Çok da uzak olmayan bir zaman kesitinde PKK, 60 kilometrelik Azez-Cerablus hattını da kontrol altına alacak. Böylece ortay,a Türkiye ile 912 kilometrelik bir sınırı bulunan PKK bölgesel devleti çıkacak.
PKK elde edilmesi çok zor olan bu noktaya “Amerika, Batı ve Suriye devletinin desteğiyle geldi.” Tesbit doğru ama tek başına yeterli değil. Dış destekten ziyade PKK’nin süreci doğru okuma ve yürütmesinin daha gerçekçi bir saptama olacağı kanaatindeyim.
Doğru bir saha analizi yaptı
2012 yılında Suriye krizi patlak verdiğinde, Türkiye ve Suriye’de bu duruma en hazırlıklı örgüt PKK’ydi. Çünkü elinde nasıl hareket edeceğini belirten bir kılavuz vardı. O kılavuz Öcalan’ın İmralı’da yazdığı savunmalardı. Buna göre, Kürtlerin yaşadığı “dört parça”da öz savunma ekseninde konfederal yapılanmalar gerçekleştirilecek; bu yapılanmalar üst çatı örgütü üzerinden ortak bir koordinasyona kavuşturulacaktı. Bu hazırlık PKK’nin Suriye’ye kafası karışık değil, kafası net bir biçimde dahil olması sonucunu doğurdu.
PKK Suriye denklemine dahil olduğunda doğru bir saha analizi yaptı. İki önemli strateji belirledi. Birincisi, Suriye’de elini güçlendirecek bir karar alarak Türkiye’de çözüm sürecini başlattı (veya başlatılmasına katıldı). Böylece askeri gücü ve yapısını optimal şekilde koordine edecek imkanlara kavuştu. Zira o günlerde gerek sahip olduğu militan sayısı, gerekse teknik anlamda askeri kapasitesi, hem Suriye hem Türkiye’de çatışmaları götürecek düzeyde bulunmuyordu.
Öz gücünü oluşturdu
İkincisi, Suriye rejimini doğrudan karşısına almaktan kaçındı. Tam tersine, rejim ile ilişki kurdu. Böylece rejimin karadan değilse de havadan kendisine zarar verme olanağı ve olasılığını ortadan kaldırdı. Diğer taraftan, Kobane, Cizire ve Afrin’de kantonlar oluşturabilmek için hızla ekonomik, sosyal ve askerî altyapı inşasına başladı. Yani kendi öz gücünü oluşturdu.
Bu çalışmaları sürdürürken, sahada faaliyet yürüten diğer güçlerle (Türkiye, Batı, ABD) bir süre işbirliğine gitmedi. O günlerde Batı medyasında Kürt sorunu konusunda algı oluşturacak bağlantılar kurma yeteneği olan kalemler, PKK’yi çok sert şekilde eleştiren yazılar kaleme aldılar. PKK’yi zamanın ruhunu anlamamakla eleştirdiler. PKK bu taktiği, Suriye rejiminin gazabını üzerine çekmemek açısından daha rasyonel bir karar olarak gördü.
Kırılma noktası Eylül 2014 oldu
Rojava için tarihi kırılma noktası IŞİD’in Eylül 2014’’te Kobane’ye gerçekleştirdiği saldırı oldu. Saldırıdan sonra dışarıda, özellikle Batı kamuoyunda oluşan algı ve hava PKK’nın içyapısı ve kararlarını etkileyen psikolojik bir vasata dönüştü.
Bu algı ve havayı PKK değil, PKK adına Batı kamuoyuna konuşan, “halkla ilişkiler” (PR) çalışması yürüten aracılar oluşturdu. PKK’yi Batı’ya sempatik gösteren bu aracılar bazı gazeteci ve stratejistlerdi. Bu PR çalışması ile YPG’nin Ortadoğu’daki tek seküler güç olduğu; kadın ve özgürlük düşmanı İslami radikallere karşı modern-çağdaş giyimli Kürt kadınlarının Kürt erkekleriyle birlikte omuz omuza savaştığı; Batı değerlerini ve günlük yaşamını tehdit eden IŞİD’i durduracak tek gücün YPG olduğu, Batı medyası ve kamuoyunda sıklıkla işlendi.
Ayrıca IŞİD’in Kobani saldırısının Türk medyasında günaşırı işlenmesi, canlı verilmesi, IŞİD canavarının Kobani’yi ele geçirmek üzere olduğunun vurgulanması, Kürt halkının duygularında kabarma yarattı.
PR çalışması ile dönüştürüldü
Söz konusu PR çalışması ile PKK (de) dönüştürüldü. Dönüştürüldükten sonra da Amerika ve Batı’nın PKK’ye bakış açısı radikal şekilde değişti. PKK, Kobane saldırısının ardından Suriye rejimini karşısına almaktan imtina etti ama Batı, özellikle de Amerika ile çok ciddi işbirlikleri gerçekleştirdi.
PKK, Amerikan yönetimi ve İsrail için büyük önem taşıyan IŞİD’i etkisiz aktör haline getirecek operasyonların içinde yer aldı. Bunun karşılığında Amerika da Rojava kazanımlarının yok edilmemesi için PYD’ye koruma kalkanı sağladı.
Ontolojik anlamlandırmada yeni durum
Kurulduğu günden bu yana “kapitalist modernite” başlığı altında ağır bir Amerika eleştirisini sürdüren PKK, Amerika ile şimdiki ilişkilenişini “ilkeli esneme” olarak tanımlıyor. Diplomasi faaliyetinde nasıl davranılacağını örgüte dikte eden bu formül, Amerika ile stratejik işbirliğinin stratejik ortaklığa evrilmesiyle kendi iç dengesini yitirdi.
Mayıs ayının sonuna kadar Amerika ile ilişkilerinde söz konusu “ilkeli esneme” formülünü önceleyen PKK, 24 Mayıs Rakka Operasyonu, 2 Haziran Menbiç Operasyonu ile “esneme”nin ötesine geçen bir pragmatizm sergilemeye başladı.
Bu da” ilkeli esneme”de sınırın aşılması anlamına geliyor. Sınırın aşılması PKK’yi PKK yapan, PKK’ye kendisini ontolojik anlamlandırma imkanı sunan “ideoloji, ilke, değer”bütünlüğü için yeni bir durum.
Bir sonraki yazımda bu yeni duruma bakacağım. Herkesin içinden düşündüğü bir tezi ben yüksek sesle seslendirmeye çalışacağım.