Ana SayfaYazarlarİmamoğlu’nun Diyarbakır gezisinin anlamı...

İmamoğlu’nun Diyarbakır gezisinin anlamı…

Türkiye yaz sonuna, ya da yeni bir mevsime hazırlanırken, siyasette de yeni şeyler yaşıyoruz. İmamoğlu’nun Diyarbakır gezisini, tarihi bir Türk-Kürt kucaklaşması olarak görüyorum.

 

Çözüm konusunda ilk ciddi adımları Tayyip Erdoğan atmıştı. Devlet paradigmasını değiştiren hamleler yapmıştı. Çözüm sürecinin belki de en önemli sorunu/eksiği, CHP’nin destek vermemesiydi. CHP’nin aldığı (veya almadığı) tavır, devlet bürokarasisi ve orta ve üst sınıflar içindeki etkisi nedeniyle, hep önemli oldu. Bugüne dönersek… İmamoğlu’nun Diyarbakır gezisinin önemi şu:

Ulusalcı-Kemalist-Modernist çevreler, bir süreden beri Kürt meselesinde daha olumlu bir tavır sergiliyorlar. 31 Mart yerel seçimlerinde ve 24 Haziran İstanbul seçimlerinde, Kürt seçmenin (Özellikle HDP’li seçmenin) CHP adaylarına oy vermesi, bu değişimin yansımalarından biri. Diyarbakır, Van ve Mardin’de başkanların görevden alınıp yerlerine kayyım atanmasına yönelik tepkiler yeni iklimi daha da geliştirdi.

 

Ulusalcı modernizmin kalesi sayılabilecek İstanbul ve Ankara barolarının kayyım atamalarına gösterdikleri tepki, bu cephedeki yeni çıkışların önemli bir işareti sayılabilir. CHP’ye yakın gazete ve TV’lerdeki, Kürt meselesindeki “dost” yaklaşımı, bu çerçeve içinde görüyorum.

 

Bu vesileyle görüyoruz ki; Türk halkının büyük bir kesimi, Kürtlerin taleplerine, eskiye oranla daha geniş bir mutabakat içinde ve daha sıcak yaklaşıyor. Bu açıdan, çözüme ulaşmak isteyen siyasetçiler için elverişli bir ortam oluştuğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Diyarbakır’a giden İmamoğlu geniş bir toplumsal mutabakatı da yanında götürmüştü.

 

İmamoğlu ve Mansur Yavaş, kutuplaşmanın dışında kalan, melez siyasetin simgesi sayılabilecek iki isim. Bu iki ismin, CHP adayı olarak iki büyük şehrin seçimlerini kazanmaları da yeni iklimin işaretlerinden. İmamoğlu’nun Diyarbakır ziyareti, önemli bir sayfa açmış oldu.

 

Aret’in sahne ışığı

 

Büyükada Deniz Kulübü’nde Balıkçı Aydın’ın organizasyonunda Aret’in yaz sonu konseri büyük ilgi gördü. Rumca, Türkçe, Ermenice şarkılara, Aret’in dinamik ve coşkulu temposuna, izleyiciler dans ederek, şarkılar söyleyerek katıldılar.

 

Büyükadalı Aret Zurnacıyan’ın babası hayattayken onun sahneye çıkmasına izin vermemiş. Sanatını coşkuyla yapan, seyirciyle bütünleşen Aret’in ününü duymuştum. Sahnede izledikten sonra da önemli bir hayran kitlesi yaratmasının ardındaki sırrı anladım.

 

 

- Advertisment -