[6-7 Ocak 2014] Türkiye’nin çok küçük bir “sosyalist sol”u kaldı kuşkusuz. Ne kadardır acaba? Yüzde iki-üç var mı? Artık sırf kendi içinde devinirken, yüzyılın can çekişmesini şahsında bir kere daha tecessüm ettiriyor.Meğer bütün eski solcular (1) ne kadar rahatsızmış, AKP ile fiilî ittifak gibi bir konumda olmaktan. Görece akıllı, iyi yürekli, entellektüel dürüstlük ve basiret sahibi bazıları, 2002’den bu yana hem demokratikleşme yönündeki her adımı desteklemişler, hem de öyle anlaşılıyor ki kendi kendilerini buna çok zor ikna etmişler; ancak içgüdüsel reaksiyonlarıyla savaşa savaşa yapabilmişler. “Yetmez ama evet” derken, örneğin, aslında içlerinden “Allah kahretsin, AKP ama evet” geçiyormuş (okuduğum anda beni çarpan bu tesbiti, Markar Esayan’ın Gezi olayları sırasında yazdığı bir yazıya borçluyum). Askerî darbeleri saymıyorum; daha önce Demokrat Parti’nin on yılının, 1965 sonrası AP ve giderek MC hükümetlerinin, Özallı-Özalsız ANAP ve DYP’lerin o çağa nisbeten uygun realitelerinin ardından, son on iki yıl o kadar âşinâ gelmemiş tabii.Bu dönemi yeni bir normalite olarak kabul edebilirlerdi. Ama hayır, gene eğreti, tedirgin, içten içe Godot’yu bekler gibi geçirmişler. Bir kere, merkez-sağ bir iktidarın reformlarda ve askerî vesayetin geriletilmesinde başı çekmesini sindirememiş, onu desteklemeyi kendilerine yakıştıramamışlar. “Çekimser” veya “hayır”cı akrabalarından da bir şekilde kopmamışlar ve hep defansif, hep apolojetik kalmışlar, onların bombardımanı altında. İkincisi, ateist veya agnostik gelenekleri içinden, din ve İslâmiyetle bir türlü kültürel ve psikolojik bir barış yapamamışlar. Üçüncüsü, özel olarak Erdoğan’a karşı son derece elitist bir kibir, neredeyse sosyal ırkçılık sayılabilecek bir tür tepki duymuşlar. Ya da şöyle diyebilirim: aslen örtülü-türbanlı kadınlara yönelen sosyal ırkçılık, aradığı erkek nefret simgesini, ulusalcı mizahın israrla maymuna benzetmeye çalıştığı RTE tipinde bulmuş. Hazmedememişler ve hazmedemiyorlar, “böyle biri” tarafından yönetilmeyi (Bu yukarıdan bakma ve horlama, aşağılama, en son Oya Baydar’ın Cumhurbaşkanı Gül’e yönelik yazısındaki, başbakanla ilgili — aile terbiyesi görmediğini, düşük bir kültürel düzeyi temsil ettiğini, terbiyesiz ve edepsiz olduğunu imâ eden — iğnelemelere yansımış).Bütün bu nedenlerle, sonuçta herkes kendi mahallesine dönmeye ne kadar hazırmış meğer. Şimdi, bir an evvel kopalım ve lânet yağdıralım ki ne kadar anti-AKP olduğumuz (hattâ hep olmuş olduğumuz) anlaşılsın telâşı içinde gibiler. Sonuçta gelip gelip, o bildik, klasik sağ-sol yelpazesinde yer tutmayı aramışlar, arıyorlar.
Meğer 1 (‘Bir elitin ölümü’nden devam)
- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik