfaGÜNÜN YAZILARI“Kuvvetli Bir Alkış” yapay zekaya nasıl çelme taktı?

“Kuvvetli Bir Alkış” yapay zekaya nasıl çelme taktı?

Berkun Oya’nın yazıp yönettiği Netflix dizisi ‘Kuvvetli Bir Alkış’ ı izleyince içime sular serpildi, bir rahatlama geldi bana. Kendi kendime dedim ki; Ey yapay zeka buna benzer bir eser çıkart da görelim aklını fikrini. Tabii ‘Kızıl Goncalar’ gibi bir dizi yazabilirsin, ‘İnci Taneleri’ ni yazman için üç sene de gerekmiyor, ama yaz bakalım ‘Kuvvetli Bir Alkış’ gibi bir dizi. Yazamazsın daha çok var ona. Evet sen de bile isteye saçmalayabilirsin, ama bu kadar tatlı bu kadar güzel saçmalayabilmen için o alınganlıklarla ve hassasiyetlerle dolu mayın tarlası gibi kültürel sınırlarda kimseyi incitmeden dolaşabilmen için çok zamana ihtiyacın var sevgili AI.

Geçtiğimiz yılın son günlerinde Elon Musk’a yapay zekanın ilerlemesiyle ilgili ne düşündüğü sorulduğunda şöyle dedi; “J.K. Rowling kadar iyi bir roman yazabilen, yeni bir fizik kuralı keşfedebilen ya da yeni bir teknoloji icat edebilen yapay zekaya üç yıldan az süre kaldı”

Fantastik de olsa ‘kahramanın yolculuğu’ nu esas alarak ilerleyen bir roman serisi Harry Potter. Yani Elon Musk doğru söylüyor. Bugünkü ilerleme hızıyla bir kaç yıl içinde böyle kahramanlar yaratabilir ve romanlarını yazabilir yapay zeka. Bu biraz korkutucu evet. Şahsen benim ürkmemin sebebi Musk’tan önce yapay zekanın vaftiz babası olduğu söylenen, nam-ı diğer ‘AI Godfather’ Geoffrey Hinton’un şu cümleleri;

‘’ Çok da uzak olmayan bir zaman sonra homo sapiens sapiens gezegenimizdeki en zeki ikinci varlık olacak. Eğer gerekli adımları atmaz ve çeşitli tedbirler almazsak Robot efendilerimize şimdiden selam olsun.’’ (ileride yapay zekalı Robotlar okur diye R’yi büyük yazıyorum.)

Bu bilimsel bir yazı olmadığı için kafa şişirmeden sadede geliyorum;

Berkun Oya’nın yazıp yönettiği Netflix dizisi ‘Kuvvetli Bir Alkış’ ı izleyince içime sular serpildi, bir rahatlama geldi bana. Kendi kendime dedim ki; Ey yapay zeka buna benzer bir eser çıkart da görelim aklını fikrini. Tabii ‘Kızıl Goncalar’ gibi bir dizi yazabilirsin, ‘İnci Taneleri’ ni yazman için üç sene de gerekmiyor, ama yaz bakalım ‘Kuvvetli Bir Alkış’ gibi bir dizi. Yazamazsın daha çok var ona. Evet sen de bile isteye saçmalayabilirsin, ama bu kadar tatlı bu kadar güzel saçmalayabilmen için o alınganlıklarla ve hassasiyetlerle dolu mayın tarlası gibi kültürel sınırlarda kimseyi incitmeden dolaşabilmen için çok zamana ihtiyacın var sevgili AI. 

O yüzden çelme dedim işte başlıkta. Şık bir çelmeyle suratının üstüne düşürmüş Berkun Oya yapaylığı. ‘Absürt humor’ yapay zekayı durduramazsa bile biraz zaman kazandırabilir belki bize. İnşallah diyelim. 

5 yaşındaki Metin karakteri kutuplaşmanın ne berbat yol olduğunu harika bir tiradla anlattıktan hemen sonra annesiyle babası, kavga ettiklerini anlamasın diye İngilizce konuşurken İzlandaca bir şiir okumaya başlıyor mesela. Yazarken ne kadar saçma geldi, eminim okurken de öyledir. Ama ne demiş Marcel Duchamp;

‘saçma zamanla anlam kazanır.’


Elbette absürt mizahın çokça örneği var edebiyatımızda da televizyonumuzda da ve sinemamızda da. Leyla ile Mecnun bunu devlet kanalında TRT’de yaptı  zamanında. O da böyle iyi gelmişti. ‘Kuvvetli Bir Alkış’ şimdiki zamanda taze taze yapıyor bunu. Ve sadece senaryosuyla değil rejisiyle, sanat yönetimiyle, oyunculukları ve sinematografisiyle de neredeyse kusursuz bir tv dizisi olmuş bence. Fatih Artman’ın oyunculuğuna ayrıca hayran olduğumdan dolayı adını anayım burada. 

Kuvvetli Bir Alkış çok leziz. Şahane bir yemek yapan bir şefin yaptığı işe benzer bence yönetmenin işi. Bütün malzemeler dozunda, su ve ateş kararında, sabırla pişirerek. Bu yüzden lezzetli bir yemek gibi geldi bana Berkun Oya’nın dizisi.

Diyaloglar saçmadan saçmaya giderken içim şişti. Klişeler üst üste saçma sapan peş peşe üstüme üstüme geldi kendimden de sıkıldım. Şişkinliğim sınıra gelirken aniden gelen küçük kahkalarla gazım alındı. Pişpişlenerek gazı çıkarılan bebek gibi hissettim. Uzun zamandır sosyal medya yoluyla da ‘hepimiz biriciğiz, tekiz, benzersiziz’ falan diye kafamız ütülenirken baksana ne kadar da aynıyız hem de ne kadar sıradanız oh be rahatlaması bu. Geçici bir süre de olsa ne varoluş sorunu kaldı ne ülke gündemi derdi. 

Absürt ve saçmadan bahsederken Kierkegaard’dan da söz etmek gerekir tabii ama sıkıcı bir yazı olur sanki. Yapay zekayla başedecek olan da sanattır işte diyorum ve yazıyı dizideki Metin karakterinin 12-13 yaşlarındayken annesine doğum günü hediyesi olarak yazdığı rap şarkısının son sözleriyle bitiriyorum. 

Artık herkes faşist anne 

Artık herkes solcu

Artık herkes doğu anne

Artık herkes batı 

Artık herkes akıllı herkes deli 

Artık herkes Amber anne 

Artık herkes Johnny

Artık herkes Kanye anne
Artık herkes Reis 

Artık herkes Trump anne 

Artık herkes Shaekspeare

Herkes Chomsky anne

Herkes Borat

Herkes Gazali artık 

Herkes Berat 

Bitsin artık bu gerçek yalanlar.

Artık her yer hüzün anne

Herkes korkak

Yeter artık, yetsin 

Saçmalıklar bitsin.
Bu yaşımda didaktik bir insan oluverdim

Bezdim inan bana şu canımdan bezdim

Ulan yeter artık Allah belanızı versin

Varsa da yoksa da…

- Advertisment -